Nur Talebeleri ve karye-i irfan

Saff-ı Evvel Nur Talebeleri, Bediüzzaman’ın Kur’an rahlesinde aldıkları ilim, irfan ve iman dersleriyle ihlâsta, istikamette, ibadette Asr-ı Saadetin huzurunu tatmışlar.

İman Kur’an davasından zerre kadar taviz vermemişler. Dünya malına, menfaatine meyletmez, istiğna, riyazeti, şükür ve kanaati esas tutmuşlar. “Risale-i Nur’un hakiki şakirtleri, hizmet-i imaniyeyi her şeyin fevkinde görür; kutbiyet de verilse ihlâs için hizmetkârlığı tercih eder…” Onların hatıralarında ibretli dersler, hizmet ölçüleri, hayat düsturları vardır.

Akif’in tabiri ile “Sessiz yaşadım, kim beni, nerden bilecektir?” Kur’an hizmetlerinin nurlu tarihi, Hak yolunu kendilerine rehber ve düstur edinmiş, rıza-i İlahiden başka karşılık beklememiş abide şahsiyetlerle ve adsız kahramanlarla doludur.

Anadolu’nun her karış toprağını mümbit nurlu diyar yapan kahramanlardan Afyon İlinin Sandıklı havalisi, Kızılören ve köyleri Karye-i İrfan yapan iki şahsiyet ve onların arkadaşları gönüllerde unutulmaz izler bırakmışlardır. Alamescit Köyü imamı İbrahim Ethem Talas ve Hasan Atıf Egemen iki numune-i imtisal şahsiyet, fani âlemin kubbesinde baki, tatlı, latif, hoş, baki, sözler, sesler, sadalar, sevaplar bırakmışlar…

Bediüzzaman: “Zaten Âtıf’taki ihlâs, öyle netice vereceğini hissediyordum.” Hasan Atıf’ın içinde bulunduğu zorluklara karşı iltifatla tavsiye ve alacağı tedbirleri işaret etmiş: “Sen o havalide bir tek Âtıf’ı bulsan, yüzü bulmuş gibidir. Merak etme. Hem, mümkün olduğu kadar hariçten gelen küçük ilişmelere ehemmiyet verme.” Üstad, Sandıklı havalisinden ziyarete gelenlere, Afyon hapsinde beraber kaldığı İbrahim Ethem Talas için “İbrahim Ethem Kahramandır…” şeklinde taltif, tebrik ve teşvikler etmiştir.

Üstad Hazretleri “Biz buradaki duamızda, Âtıf’la beraber oradaki bütün rüfekalarını teşrik ediyoruz.” Selamda, duada, hizmetlerin sevaplarına ortak ettiği isimsiz kahramanlardan biri Sandıklı eşrafından rahmetli Kasap Kavun Amca namı ile bilinen Mehmet Hopayılmaz’dır. Onun yıllar önceki yaşlı hali, başındaki sarık, nur halesi gibi simasına güzellikler katıyordu. Gülümseyen yüzüyle selam vermesini, heybetli duruşuyla, vakarlı adımlarla caddede yürüyüşünü hatırlıyorum. Saff-ı evvel nur postacısı, mübarek Kavun Amca, H. Hüseyin Erol’a nurlu hatıralarından anlatırmış:

“Aileden gelen fıtri cesaret ve “sırran tenevveret” tedbirleriyle nur hizmetleri uzun süre deruhte etmişler. Kavun Amca’nın, Altındiş lakaplı arkadaşı Mehmet Ali Hantekin, iyi Fransızca biliyormuş ve Sandıklı’da yeminli tercümanlık yapıyormuş. Düzgün giyimi, kravatlı ve fötr şapkası ile resmi dairelere evrak için girip çıkıyormuş. Kavun Amca Sandıklıya gelecek Nur risaleleri için dikkat çekmeyen Altındiş Arkadaşı’nın adresini verirmiş. Kavun Amca, Kitaplar gelince Ondan alır, akşamüstü atına biner 28 Km mesafedeki Kızılören’e ulaştırırmış. Gece derse katılarak gelen Risale-i Nurları, birlikte mütalaa ettikten sonra ertesi sabah Sandıklı’ya dönermiş…”

Kastamonu Lahikasında Üstad, sevincini ifade ediyor: “Âtıf’ın da Sandıklı tarafına gitmesi, muvaffakiyet kazanması, değil bizleri, melâikeleri de sevindirdi. Karye-i İrfan namı inşallah bir medrese-i Nuriye olur.” (Kastamonu Lahikası)

Ömrünü Kur’an davasına vakfetmiş Aziz Üstadımızı ve mübarek talebelerini rahmet, minnet, muhabbet ve dualarla yâd ediyoruz…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*