Bir genç ki, 80’inde!

Aslında böyle bir yazı olmayacaktı. Daha doğrusu bu yazı, böyle yazılmayacaktı..

Bir niyet ki, sekseninde bir Nurcu’nun röportajıyla biz gençlere örnek olmaktı..

Bir kaç soru sorulacak ve Nur’lu cevaplar alınacaktı.

Ah ki ne çare!

Müsâade etmedi Enver Amcamızdaki ihlâs sırrı…

“Biz, gücümüzün yettiği kadar, ihlâsla hizmet etmekle vazifeliyiz; bilinmek istemiyorum” derken, belli ki göz önünde olma düşüncesinden bir hayli rahatsızdı.

Nazikçe verilmiş bir red cevabıydı, teklifimin karşılığı.

Yine ki ne çare!

Kaçamayacaktı yazılmışlıktan, alnındaydı kaderi..

Âlemlerin Rabbi yüklerken omuzlarına ihsanını, alnına yazmıştı Nur yolcusu olmayı..

Ve bu adanmışlığı yazmak, kalemin de muradıydı…

Kızacak olsa da Enver Amcam, bu hikâye anlatılmalıydı.

Anlatmaktan öte, yaşanmalıydı…

Ve bu hadisenin yaşandığı akşamın gecesinde, herkesin, her şeyin sustuğu bir vakitte kalp konuştu, kalem oynadı.. Yine emaneti sinesinde saklayacak olan kâğıtlardı…

Ve bir de yol bulursa kalplere uğrayacak, ibret nazarlarını okşayıp nurlu bir hatıra olarak zihinlerde yer alacaktı…
***
Risale-i Nurlar’la tanışan bir genç ki, henüz 25’inde..

Balıkesir’de yapılan ilk derslere katılmak da var kaderinde..

Hiç zor değil onlara, Üstâd’ı görmek için önüne çıkan ilk fırsatta hiç düşünmeden yollara düşmek de, geride bıraktıklarını düşünmemek de..

Ve, Üstâd’ı ziyaret etmek Emirdağ’daki evinde.

Hele ki elini öpüp kabul edilmek talebeliğine..

Kısa bir ziyaretin ardından ayrılmak, duâ, nasihat ve dahası talebelik faziletini de alarak beraberine…

55 sene sonra bu hatırayı anlatırken tıkanan sesi, gözlerinin nemi şahit, samimiyetine…

Ve hizmette geçen 55 sene…

Bulunduğu her yeri Medrese’ye çevirme gayretiyle..

Yıllar geçse de hiç eskimeyen, eksilmeyen bir şevkle..

Ve örnek olmak gençlere, onlardan daha genç olduğunu gösterircesine…

“Hem, dünyada gençliğe muhabbet, yani, ibâdette gençlik kuvvetini sarf etmenin neticesi, dâr-ı saadette ebedî bir gençliktir.” Müjdesinin mâsadakı olduğunu göstermek gözlere, dahası gönüllere…

İhtiyarlamış bedenin içinde, ruhu hâlâ 25’inde..

Nurlar’ı ilk tanıdığı haliyle..

Haftada iki gün ilçe derslerinde, merkezde yapılan iki umumî ders haricinde..

İstanbul’daki toplantılara katılmaya da gayret etmek, hasta bedeniyle..

Diğer illerde yapılan programlara giderken, kafile başkanlığı yapmak bizlere, hem de seve seve..

Ayakta ilâhi söyleyerek yol almak, mikrofonu elinde..

Ve, en fazla ziyaret edenimiz kermeslerimizi de..

Neşriyata olan hassasiyeti herkesin bilgisi dahilinde..

Bunun en zâhir şahidi, 25 senelik temsilciliği Balıkesir’de..

Ve bugün ziyaretine gittiğimizde, röportaj yapmak istediğimi söyledim kendisine.

Kabul etmedi; “görünmek isyemiyorum” dedi gözlere..

Hizmette önde, ücrette en geride…

Nereden geliyor bu sâfiyet Enver Amcam sende?!

Belli ki, Üstâdımın duâsı var üzerinde..

Ve biz..

İnan çok yakıştırdık sana ihlâs zırhını, bugün üzerinde gördüğümüzde…

Duâlarımız seninle ve senin gibi Risale-i Nurlar’a ve üstâdımıza sâdık kıymetli abla ve ağabeylerimizle birlikte…

Duâlarınızı bekliyoruz biz genç(!)ler de…

Sizin kadar genç olabilmek yetecek belki bizlere..

Ve, aynı samimiyeti, ihlâsı, sadakât ve fedakârlığı talep ediyoruz Allah’tan sessizce..

Sahi… İsmimizi anar mısınız, Âlemlerin Rabbi’yle başbaşa kaldığınız anlardan birinde..?

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

  1. Enver ağabeyin 25 yıllık temsilciliği kayıtlı olandır aslında daha fazla süredir hizmetlere fedakarca koşturmuştur. Şahitlik yaparım bu hususta kendilerine. Öyle bir temsilci ki kanser hastası eşini de hizmete ait bir ilçedeki meşvereti de ihmal etmemiştir. Onlardan biri si de Tayyar Alnıak ağabeyimdir aynı şekilde yatalak annesinin bakımını da hizmeti de aynı anda sürdürmüştür. Kardeşim boşuna uğraşmayın anlatmazlar görgü şahitlerine müracaat ediniz lütfen Balıkesir’de hizmete nasıl koştuklarını muhterem ağabeylerimin.
    Yazar kardeşimizi de tebrik ederiz.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*