Müjde! Neoconlar inişte…

Image
Arapların meşhur sözünü biliyorsunuz: Harp seccaldir…

Yani dönüşümlü… 11 Eylül hadisesiyle global dizginleri yakalayan yeni muhafazakârlar zaman içinde hem Amerika’da, hem de AB’de zirveye ulaştılar: Fakat bir süre sonra, daha doğrusu Irak katliamından sonra, önce Amerika’da ve ardından Avrupa’da gerilemeye başladılar.

Amerikan yüzyılı safsatası çerçevesinde hazırladıkları projelerde kullanmak üzere Demokratların başına getirdikleri Obama’nın peşini bırakmayan Clinton’lar, global felâketçilerin tahrip projelerine kısmen de olsa mani oldular. Obama idaresinin modern komünistlerin hırpaladığı İslâm dünyasından özür dilemesi, gönüllerini almak için küçük rüşvetlerde bulunması ve şu son Libya meseleleri yukarıdaki düşüncemize kuvvet veriyor kanaatindeyiz.
Neoconların yalnızca İslâm coğrafyasını tahrip ettiğini düşünenler; Sarkozy, Berlusconi ve Merkel ekiplerinin AB’yi içine düşürdüğü kriz, zaaf ve kaosları bilmiyorlar. Perişan dünyaya barış, düzen ve adalet getirmeye çalışan AB projesini global hedeflerine ulaşmada engel gören söz konusu siyaset ekiplerinin, 11 Eylül’den bu yana, dolaylı olarak Avrupa Birliğini dağıtmaya çalıştıklarını önümüzdeki zamanlarda daha net göreceğiz. Amerika’daki malî krizin Avrupa ayağını deşifre etmeden dünyanın ekonomik krizi arkasında kimin olduğunu görmesi hâlâ hayal olduğuna göre, euro krizlerini, iflâs eden AB ülkelerini ve milletin boğazından belli bankaların kasalarına akan yüz milyarları da neoconların icraatları çerçevesinde ele almak zorundayız. Neoliberallerin medya rüzgârından kurtulabilenler, AB’nin bu çeteye rağmen hâlâ euroya devam etmesini alkışlıyorlar.
Bir taraftan çekirge sürüleri, diğer taraftan köpek balıklarıyla AB’ye hücum eden neoconlar, en büyük tahribatlarını altyapıları zayıf ve demokrasileri gelişmemiş Doğu Avrupa ülkelerinde yaptılar. Ekonomisi iflâs etmiş, AB’den gelen yardımları rüşvete gitmiş, sosyal devlet etiğinden hâlâ uzak ve idare olarak kaosa itilmiş Doğu Avrupa ve Balkan ülkelerinin içler acısı durumundan da neocon ve neoliberallerin sorumlu tutulduğunu az da olsa Avrupa medyasında okumaya başladık.
İnsaniyet ve İslâmiyet adına bütün bu sıkıntılı zamanların artık geçmişte kalmış olmasını diliyoruz. Zira neocon ve neoliberallerin kontrolündeki enstitülerin sihir, hipnotizma, manyetizma ve ispirtizma çalışmalarına rağmen, Avrupa efkâr-ı âmmesi bazı şeyleri görmeye başladı. Hıristiyan kültürünün kaybolan değerleri, müfsit aletlerin tasarrufu altındaki aile ve gençlik, devlet mekanizmasının eski komünist prensipleriyle işletilmeye çalışılması ve bilhassa İslâmiyet aleyhindeki dehşetli propagandalar, hem Fransa’da ve hem de Almanya’da söz konusu cereyanın mahiyetini az buçuk halka anlatıyor.
Kilise ve genel ahlâkla kavgalı neocon siyasetçilerin yanı sıra, hürriyet perdesi altında onlara destek veren Hür Demokratlar da eyalet meclislerinden uçtular. Eski sömürge ortak günlerini yaşamak için Avrupalılık ve milliyetçilik silâhına sarılan Sarkozy’ye ırkçıların vurduğu darbeye bedel, Angela Merkel’i de Yeşilciler iyice köşeye sıkıştırdılar. Berlusconi’nin her gün ecel terleri döktüğünü burada anlatmaya gerek yok. Bu arada neoliberallerle ahlâksızlık ortak paydasında bir araya gelen Almanya Hür Demokratlarının liderinin, parti başkanlığından ayrılmak zorunda kaldığını da hatırlatalım.
Bizdeki Troçkist ve Freudist köşe yazarları, Libya başta olmak üzere Arap devrimlerindeki neocon ve neoliberal rolleri inkâr etseler de, dünya kamuoyu kılçığın Sarkozy’nin boğazına nasıl battığını gördü. NATO’nun küçük bir hatasıyla Rasmussen de devredışı kalabilir. Neoconların bu tezgâhını iyi bilen Hillary ise, batağı dolaşarak yoluna devam etmeye çalışıyor. Yeni muhafazakârların global düşüşleri, bizdekileri de etkiler ve inşaallah hakikî demokrasiye kavuşmamızın yolu açılır. Böylece biz de bizi kuşatan tezgâhlardan, sosyal gerilimlerden ve dinsizlerce sömürülmekten kurtulma yoluna gireriz…
Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*