Dinozorların dansı veya şer güçlerin ittifakı

Araplar, harp seccaldir derler. Yani galibiyetle mağlubiyet dönüşümlüdür… Kur’ân-ı Kerimde kolaylıkla zorluk peş peşe zikredilmiştir. Zındıkanın meşhur 11 Eylül’le aldığı darbenin tesiri azalınca, toparlanma ve desiselerle ittifaklar sürecine girdiklerini müşahede ediyoruz.

Menfaatleri uğruna dünyayı ateşe verme hamakatinde bulunan haris servet avcılarına semavî dinlere düşman zındıka da kuvvet verince, hakikaten dengeler değişiyor. Yılan gibi zehirlemekten zevk alan ve hınzır gibi “insanî duygulardan” soyutlanmış ifsad komitelerinin bu tahripçi kuvvetlere servisi de, insanlığın nesh ve tereddîsine katkıda bulunuyor.

Doğrusu, “el-Hannas,” kiminin ahmaklığını, kimin korkaklığını, kiminin servet hırsını, kiminin makam sevgisini, bazılarının garaz ve kinini işleterek, insanlığı dünyasıyla birlikte tahribe çalışıyor.
Bediüzzaman’ın ifadesiyle “bir köye dönüşen” dünyamızın hem—bize göre—dış dairesinde, hem de iç dairesinde dinsizinden dindarına kadar yardımcılar bulan “şer güçlerin” ittifakı son zamanlarda zahiren kuvvetlenmiş görünüyor.
İnsî ve cinnî şeytanların desteğinde çalışan ve enstitülerin kılavuzluğunda yürüyen bu hareketin Üç Aylarda şiddetini arttırması size ilginç gelmiyor mu?
Gerek Körfez savaşında, gerekse Afganistan’ın işgalindeki zamanlamaya mutabık şekilde âlem-i İslâmın mübarek zamanlarını kendileriyle meşgul ettirenlerin ne kadar kapsamlı hücuma geçtiklerini anlamak için kâhin olmaya lüzum var mı?
Bedir ve Huneyn teslimiyetine uyarak “tevekkül ve duâya” kilitlenmeleri elzem olan Müslümanlar nelerle meşgul?!
Dahilde ezan, tesettür, Kur’ân vesair şeaire münafıkça karşı çıkanların, New York ve Londra eksenindeki dinozorlardan destek aldıklarını safdiriklerimiz hâlâ anlamamışlarsa, akıl ve basiretlerine “levm olsun” demekle yetiniyoruz.

Haris siyonist Yahudinin ham hayallerine Hıristiyan kökenli, fakat ahmak ve aptal devlet başkanlarını alet etmeye çalışmaları da garip.
Ya Kissinger, Soros ve Brezinski gibi servet için her türlü iğrençliği mübah görenlerin, masumların kanlarıyla yeni mal birikimlerinin peşine düşerken yalnızca Müslüman-Hıristiyan ittifakını hedef almaları, şer ittifakının deha suretine dönüşmüş “şahs-ı mânevisini” bize göstermiyor mu?
Bazı cahil, fanatik ve gösteriş budalası Hıristiyan mezhep sözcülerinin ahmakça çıkışlar yaparak İslâma ve Peygamberimize (asm) sataşmaları, bize dahilde Müslüm Gündüz, sahte şeyhler, Hizbullah ve inisiyatiflerini derin devlete satmış bazı grupların aynı şer ittifakına yaptıkları servis hizmetini hatırlatıyor.
Zira, AB içinde pekişen “İsevî-Müslüman” dayanışmasından ödü kopan şer ittifakı elini çabuk tutmaya çalışıyor.
Türkiye’de “misyonerlik” oyununu tezgâhlayanların Amerika’da bazı ahmak rahip ve ajan papazlara Peygamberimiz ve İslâmiyet aleyhinde beyanat verdirmelerini çok önemli görmüyorum.

“İsevî-Müslüman” ittifakının boyutlarını anlamayıp güya “İslâm adına” bunlara tepki veren “istismarcıların” tavrını da doğru bulmuyorum.
Külhanbeyivari beyanatlar yerine “organizeli cevap hakkı”nın kullanımı, eminim ki hem “şer ittifakını” paniğe sevk edecek, hem de mütehayyir Hıristiyan kitleleri İslâma yaklaştıracaktır. Henüz zamanı da geçmiş değil.

Ayının kırk türküsü de ahlat üzerineymiş. Amerikan halkını da mağdur duruma düşüren uluslararası dinozorların bugünkü türküleri ise yalnızca petrol üzerine…

Fakat düzenli ve nisbeten kanun hakimiyetine bağlı AB ülkelerine rağmen Ortadoğu’nun paylaşımı mümkün görünmüyor.
İslâm âleminin ibresi şayet AB’ye dönerse; Şaron gibi katillerle Soros gibi sihirbazların fevri de dönecek ve şer ittifakında panik başlayacak. İşte bu panik esnasında bu tahrip komitesi dünyamızın canına kıyabilir.

Dahilde şahsî ve cemaatî faydalarını Türkiye’nin ve âlem-i İslâmın menfaatinin üstünde tutanlarla, İsrail sırtında “Kürt devletine”, Amerikan yardımıyla “arz-ı mev’uda” gitmek isteyen hariçteki ahmakların, dinozorların dansında nasıl ezildiklerini hep birlikte çok yakında göreceğiz.
Bu arada, Türkiye’de servetini “derin devletle” paylaşan birkaç dinozor yavrusunun da “demokrasiye” engel olmaya devam ettiklerine dikkat çekmek istiyorum.
İmalâtı tükettikten sonra, ana dinozorların himayesinde ithalat ve dahilî ticareti ellerinde tutmak isteyen “kartellerin ipliği” çok yakında pazara çıkacak.
Eğer dünyanın ömrü varsa, hürriyetle birlikte şahlanacak “millî irade”nin elinden, bizim dinozorcukları—ne İngiliz ve ne de Musevi lobisi—kimsecikler kurtaramayacak! Ama bu aç canavarların dansı kanlı biteceğe benziyor.

Oyunların bozulması için Müslümanların duâ ve basiretine her zamankinden daha çok ihtiyaç var..

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*