‘Hür Adam’ın mesajı

Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin hayatını anlatan “Hür Adam” filminin “basın gösterimi”ni izleme imkânı bulduk. İstanbul Cevahir Alışveriş Merkezinde yapılan basın tanıtım gösterimine medya mensuplarının yoğun ilgisi, filmin gündem oluşturacağına işaret kabul edilebilir.

“Hür Adam”ın fragmanını ilk olarak geçen aylarda yapılan “Beyaz Sinema’nın 40 Yılı: 1970-2010 / Hor Görülen Bir Akımın Kilometre Taşları” başlıklı bir program esnasında izlemiş ve “‘Hür Adam’ın, yeni filmlerin yapılması noktasında yönetmen ve senaristlere cesaret vermesini temenni edelim ve vizyona çıkmasını bekleyelim…” demiştik. (31 Ekim 2010)
Bir şekilde yakın tarihi anlatan hemen her film gibi, 7 Ocak 2010’da vizyona gerecek olan “Hür Adam” filmi de değişik tartışmalara sebep olacak. Basın gösterimi sonrası ‘bir kısım medya’da yer alan değerlendirmelere bakılırsa, film vizyona girdiğinde tartışma daha da alevlenecek. Basın gösterimi sonrası yapılan bir haberde, “(Filmdeki) İki sahnede, Said Nursî’nin zehirlenmek istendiği görülüyor. Bu konu tarihçiler arasında tartışmalı. Ancak Nursî’ye karşı bir suikast girişiminde bulunulduğuna dair resmî kayıtlarda hiçbir bilgi yer almıyor” denilmiş. (Milliyet, 30 Aralık 2010)
Hemen soralım: “Resmî tarih kayıtlarında” yer almıyor diye, bu hadise olmamış diyebilir misiniz? Kayıtlarda yer almayan milyonlarca hadiseyi inkâr mı edeceğiz? Böyle bir hadisenin ‘resmî kayıtlar’da yer alması—hele o dönem için—mümkün mü?

Yönetmenliğini Mehmet Tanrısever’in yaptığı “Hür Adam” filmi bazı ‘tabu’ların tartışılmasına sebep olması bakımından da İnşâallah faydalı olacak. Bediüzzaman’ın hayatını ‘kitap’lardan öğrenenler için filmde belki yeni bir ‘bilgi’ yok, ama verilen mesajların onları da etkileyeceği ve hatta gözyaşlarının akmasına sebep olacağı söylenebilir. Belki ‘sulu göz’ diyen olacak, ama filmi izlerken zaman zaman bizim de gözlerimiz yaşardı…

Genel anlamıyla faydalı olacağına inandığımız bu filmde, ‘Olmasaydı bir eksiklik olmazdı’ diyebileceğimiz sahneler de var elbette. Hemen ifade edelim ki, bizim böyle değerlendirdiğimiz sahneler için ‘iyi ki olmuş’ diyenler de olabilir. Biz yine de ‘tesbit’ açısından bunları ifade edelim: Filmde, “Paşa’nın ölümünden 15 gün önce söylediği ifade edilen sözler” için ‘Olmasaydı daha iyi olurdu’ diyebiliriz. Ne maksatla söylendiği bile tartışılabilecek o sözler, ifade edildiği gibi “ölümünden 15 gün önce” değil, belki de “15 yıl önce”ye aittir. Malûm, “Akıbeti hayrola” tâbirimiz var. Kişi, bir anlamda “son nefesi”yle değerlendirilir. Ama bunu “Filmde böyle şeyler olur” diyerek karşılayanlar da olabilir.
Ayrıca Üstad’ın bir talebesinin bir noktada ona itiraz ediyormuş gibi görünmesiyle ilgili sahne de geniş kitleler açısından ilgisiz görülebilir.

Ama nihayetinde büyük emekler verilerek “Hür Adam” filmi çekildi ve nasipse önümüzdeki günlerde vizyona girecek. Bu vesile ile emeği geçen herkesi tebrik etmek lâzım. Temennimiz, Bediüzzaman’ın bu vesile ile geniş kitlelerce tanınması ve eserlerinin muhtaçlara ulaşması…

“Gözümde ne cennet sevdası var, ne cehennem korkusu. Cemiyetin, (…) imanı nâmına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur’ân’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa, cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selâmette görürsem, cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım. Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur” (Tarihçe-i Hayat, s. 608) diyen “Hür Adam”ın mesajına bütün insanlık muhtaç vesselâm… 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*