Müstebitlerin olmaması için

Yabani otların, zararlı diken ve çalılıkların en çok neşv-ü nema buldukları alanlar, tarıma elverişli olmayan arazilerdir.

Aç kurdun saldırısına maruz kalan keçi, onu şaha kaldıran salabetiyle, cesaretiyle, kurda yem olmamak için boynuzuyla kurdun karnını deler. Köşeye sıkıştırılan kedi kendini korumak için âdeta bir aslan cesaretiyle insana saldırır.

Şefkatli tavuk, köpeğe karşı yavrularını korumak için canı uğruna saldırıya geçer. Bitkiler ve hayvanlar âleminde durum böyle olduğu gibi, insanllar âleminde de benzer durum söz konusudur.

Tarih boyunca zalim diktatörlerin zuhur ederek, haksızlıklarını, zulümlerini icra ettikleri toplumlar; miskin insanların çoklukla bulundukları toplumlardı. Müstebitlerin barınamadığı ortamlar da, deyim yerinde ise, cesaretli insanların bulunduğu topluluklardır.

İnsanlar cehaletle Allah’ın kendisine verdiği meşru hürriyetinin, hakkının hukukunun farkına varmasa, en vicdanlı, merhametli insanları da müstebit ederler. Bu durumda, zarara kendi rızasıyla girene merhamet edilmez.

Allah tarafından kendisine tevdi edilen meşru hakların aynı zamanda imanın bir hassası olduğunun farkında olan, hürriyetleri kısıtlamaya tevessül eden müstebitlere karşı lazım gelen mücadeleleri göze alan insanların bulundukları toplumlarda, haklara ve hürriyetlere saldırılarda bulunmayı meslek haline getiren müstebitler asla barınamazlar.

Yalakalığı meslek edinen insanların çoklukla bulunduğu toplumlar müstebit zalimlerin kolayca icra-i faaliyetlerde bulunmaları için en müsait ortamlardır. Şartlar ne olursa olsun, her zaman, en acımasız zalime karşı dahi hakkı ve hakikatleri haykırmada tereddüt etmeyen insanların çoklukla bulunduğu toplumlarda müstebitlerin barınmaları mümkün değil.

Maddi imkanlar peşinden koşan ve onları elde etme yolunda müstebit idarecilerin gözüne girmek için uğraşan nsanların çoklukla bulundukları toplumlar; zorba idarecilerin arayıp da bulamadıkları yerlerdir.

Haksız mal ve servet edinmekten şiddetle kaçınan, bu noktada idarecilerden uzak durmayı prensip edinen, çoklukla gözü gönlü tok insanların bulunduğu toplumlar; kendi bekaları için devletin maddi imkanlarını taraftarlarına peşkeş çekmeyi âdet edinen idareciler için müsait ortamlar değildir.

“Zulme rıza zulümdür” hakikatinden ve “Zulüm edenlere meyletmeyin; yoksa cehennem ateşi size de dokunur” ikaz-ı İlâhî’sinden bîhaber oldukları için, zalim müstebitlerin yaptıkları haksızlıklara çoğu insanın sessiz veya seyirci kalmasının ötesinde, yapılanları alkışladığı toplumlar, müstebitler için, aranan topluluklardır.

Müstebitlerin işledikleri haksızlıklara, hukuksuzluklara ortak olmamak için, müstebitlerin yaptıkları bu keyfîliklere, cinayetlere yüksek sesle itiraz ederek karşı çıkan insanların çoklukla bulunduğu toplumlarda müstebitler, keyfîliklere öyle kolayca cesaret ve tevessül edemezler.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*