Halkı kontrol tezgâhı

Millî Güvenlik derslerini niye askerler veriyor? Çünkü dersle ilgili olarak hazırlanan yönetmeliğin “Dersi, kural olarak, Harp Okulu mezunu muvazzaf subaylar okutur” diye başlayan 7. maddesi öyle buyuruyor.

Bunların bulunmadığı veya ihtiyaca kâfi gelmediği hallerde diğer muvazzaf subaylarla emekli ve müstafi subaylar devreye sokuluyor.

Sivillere, ancak bunların da yetişmemesi halinde ve “muvazzaf askerlik hizmetini yedek subay olarak yapmış olmaları” şartıyla sıra geliyor.

Yönetmelikte en son değişiklik 1998’de yapılmış. Ve o zaman tekrar düzenlenen 8. madde, bu dersi verecek muvazzaf veya emekli subayların sınıf ve rütbelerini tek tek sıralamış. İlk tercih kurmay albay. Bu rütbe yüzbaşıya, onun da bulunmadığı yerlerde teğmene kadar inebiliyor.

O da olmadığı takdirde dersin havale edileceği sivil öğretmenlerde, bu görevi yapabileceğine dair, yedek subaylık hizmeti sırasında “asgarî tugay komutanı” tarafından verilmiş “nitelik belgesi”ne sahip olma şartı aranıyor. Ve ayrıca bunlara garnizon komutanlıklarınca dersle ilgili “çok kısa süreli tanıtımlar” yapılması öngörülüyor.

Çünkü ne de olsa sivil. Çocukları ona teslim etmeden önce asker tarafından eğitilmesi lâzım!

İlkokullar da millî güvenlik eğitiminin dışında tutulmamış. 5. maddenin “Resmî ve özel ilkokullarda, öğrencilere kendi öğretmenlerince askerliğe özendirici oyunlar oynatılır, askerî yürüyüşler yaptırılır, marşlar söyletilir, askerî birlikler öğretilir” şeklindeki ilk fıkrası bunun ifadesi.

Aynı maddenin sonraki fıkralarına göre, ortaokul ve liselerdeki derslerde, öğrencilerin “millî güvenlik bilincini geliştirici bilgiler verilir. (“İrtica din perdesi altında saldırıyor” gibi ifadeler, bu “bilinç geliştirme”nin tipik örneklerinden.)

Yönetmelikte, dersin baştan sona asker kontrolünde yürüdüğünü gösteren maddeler çok.

Meselâ 5. maddenin f fıkrası: “Haftalık ders saatleri miktarlarında yapılacak değişiklikler Genelkurmay Başkanlığınca ayrıca yayınlanır.”

11. madde: “(Ders verecek) subaylarla emekli ve müstafi subayların seçimi garnizondaki en kıdemli subay (kıta komutanı veya kurum amiri) tarafından yapılır. Subay öğretmenleri görevden alma yetkisi de, görevlendirmeyi yapan garnizon veya görevli kılınan komutana aittir.”

14. madde: “Öğretmen seçimini yapan komutan veya kurum amirleri yahut onların görevlendirdiği üst (muvazzaf subay öğretmenden kıdemli) subaylar, okul müdürlüklerine bilgi vererek, öğretim yılı içinde en az bir defa, okulların Millî Güvenlik Bilgisi derslerini denetlerler.”

15. madde: “Yapılan denetlemeler ve diğer yazışmalardan elde edilen bilgiler ilgili komutanlık ve kurum amirliklerince kıymetlendirilir. İstatistiki bilgileri de taşıyan form doldurularak, her yıl silsileler yolu ile MSB, Kuvvet Komutanlıkları ve Jandarma Genel Komutanlığına gönderilir. (…) Sonuç ve öneriler ile tevhit edilmiş istatistiki bilgiler Genelkurmay Başkanlığına iletilir.”

Geçtiğimiz günlerde gündeme gelen “Millî Güvenlik dersi öğretmenleri on yıl zarfında 40’ı aşkın ilde öğrenci, öğretmen ve okulları fişlemiş” haberi, bu maddelerde bahsedilen “istatistiki bilgi formları”nın bir tezahürü olabilir mi?

Peki, “Almanya ve Fransa’nın, asker sayısı 250 bin kadar. Bizdeyse 800 bine ulaşan, lüzumsuz bir kalabalık var. Orduevleri ve sosyal tesislerde çalışan asker sayısı 60 bini geçti ki, bu orta halli bir ülkenin ordusu kadar. Ne gereği var? Profesyonel orduya geçmemiz şart” diyen bir general arkadaşına, Balyoz sanığı Çetin Doğan’ın verdiği söylenen cevabın bu konuyla da ilgisi olabilir mi:

“Olmaz öyle şey! Her erkeğin bu tezgâhtan geçerek bizi tanıması lâzım. İlçelere kadar askerin yayılması da, iç tehditlere karşı halkı kontrol etme stratejimizin gereğidir.“ (Doğan’ın emir eri olduğunu iddia eden kişinin medyaya yazdığı mektuptan aktaran Emre Aköz, Sabah, 23.4.10)

Ve işte bütün mesele bu: halkı kontrol!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*