Yecüc ve Mecüc´ü yetiştiren tarlalar

Gelenek öleli zamanlar oldu. Kominakasyon devrimi birçok şeyle birlikte önce geleneği çökertti ve sonra da parça – parça ederek ortadan kaldırdı. Toplumu; anarşiden, kaos ve karmaşadan nisbeten de olsa “gelenek” koruyordu. Bu hususu daha ziyade semavî dinlerle irtibatı olmayan aileler ve toplumlar için zikrediyoruz.

Semavî dinlere inanan ve bilhassa müslüman olan toplumların gelnekleri de kısmen “Din”e dayandığından, cemiyeti karmaşadan vikaye eden asıl unsurun din ve dinden kayanaklanan gelenek geliyordu. Bilmecburiye burada itiraf etmeliyiz ki; dinî arkaplanlı da olsa hem islam toplumlarında ve hem de hristiyan Avrupa – Amerikasında maalesef gelenek bilinçli bir şekilde ödürüldü… Göze çarpan kaba, hantal ve kalın çizgilerine de dikkat ettiğinizde, içinin boş olduğunu göreceksiniz.

Cemiyetin intizam ve düzenini sağlayan kanun mudur? Maddî imkânlarla ve bol sermayelerle verilmiş eğitim ve kültürle insanlar terbiye edilince mi o kanunlara riayet ederler? İçerisinde semavî dinlerden alınmış unsurlar ve bilhassa Kur´anî prensiplerin olmadığı “insanî bir eğitim” mümkün mü? Veya tarihte böyle kaliteli, insanı mutlu edebilmiş ve karmaşayı önlemiş bir eğitim var mıdır? Bilgi ve müşahedelerinize göre; kalbinde semavî dinlerden bir nüve taşımayan hiç bir eğitim büyüyüp – ağaç olamamıştır.

Günümüze gelince… Tarihî bolşevik hareketinin “inkâr-ı ulûhiyetle” kuzeyden başlayarak evvelâ medenî Avrupa cemiyyetini ve daha sonra da İslâm alemine yönelerek çok büyük tahribatlar yaptığını biliyoruz. Cihan harplerinin büyük tahribatında bolşevikliğin de rolü olduğuna başta Bediüzzaman Hz.leri olmak üzere birçok müdakkik batılı yazar ifade ediyor. Yirminci yüzyıldan günümüze gelen bu hereketin vahşetinin tarihçesini bir tarafa bırakarak içinde yaşadığımız zamanın dehşetini sizinle paylaşmak istiyorum.

Avrupa´da güçten düşürülmüş ve cemiyeti terbiyede devre dışı bırakılmış Kilise İslâm Aleminden yardım bekliyordu. Anadolu´dan Avrupa´ya giden cüzî yardımların ne kadar makbule geçtiğini hristiyan veya insaniyetperver Avrupalı terbiyecilere sormak lâzım. Milliyetçilik, Kemalizm ve Türkçülük adına Anadolu´da millete karşı peş – peşe yapılan ihtilâllerin geride bıraktığı tablonun yalnızca kaos olduğunu iyi biliyoruz. Bu ihtilâllerin yolaçtığı maddî cinayetlerin büyüklüğü, milleti ve milletin çocuklarını derinden derine etkileyen manevî cinayetleri millet olarak maalesef tam hissedememişiz. Yakın tarihin bize miras bıraktığı terbiyeden yoksun ailelerde olduğu gibi, dinî terbiye ve tedrisat yasaklanınca; bomboş çocuklar yetişmeye başladı. Dinsizlerin; inkâr, sefahat, şiddet ve cinsellik karışımı terbiyeyi ekran ve sayfalarda vermeleri de insani değerleri tahriple vazifeli global çetenin kapitali bu zaman idarecilerince desteklenince, hakikaten isyankâr, ukalâ, sefih, katil karakterli, tembel ve müstebit ruhlu bir nesli netice vermeye başladı. Dinî cemaatlerin “devede kulak” nisbetindeki yetersiz, korkak, paylaşımcı olmayan ve içe dönük çalışmalarıyla ortaya çıkan “şazzların”, karşısındaki dehşeti gögüsleyebileceğini kimsecikler söyleyemez.

Bu bize göre bir tesbittir. Dehşetli ve süratli bir şekilde bize doğru gelmekte olan “Yecüc – Mecüc” belasını haber vermek istiyoruz. Kendilerine muhafazakâr dedirten, dindarların desteğiyle işbaşına geçtikleri halde; insaniyetin gerektirdiği temel çalışmaları yapıp – temel tedbirleri almayan hükümetlere, saf ve çaresizce bakan bir kısım dindarlarımıza bir hakikati ihtar etmek istiyoruz. Dinsizlik cereyanları bütün hile, tuzak ve savaş aletleriyle harimimize girdiği halde, halkı yaptığı tiyatro ile tedbir almaktan alıkoyan Hükümette kalma uğruna, dünyanın en dinsiz, tahripkâr ve ahlâksız kadrolarına söz vermişlerse bu muhafazkârlar: Bunun vebalinin yalnızca ahirette değil, dünyada da per – perişan olarak çekeceklerini söylemek elbette bizim de vazifemiz.

Bu kadar insaniyet ve İslâmiyet düşmanlarına Türkiye´de imkân verdiğiniz ve o­nları rüşvetlerle ihya ettiğiniz halde; neden sizi reyleriyle hükümete taşıyan fukara, dindar, mazlum, kendisini ifade edemeyen ve maalesef hâlâ sizi seven bir kısım millete acımıyorsunuz. O´nun; batı dünyasında tescil edilmiş temel haklarını vermiyor, fukaralığını gidereceğiniz yerde; dinsiz ve dessas Avrupa kâfirleri ve Asya münafıklarıyla bir olup, elindeki lokmayı ve cebindeki su parasını da çalıyorsunuz? Şu sözlerimizin açılımını ve isbatını yapmaya hazırız. Yukardan beri söylediklerimizin müşahhas örneklerini siz de biliyorsunuz.

Öyleyse çekirge sürüleri gibi bize doğru uçarcasına gelen Yecüc ve Mecüce karşı şu mazlum millet için tedbir alınız. Çocuklarımızın ekran karşısında katillik, fuhuş, kumarbazlık ve soygunculuk öğrendiği; kızlarımızın iffeti, şefkati, evlatlığı, eşliği, anneliği ve hemşireliği yavaş – yavaş defterlerinden silmeye başladıkları bir zamanda, hâlâ hamasî müsamerelerle milletin uyanmasını tecil etmek, millete yalnızca ihanet olur.

Bizden söylemesi…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*