Bu mânâya ışık tutan başka birçok mektup Lâhikalar arasında mevcut.
Risâle-i Nur’un bu zamanda anlaşılmasını engelleyen maniaları tahlil etmek daha önemli olur. İnsanlardaki zihnî faaliyetin sekteye uğraması ve bilhassa talebelere ârız olan tenbellik, anlamada zorluk, dikkatsizlik ve şevksizlik gibi pedagojik hastalıkların ayrıca tesbit edilerek tahlîl edilmesinin lâzım olduğunu düşünüyorum. Yine Risâle-i Nur çerçevesinde yapılacak böyle bir çalışmanın hastalıkları teşhisle sınırılı kalmayacağına, belki de bu müşküllerimizi Nurlarla aşmamıza vesîle olacağına inanıyorum. Risâle-i Nur´a mekteplerde muhatap olduğumuz derslere teşbih ile yaklaşırsak, istifadeye muvaffak olabilir miyiz?
Okullarda okuduğumuz ve çocuklara ders verdiğimiz fenlerin mahiyetleri bu Nurlarla mukayese edilemeyeceği gibi, usûl yönünden de karşılaştıramayız. Bizdeki usûlün son iki asırdan bu yana tamamen Avrupa’dan geldiğini biliyoruz. Belki zihne medeniyetin hasenesi tarzında bir fikir gelebilir. Yani Avrupa medeniyetinin hasenesi teknoloji ve ilmi şeklinde bakılabilir. Fakat pedagoji, eğitim psikolojisi ve eğitim sosyolojisi gibi branşlarda üniversitelerimizin okuttuğu metodlar, tamamen felsefeden alınmışlardır. Tamamen Kur’ânî olan ve geçmiş zamanlardaki tefsirlerle mukayese edilmeyecek derecede yenilik ve orijinalliğini dost düşmana kabul ettirmiş Risâle-i Nur’un felsefelerden alınma usûllerle tedrîsi onun kendisini bize kapatmasını netice verir. Yani, Nurlara muhatap olmuş ağabeylerin halet-i ruhiyelerini anlamadan, Nurların manevî iklimine girmeden ve Üstadımızın Nurlarda bize tedris ettikleri usûlleri nazara almadan Risâle-i Nur´u anlamak fevkalâde zordur.
Risâle-i Nur anlaşılır kılınabilir mi? İlhama mazhar, müellifinin bile kalem karıştıramadığı ve sünûhat-ı kalbiye tarzında gelen Risâle-i Nur´u Üstadımız mütemadiyen okuyup istifade ettiğine göre, onu anlamaktan önce belki de mahiyeti üzerinde çalışmamız gerekecek. Onun telif tarihçesini, telif esnasında mazhar olduğu hadiseleri ve telif usûlünü evvelâ araştırmak gerekecek. Yine Risâle-i Nur Külliyatı çerçevesinde, o Nurların telif tarzını ortaya koyacak genişçe bir çalışma, anlama hususundaki yanlış yönlenme ve yönlendirme tehlikelerini bertaraf edecektir.
Müceddid Bediüzzaman Hazretleri yazdığı orijinal eserleriyle âlem-i İslâmın kendilerine verdiği makamı ihraz ediyor. Müceddidin tecdîdi yalnız îmânî meseleleri izahla sınırlı kalmayacaktır. Pedagoji, psikoloji ve sosyoloji dediğimiz insanı tanıma ve tedrîs usûllerinde de mutlaka tecdîtte bulunacaktır. Yalnız bu tecdîd usûllerinin yeri Batı felsefesinin insanı tanıyamayan karmakarışık prensipleri değil, insanların hem maddî ve hem de manevî yapısını en ince detayına kadar Kur’ân’dan izah eden Risâle-i Nur’dadır. Risâle-i Nur’ları anlamak isteyenler evvelâ onu tanımalı ve sonra da teslim olmalıdırlar.
Benzer konuda makaleler:
- Basit, kısa ve keskin yol
- Risale-i Nur’u okuduğu halde ondan istifade edememek…
- Düşmez tuzağa
- 2013’te, 13. yılın hayırlı olsun EuroNur!
- Sungur Ağabey
- Zerratı günahkârlardan mürekkep bir hükumet ne demek?
- Nur hizmetinde bir köşeye çekilmek var mı?
- Zerratı günahkârlardan mürekkep hükümet ne demek?
- Sadeleştirme tahribatına karşı tedbir
- Mehdi (as) ve Risale-i Nur
Almanya İslam Konseyi Din Şurası Sözcüsü / Eğitimci – Yazar
Yani Risale-i Nurlari kendi seviyemize indirmeye calismayacagiz, biz onun seviyesine cikmaya calisacagiz…
Allah razi olsun…