Demokratlar ve Kemalizm

Meşrûtiyet döneminde “Ahrar/Hürriyetçiler olarak bilinen, 1950’den sonra “Demokratlar” olarak tanınan siyasî güçler, iktidarları dönemlerinde Türkiye’de Batı standartlarında birinci sınıf bir Demokrasinin tesisini gaye edinmiş ve bu istikamette icraatlar yapmışlardır.

Kemalizm, muhteviyatında Demokrasinin; insan hakları, düşünce, din ve vicdan hürriyetinin olmadığı, M. Kemal’in fikir ve uygulamalarına bina edilen dünyevî bir ideolojidir. Türkiye, Cumhuriyet’in kuruluşundan günümüze kadar, Demokrat idare süreçleri hariç hep bu ideoloji ile yönetilmiş ve hâlâ yönetilmektedir. Demokrasi yerine Kemalizm’in idaresinde kaldıkça da, geri gitmeye devam etmektedir.

Demokratlar Türkiye’nin, hür, Batı ülkelerin zorlamasıyla çok partili siyasî hayata geçmesinden sonra 1950’de halkın teveccühü ile iktidara gelmişler, Demokrasiyi; adaleti, insan haklarını, din ve fikir hürriyeti tesis etmişlerdir. Kemalistlerin geri bıraktıkları ülkeyi fabrikalar kurarak, yollar, barajlar, köprüler yaparak kalkındırmışlardır.

Menderes ve Demirel liderliğindeki Demokratlar, dini siyasete değil, siyaseti dine alet ederek maneviyata çok hizmet ettiler. Onlar bu hizmetleri siyaset meydanlarında dillendirmediler, siyasetlerine basamak yapmadılar.

1960’ta Demokrasinin Türkiye’de tesis edilmekte olduğunu, din ve dindarlara hürriyet verildiğini, dolayısıyla Kemalizm’in iflâs etmekte olduğunu gören sivil ve askerî Kemalistler, o zamanki hür basını ve üniversiteleri iğfal ederek Demokrat idarenin aleyhine geçirdiler. Askerleri de kışkırtarak onlara 27 Mayıs darbesini yaptırdılar. Halkın ve dünyanın gözü önünde Başbakan Adnan Menderes’i ve iki bakanını astılar. Temayüz etmiş olan diğer Demokrat şahsiyetleri Yassı Ada hapishanesine tıktılar.

Yeniden toparlanan Demokratlar 1965 seçimini kazanarak tekrar iktidara geldiler ve kaldıkları yerden icraata devam ettiler. Kemalistler 1971‘de tekrar askerleri devreye sokarak muhtıra ile onları iktidardan düşürdüler. Onların tek başlarına iktidara gelmemeleri için Necmettin Erbakan etrafında ve Millî Nizam Partisi çatışında örgütlenen ve Demokrat olmayan dindar kimlikli siyasî güçleri devreye soktular. Bu güçler de ne yazık ki Halk Partisi’ni iktidara taşıdılar, anarşistlerin affedilmesi gibi büyük tahribatlara sebep oldular. Demokratlar daha sonra sağ koalisyonlarla bir süre iktidara geldilerse de, ortakların engellemesiyle istedikleri hizmetleri yapamadılar.

Kemalistler işin başından beri Demokratların iktidara gelmelerini bir türlü hazmetmediler. 12 Eylül darbesini yaptırdılar. Turgut Özal liderliğinde, Kemalizm’i ayakta tutacak Demokrat olmayan güçleri iktidara getirdiler.

1991’de DYP ile yeniden iktidara gelen Demokratlar, hayırlı icraatlarına devam ettiler. Ancak bir sonraki seçimde yolları Kemalistlerin tezgâhladıkları başka bir oyunla kesildi; N. Erbakan liderliğindeki dindar kimlikli siyaset parlatıldı ve sahneye sürüldü. Demokratları bitirmek için onlarla koalisyon kurmaları sağlandı. Erbakan’ın yanlış söz ve tavırlarıyla ülkenin 28 Şubat duvarına çarpması sonrasındaki süreç, onun koalisyon ortağı olan Demokratları bitirmek için altın bir fırsat oldu. 2002 seçimlerinde onları siyaset sahnesinin dışına ittiler. Yerlerine Erbakan’ın talebeleri olan ve Demokrat olamayan siyasî güçleri parlatarak iktidara taşıdılar.

15 yıldan beri Demokratlar iktidarda olmadığı için Demokrat olmayan siyasî güçlerin iktidarında Kemalizm ayakta kalmaya ve Türkiye’nin gelişmesini ve ilerlemesini engellemeye devam etmektedir.

İbrahim Ersoylu

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*