Tabiatta yaratılan her şey tertemiz yaratılıyor. Her saniye sayısız enkaz, atık ve ölümlere sahne olan tabiatta temizliğe öyle dikkat ediliyor ki, hiçbir tarafta bir bulaşık, bir kirlilik, bir tabiî moloz yığınına rastlanmıyor.
Bedîüzzaman’a göre, bu kâinat daima işleyen bir büyük fabrika; her vakit dolar, boşanır bir han ve bir misafirhane hükmündedir. Böyle işlek fabrikalar, hanlar ve misafirhaneler atık maddelerle, enkazlarla, süprüntülerle çok kirlenir, çok bulaşık olur, ufunetli ve kirli maddeler her tarafında birikir. Eğer dikkatle bakılıp temizlenmezse, içinde yaşanmaz hale gelir ve insanı boğar. Hâlbuki bu kâinat fabrikası ve bu yeryüzü misafirhanesi öylesine pâk, öylesine temiz ve öylesine nazîftir ki, o kadar kirsiz ve bulaşıksızdır ki, bir lüzumsuz şey ve bir menfaatsiz madde ve bir tesadüfî kir ve leke asla içinde bulunmaz; geçici olarak bulunsa da, bir temizlik memuru hemen onu yer, yutar; o kir kaybolur ve orası temizlenir. Bu kâinat sarayının öyle temizliksever bir Sahibi var ki, o koca sarayı küçük bir oda gibi süpürtür ve temizlettirir. Sarayın büyüklüğü nisbetinde atık ve enkazından kalma kirli maddeleri ve süprüntüleri hiçbir yerinde bulunmuyor, barınmıyor. Bilâkis büyüklüğü nisbetinde temizliğine dikkat ediliyor.1
Said Nursî’ye göre, işte bu âlem sarayındaki temizlik ve paklık, mütemadiyen dikkatli bir temizleme işinden ileri gelmektedir. Bir kuş kolayca kanatlarını ve bir kâtip rahatça sayfalarını temizlediği gibi; bu yeryüzü tayyaresinin ve gezegenlerin ve bu kâinat kitabının sayfaları öyle kolay temizlenmekte ve öyle rahat güzelleşmektedir ki, âhiretin sonsuz güzelliğini görmeyen ve imanla düşünmeyen insanlar, dünyanın bu temizliğine ve bu güzelliğine âşık ve hayran olmaktadırlar.
Bu temizlik emirlerini denizlerin etobur hayvanlarından, karaların kartalları, kurtları ve karıncaları gibi cenazeleri toplayan sıhhiye memurlarına kadar, canlıların en küçük yapı taşı olan hücrelerinden, âlemin zerrelerine kadar bütün varlıklar dinliyorlar. Damarlarda cereyan eden kanın alyuvarları ve akyuvarları, bedende temizlik yaparak bu emri dinledikleri gibi; nefes de her saniye kanı tasfiye etmek sûretiyle bu İlâhî emre boyun eğmektedir. Göz kapakları ve kirpikler gözleri temizlemekle, sinekler kanatlarını süpürmekle o emri dinlemektedirler. Koca hava, zeminin yüzüne konan toz-toprak gibi süprüntülere üfleyip temizleyerek aynı emri dinlemekte; bulut süngeri de, zemin bahçesine su serperek yıkamakla ve toz toprağı yatıştırmakla, sonra gökyüzünü fazla kirletmeyip, süprüntülerini toplayıp bir kenara çekilerek göğün güzel yüzünü ve gözünü, silinmiş ve süpürülmüş, masmavi parlar bir şekilde bırakmakla o emre boyun eğmektedir. Bu temizlik emirlerini yıldızlardan gezegenlere, mâdenlerden bitkilere bütün büyük yaratıklar dinlediği gibi, zerrelerden atomlara, elementlerden unsurlara bütün küçükler de dinliyorlar ki, baş döndürücü hareket fırtınaları içinde dönerlerken temizliğe azamî dikkat ediyorlar. Bir yerde lüzumsuz toplanmıyorlar.
İşte kâinatın bütün dairelerinde gözüken bu temizlik fiili, doğrudan doğruya Allah’ın varlığına ve birliğine sayısız işaretler taşımakta, dikkatli düşünen akıl sahiplerine Allah’ın varlığını göstermektedir.
Dipnotlar:
1- Lem’alar, s. 299.
2- Lem’alar, s. 300.
Benzer konuda makaleler:
- Hikmet dilinin işaretleri
- Temizlik bayramı
- Yaşanabilir bir dünya için
- Tanzifat Memurları: Sinekler!
- Temizlikten temizliğe
- Temizliği imandan sayan bir din…
- Âlem kitabının mürekkebi
- İsm-i Kuddüs’ün nezafet memurları
- İslâm ve çevre
- Kâinatın nur çekirdeği: Hz. Muhammed (asm)
1963 Mersin Gülnar doğumlu olan Süleyman Kösmene, ilköğrenimini doğduğu köy olan Yarmasu köyünde yaptı. 1981 Mersin İmam-Hatip Lisesi; 1986 Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. Milli Eğitimin çeşitli kademelerinde öğretmenlik ve idarecilik yaptı. Yeni Asya Gazetesi Fıkıh Günlüğü köşesinde günlük yazılar yazmakta olan yazarımız, İstanbul’da yayın yapan Bizim Radyo’da ve EuroNur.tv’de programlar yapmaktadır. Evli ve üç çocuk babasıdır.
İlk yorum yapan olun