İman ve pozitif bakış

Bediüzzaman der ki: “Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı iman ile hayatlandırınız.”1 Allah’a iman, hayattan gerçek lezzeti aldırır. Zira iman, “pozitif bakış açısı” da kazandırır. Bediüzzaman’ın “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır” sözü de bu manayı teyid eder. “Güzel görme”nin alt yapısında “iman” vardır. İmanlı insan, hayata pozitif / iyimser bakar. Hatta ölüme de…

Herkese soğuk gelen Azrail’e (as) pozitif bakış; onu rûhumuzu alıp muhafaza eden sevimli bir varlığa dönüştürür. Hepimizi titreten korkunç ölümle; aslında mekân değiştirir, hayat vazifesinden terhis olur, paydos eder, ağırlaşmış hayat şartlarından kurtulur, ebedî hayata; sayısız ziyafetlere dâvet edilir, hakiki sevgiliye kavuşuruz.2 Bu; ayrılık ateş ve korkusunu pek çok hafifleştirir; ölümün ‘korkunç’ yüzünü sevdirir. Dolayısıyla, ondan kaçmak için yapacağımız menfî hareketlerden, işlerden kurtuluruz.

Şu halde, menfi/olumsuz duygular; bizim için hayatî önem taşıyor. Önem arzeden; yer, ölçü ve zamanlamayı ayarlayabilmek; ifrat ve tefritten (aşırılıklardan) korunmaktır. Psikolojide “yer değiştirme mekanizması” olarak isimlendirilen savunma mekanizmanın rayına oturabilmesi, vasat mertebede kullanılması, huzûr ve mutluluğu yakalaması, ancak “Her şeyde bir hayır var!” diyerek olumlu bir bakış ile mümkün olabilir. Her şeyin, her işleyişin olumlu taraflarını görüp muhabbet üzerine tesis edilen bir bakış açısı, olumsuzluklardan bile çıkaracak dersler bulur.

Delikanlının biri damdan düşmüş; bacağı kırılmış; canı fenâ halde yanmıştı. Uzun bir müddet yatağa mahkûm olur. Ziyarete gelen bir bilge:

“Üzülme, bunda da bir hayır vardır” diye teselli ediyordu.

“Yâhû, bacağım kırıldı; bunun neresinde hayır vardır?”

Bir zaman sonra savaş çıkmış, seferberlik ilân edilmiş; bütün gençler silâh altına çağırılmıştı. Gidenler bir daha geri dönmedi. O ayağı kırık olduğundan gidememişti. Ve bacağının kırıldığı için şükretmişti!

Hz. Yusuf’un (as) Mısır’a Aziz olması, kuyuya ve zindana atılması neticesinde olmadı mı? Hz. Musa (as), sarayda bakılmaya, bebekken bir sandık içinde nehre bırakılması sonucunda ulaşmadı mı?

Duâ ve ibâdet başta olmak üzere karamsarlık-kötümserlik, ümitsizlik, gerginlik, hüzün, şiddet ihtivâ etmeyen müspet müzik ve ilâhîler yer değiştirme mekanizmasının iyi ilâcıdır. Bâzen iyimser olmak için bir ilâhi mırıldanmak bile yeterli. Başa ne gelirse gelsin, iç dünyamızı zenginleştirmeye yaradığını düşünmek; kin, nefret, düşmanlık, gerginlik ve baskıları üzerimizden kaldırır.

Dipnotlar:

1- Sözler, On Üçüncü Söz | 134

2- Mektûbât, s. 13

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*