Sol, demokrasi ve Kemalizm

Demokrasi ve kalkınmada dünya sıralamasının üstünde yer alan devletlere bakıldığında, orada sağ ve sol kesimlerin demokrasi ortak paydasında buluştukları, birlikte demokrasi mücadelesi verdikleri görülmüştür.

Ülkemizde de benzer mücadele verilirse çok iyi olur. Zira birlik olmadan ayrı ayrı verilen mücadeleler iyi sonuç vermemektedir.

Ülkemizde seçmen profilinin takriben % 30’unu teşkil eden sol kesimin, devlet bürokrasisinde ve birçok sivil alanda önemli bir ağırlığı vardır. Bu kesimin de desteği olmadan sadece sağ Ahrar/ Demokrat güçlerle demokrasiye geçmemiz zor görünmektedir.

Nitekim Adnan Menderes ve Süleyman Demirel’in başında bulunduğu Demokrat idareler, o dönemlerde sol kesimin demokrasiye sahip çıkmaması ve darbecilerle işbirliği yapması sebebiyle kalıcı bir şekilde devam etmemiştir.

Ne yazık ki günümüzde sol kesimin bariz bir çelişkisi; hem demokrasiyi hem de Kemalizm’i birlikte savunmalarıdır. Halbuki demokrasi ile Kemalizm arasında dağlar kadar fark vardır.

Demokrasi insan hakları, adalet, hukuk ve hürriyetler, çoğulculuk, istişare (meclis) kanun hâkimiyeti gibi evrensel değerleri esas alırken; Kemalizm, içinde bu değerlerin olmadığı baskıcı, otoriter, tek kişinin görüşlerine bina edilen bir ideolojidir.

Ülkemiz, demokratik süreçler hariç, yaklaşık yüz yıldan bu yana Kemalizm ile zoraki idare edilmekte bu yüzden medenî ülkeler seviyesine bir türlü çıkamamaktadır.

Sol kesimin Kemalizm’i sahiplenme tavrı, demokrasi karşıtı istibdat idarelerinin devamına yaramakta, ülkemizin demokrasiye geçişini geciktirmektedir. Bu durum geciktikçe de, ülke ve toplum olarak kaos, gerilim ve çatışma içinde bocalarken, demokrasi, adalet, insan hak ve hürriyetlerinin olmadığı üçüncü dünya ülkesi derekesine düşmekteyiz.

En azından kendini sosyal demokrat olarak tanımlayan aydınlar, geçmişte kalmış, demokrasiyle çelişen ideolojiyi değil, demokrasiye yüksek sesle vurgu yaparak sahip çıkmaları hem kendilerinin hem de ülkenin menfaatinedir.

Kemalizm’i ayakta tutmak

Kemalizm’i ayakta tutmak, bundan nemalananlar dışında sola da bir şey kazandırmaz. Nitekim şimdiye kadar da bir faydası olmamış, bilâkis baskıcı, antidemokratik yönetimlerin yolunu açtığı için zararı olmuştur.

Onların, sağ kesimin Demokrat güçleriyle (Ahrarlar/ hürriyetçilerle) demokrasi ortak paydasında buluşmaları ve ortak demokrasi mücadelesi vermeleri durumunda, ülkemizin demokratikleşmesine, hür, müreffeh, medeni devletler seviyesine yükselmesine vesile olacağı kuvvetle muhtemeldir.

Demokrasi mücadelesinin başarıya ulaşması için onun içinde yer alanlar, demokrasiyi içselleştirmiş olmaları; hak ve hürriyetleri sadece kendileri için değil herkes için istemeleri, birbirlerinin din, ırk, farklı düşünce ve fikirlerine saygılı olmaları, bu haklara yöneltilen saldırılara birlikte karşı çıkmaları şarttır. Ayrıca aralarında demokrasi mücadelesini sabote edecek provokasyonlara fırsat vermemeleri gerekmektedir.

Son söz: Sol ve sosyal demokrat kesim, ideolojik davranmaktan vazgeçip böyle bir demokrasi mücadelesine girişmesi halinde, ülkemizin demokrasiye geçerek huzura kavuşacağı ve kalkınacağı kuvvetle muhtemeldir. Aksi halde daha yıllarca müstebit ve zalim idarelerin baskısı altında yaşamak ihtimali var.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*