Temizlikten temizliğe

“El nezafeti min-el iman” Hz. Resulullah’ın bu hadisini bilmeyen mü’min hemen hemen yok gibidir. Bizleri temizliğe, nezafete dâvet eden bu hadis-i şerif, sadece bizleri nefsî veya vücudî olarak temizliğini, paklığını, nezafetini haber vermiyor. Elbette nezafetin imanın yarısı olarak ifade edilmesi, temizlik konusunun mahiyet olarak çok mânâlar içine aldığını, ifade ettiğini bilmemiz gerekiyor.

Hemen aklımıza gelen fizikî ve vücudî temizliğin gerçekleşebilmesi için ahlâkî temizliğin gerekli ve elzem olmasıdır. Düşmanlığın, kinin, hasedin, gadabın, üzüntünün, kıskançlığın, çekememezliğin, yalanın, gıybetin ve yapıldığında mü’minlere zarar veren her faaliyetin, hareketin ve söylenen, eziyet veren şeylerin tamamının ahlâkî bir kir olduğunu, yapılmaması gereken gayriahlâkî konular olduğunu bilmemiz gerekiyor… Ahlâkî temizlik dediğimiz zaman mü’min ve Müslüman sıfatlı hiçbir kimsede yukarıda ifade ettiğimiz eksiklik ve noksan özelliklerin hiçbirisinin olmamasını dile getirmiş oluyoruz.

Cenâb-ı Kerim-i Mutlak namaz kılmayı oruç tutmayı, zekât vermeyi, hacca gitmeyi, mü’min ve muvahhid olan Müslümanlara emrederken iyi, güzel, faideli ve salih ameller yapmamızı, ahlâklı mü’minler olarak salih olmayan amellerden kaçınmamızı emreder. Ahlâk temizliğini ister. Ta ki mü’minin imanın gereği tavırlar ve hareketler, ameller sergilensin, gösterilsin…

Cihad olmuş umursamayan, maddî, manevî ve ahlâkî cihada kulak vermeyen ve hatta bilemeyen kullardan olmamamız için bizleri uyararak; Rabbimiz malımızı hayırlı yerlerde, vücudumuzu hayırlı işlerde titizlikle kullanmamızı ister… Fakir fukaranın gözetilmesi, korunması, kollanması ve bakımlarının üstlenilmesi gibi, ahlâkın temel sütunlarından birisini bize emrediyor… Gerçek zaifler, yoksullar, fakirler ellerini açtıkları Rablerinden istiyorlar… İşte bunlara el uzatmak, bunların dertlerine çare olmak, ahlâkî bir güzelliktir. Temiz ve yüce bir insaniyetin ortaya konmasıdır, sergilenmesidir.

Her türlü yapılması emredilmiş Allah katındaki amelin maddî – manevî vücud, kalp-ruh ve akıl temizliğinden geçtiğini bilmek bile bir ahlâkî temizlik, güzellik ve iyiliktir. Sabrın ve tahammülün birer burç olduğu bir hayat ile kötü ve pis alışkanlıklardan, iptilalardan, alışkanlıklardan kurtulmak için ahlâk iradesini kullanmamız, hayırda ve hasenattaki cehdimizden, dikkatimizden daha aşağı değildir. Cihadı dağlarda, ülkelerde, insanlığı birbirine kırdırmada arayan akıl ve gözler muhakkak bir şekilde kâinatın Rehber-i Hakikisi ve Mihmandar-ı Ezelisi Resul-ü Ekremin (asm) Bedir harbinden sonra söylediği sözlere kulak vermelidirler: “Küçük cihaddan, büyük cihada gidiyoruz.”

Ahlâk temizliğinin iman ve Kur’ân kal’asının başında bayrak olmasının sebeb-i hikmeti vücud ve maddî temizliğin en doğru ve en mükemmel bir tamamlayıcısı olmasındandır.

Ubudiyetin, kulluğun zirvesine giden yolda buradan: maddî manevî temizliği bizlere emreden Peygamberimizin (asm) ikaz, ihbar ve dersinden geçiyor. Hepimiz başımıza açılmış olan Kur’ân ve İslâmiyet yoluyla yapılacak olan imtihanda en önce temizliğimize dikkat etmeliyiz…

Kur’ân-ı Azimüşşan’ın emirlerinin tamamına uymayı, ittiba edip yapmayı, ahlâk güzelliğine, temizliğine kavuşmayı ve yerine getirmeyi Cenâb-ı Rahman-ı Rahim Rabbimiz hepimize nasip etsin ve bizleri bu yolda muvaffak etsin. İnşallah…Edep ya hu!..

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*