Yeni Asya çıkmadan önce İttihad’a ara sıra bakıyorduk. Orada görüyorduk o değişik çizgiyi. Sonra 1970’de Yeni Asya neşir hayatına başlayıp, biz de aynı yıl içerisinde Nurlarla müşerref olunca, artık Yeni Asya, bizim devamlı okuduğumuz gazetemiz olmuştu. Elhamdülillâh 40 yılı aşkın süredir okuduğumuz gazetemizi Cenâb-ı Hak, fitne ve fesada duçar etmez de, son nefesimize kadar da okumak nasib olur İnşâallah!
İlk olarak İttihad’da tanıdığımız çizgiyi, Yeni Asya’da görmeye başlamıştık. Vehip Sinan’dan, onun çizgilerinden, karikatürlerinden bahsettiğimizi anlamışsınızdır. Rahmet-i Rahman’a kavuşunca bunları yeniden hatırladık, hatıralar dile geldi. O yıllarda gençliğimizin baharını, ilk zamanlarını yaşıyorduk. Çocuk değildik, ama bir çocuk çizgi romanı olan “Topuz’un maceralarını” okumadan da yapamıyorduk. Çünkü, eskiden beri, çocukluk dönemlerimizde bir alışkanlık vardı çizgi romanlara karşı. Özellikle de, bu aziz milleti dininden ve değerlerinden uzaklaştırmak isteyen, süfyanî hâinlerin, Avrupa ve Amerika menşeli şeylere yönlendirmesi neticesi okuduğumuz Teksas, Tommikslerin de tesiri vardı bunda. Ama, Topuz, çocuklarımıza müsbet şeyler veriyordu. O zamanlar iki cilt hâlinde kitaplaşan Topuz serisinin hep devamını sormuşlardı bana çocuklarım. “Baba üçüncü Topuz ne zaman çıkacak?” diye. Çocukları çok sevdiğinden olacak ki, onlara yönelik çok şeyler çizmiş, Can Kardeş dergimizin ilk okunan ve arananı olmuştu. Evlenmemiş olmasına rağmen, bu derece çocuk sevgisi olan bir zâttı.
Vehip Sinan’la bizzat tanışmamıştık, nasip olmamıştı. Gazetemize yaptığımız ziyaretlerde de denk gelmemişti. Tabiî, Yeni Asya’nın diğer yazar ve müntesibleriyle görüştüğümüz sohbet zeminlerinde de karşılaşmadığımızdan oldu biraz da. Ama o, Yeni Asya’nın, Yeni Asya camiasının samimî bir dostuydu. Üstelik de, iyi bir demokrattı. Halkçılara karşı Demokratlara dost, dini siyasete âlet ederek ortaya çıkanlara da mesafeliydi. Çizdiği karikatürlerde bunu görmek mümkündü. Kıvrak bir zekâ ve iyi bir çizgi kabiliyetine sahipti. Topuz çizgi romanının dışında “Bay İlerici” tiplemesiyle de, o cenahtakileri iyi hicvederdi. Yeni Asya ile iyi özdeşleşmişti. Aslında bizim cenahta değil de, diğer cenahta olsaydı, onu çoktan göklere çıkarmışlardı. Ama onlar için bir şahsın harika olması değil, kendilerinden olması mühimdi. Öyle olduğundan da, fazla ma’kes bulmamıştı onların yanında.
Son İstanbul seyahatimizde karikatüristimiz İbrahim Özdabak’la onu konuşmuştuk. İbrahim Bey, gerçekten de beyefendi bir kardeşimiz. Ustaya saygı gösterenlerdendi. Ama cenazesinde, o ustaya gereken alâka ve saygıyı, başta devlet erkânı olmak üzere, bazıları istenen düzeyde göstermemişlerdi.
Allah rahmet eylesin. Hasenâtı çok olanlardan olsun İnşâallah.
Benzer konuda makaleler:
- Karikatürün Sinan’ı
- Değerlerimizin Değerini Bilmek
- Vehip Sinan’ı anarken
- Yeni Asya Yeni Asya
- Yeni Asya’nın 42. Yılı
- Konya’da Risale-i Nur’un baharı
- Bir mektepsin Yeni Asya
- “Bediüzzaman”dan bahsedilemeyen yazılar…
- Nur çocuklar…
- Medyanın en iyileri belli oldu
İlk yorum yapan olun