Sineğin verdiği ders

Kâinat âleminde, kâinat şehrinde, özetle “kitab-ı kebîr-i kâinatta” her şeyin sahibi Hz. Allah, yarattığı hiçbir şeyi hikmetsiz, gayesiz ve sebepsiz yaratmamıştır. Zerreden Süreyya yıldızına kadar, sinekten Kehkeşan’a kadar… Fakat bizler, büyük dünya ailesi olarak ancak derinliğine ulaşabildiğimiz kadar, ilimlerin açabildiği kadar ve akılların tarttığı kadar bir şeyler yakalıyor, görüyor ve Allahu ekber diyoruz.

Hangi mevcudatı ele alsan, yani tefekkür masasına yatırsan harikalar harikası. Küçük böyle, büyük böyle… Bugün yazı yazarken bana, uzun zamandan beri bir nev’î arkadaşlık yapan, bir cins sineğe bakarak aşağıdaki hakikatlere inmek istedim. Evvelâ; Kur’ân-ı Hakim’de Cenâb-ı Kadîr-i Zülcelâl buyuruyor ki: “Ey insanlar! (Size) bir misâl verildi; şimdi onu dinleyin: Allah’ı bırakıp da yalvardıklarınız (taptıklarınız) bunun için bir araya gelseler bile, bir sineği dahi yaratamazlar…!” 1

7 milyarlık dünya ailesi on binlerce üniversite ve yüz binlere ilim adamı bir araya gelseler tek kanadına panzehir veremezler. Bu âyetin yüzlerce manası gün geçtikte ortaya çıkmaktadır. Peygamberimiz Efendimiz (asm) bir hadisinde buyuruyor ki: “Bir sinek suya veya yemeğe düşerse, onun iki kanadını da batırıp çıkarınız.” Yeni ilimler sineğin bir kanadında zehir, diğerinde onu çürüten panzehir bulunduğunu söylüyorlar.

Sinek küçük, hizmeti büyük. Bunu örnek alanlar bombardıman uçaklarının kanatlarına bombalar yüklüyorlar. Acze düştüklerinde ise; ancak başka uçaklarla söndürme harekâtı yapıyor ve sineğin indiği alana inemiyorlar. Meselâ sinek evin tavanına iniş yapıyor ve kaza yapmıyor, fakat beşerin yaptığı sinek misali uçaklar inerken yere çakılıyorlar.

Milyarlarca sinek bir temizlik ordusu. Cenâb-ı Allah’ın “Kuddüs” isminin temsilcileri, bir manada “cündullah” yani Allah’ın askerleri. Deve kadar büyüselerdi ve hücum emri alsalardı dünya ne olurdu acaba? Hangi ordu baş edebilirdi ki? Başlarında emirleri var, başkanları ve kardeşleri var, bir emir tahtında hareket ediyorlar. Yani anlayacağımız manada; İlâhî kudret tarafından verilen emirleri yerine getirip vazifelerini yapıp gidiyorlar. Ebabil kuşları gibi olsalardı ne olurdu acaba?

Emirlerinin başında temizlik var, “Kuddüs” isminin tecellisi. Bunu Hz. Bediüzzaman bir hatıratıyla açıklıyor ve bize yardımcı oluyor, “Siz de benim gibi ders alın” diyor. “Arkadaş! İnsanın vücudu, bedeni, emvâl-i mîriyeden bir neferin elinde bulunan bir hayvan gibidir. O nefer, o hayvanı beslemeye ve hizmetine mükellef olduğu gibi, insan da o vücudu beslemeye mükelleftir. Aziz kardeşlerim! Burada bana bu sözü söylettiren, nefsimle olan bir münakaşamdır. Şöyle ki: Mehâsiniyle mağrur olan nefsime dedim ki: ‘Sen bir şeye mâlik değilsin, nedir bu gururun?’ Dedi ki: ‘Madem mâlik değilim, ben de hizmetini görmem.’ Dedim ki: ‘Yâhu, bu sineğe bak. Gayet küçücük zarif elleriyle kanatlarını, gözlerini siler süpürür. Her işini görür. Sen de lâakal onun kadar vücuduna hizmet etmelisin’ diye ikna ettim. Takdis ederiz o Zâtı ki, bu sineğe nezafeti ilhamen öğretir, bana da üstad yapar. Ben de onunla nefsimi ikna ve ilzam ederim.”2

Sinek, küçüklüğünün içinde bir âlem ki Hz. Bediüzzaman, Yunus Emre’nin divanından bir fıkra almış ve diyor ki: “Bir sineğin kanadı ve vücudu ne kadar harika bir san’at-ı Rabbaniye olduğuna lâtifâne bir işaret olarak, meşhur Yunus Emre’nin bu fıkrası ne güzel bildirir: ‘Bir sineğin kanadını kırk kağnıya yüklettim / Kırkı da çekemedi, kaldı..’” 3

Hollanda’nın bir bölgesinde bir sinek cinsini uçak ve ilâçlarla telef etmişler, o bölgede sarî hastalıklar üremiş, aynı sinekleri Habeşistan’dan getirip üremelerini temin etmişler, kurtulmuşlar. Bizim tavukları telef etmekle, kenelerin istilâsı ve akabinde insanlara hücumları gibi.

Dipnotlar:
1- Hacc Sûresi 73. âyet.
2- Mesnevî-i Nuriye, Katrenin Zeyli, B. S. Nursî.
3- Latif Nükteler, B. S. Nursî.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*