Antisemitist saldırılar ve Avrupa

Daha önceleri fazla ilgilenmiyorduk. Almanya´da Musevî kabristanlarına çizilen “Gamalı haç”lar veya tehdit oluşturan bir–iki slogan dikkatimizi çekmiyordu. Gelişen bazı hâdiseler, bazı cinayetlerin etrafındaki söylentilere İsrail Başbakan Şaron´un tüm Müslümanları Filistin halkı ile aynı kefeye koyması ister–istemez “antisemitizm”le ilgili haber ve beyanları dikkatlerimize arz ediyor. Yakın zamanda, İsrail Devletinin Avrupa ve dünyadaki Yahûdilere dâvetiye çıkarması ve ateşler içerisindeki ülkeyi “Yahudîler için en emin belde” ilân etmesi, sizin de dikkatinizi çekmez miydi?

İnsanlar, yeni olayları çoğu kez tarihi hâdiselerin ışığında tahlil etmeye çalışıyor. Aynı cinsteki eski–yeni olayları karşılaştırarak fikren bir yerlere varmak ister. Fransa´da bombalanan – yakılan Musevî mekânlarını ekranlarda görünce, ister istemez zihin eski olaylara kayıyor. Zaman ve mekânın zorluklarını hayal ve düşünce dinlemiyor. El-Cabra´dan tutun İstanbul havralarına yapılan saldırılara kadar… 1980´li yıllarda Almanya´da Türklere yönelik “yabancı düşmanlığı saldırılarından”, Yahudî mezarlıklarına yapılan saldırılara kadar… Antisemitizme karşı Avrupa´da ikinci dünya savaşından sonra alınan tedbirler acaba aşırıya mı kaçmıştı? Bir milletin aleyhinde konuşma ve yazmayı kanunla yasaklamak doğru muydu? Bugün iş olsun diye, durup dururken Yahudiler aleyhinde konuşarak rahatlayacaklarına inanan bir topluluğun Avrupa´da zorlandığını söylesem mübalâğa mı olur? Yasakların tarih boyu, insanlığa fayda getirmediğini bile bile yasaktan yana olmak, şu zamanın hürriyet anlayışına pek uymuyor.

Antisemitizm hareketini depreştiren sebepleri Avrupa dışında da arasak daha iyi olur zannındayız. Meselâ Şaron´un yanlışları, Filistin´deki katliamları AB ve BM´ye meydan okumaları, insanları Yahudî milletine bakış açısını menfî olarak etkilememiş midir? Zulüm ve adeletsizliğini tüm dünya ile alay ederek pekiştirmeye çalışan Şaron´un tüm dünya Yahudilerini İsrail´e davet etmesi, sair milletlerin kafalarını iyice karıştırdı. Bu arada dünya kamuoyu nezdinde yerlede sürünen Newyork´lu “Yeni Muhafazakârlar”la Şaron´un mütemâdiyen aynı karede hareketleri; savaşa, düşmanlığa, sömürü ve ırkçılığa karşı olan Avrupalıların kafasını allak bullak etti. Hatta bazıları Amerika´nın sırf İsrail´in güvenliği için Irak’ı işgal ettiklerine inanıyorlar. 11 Eylül´den bu yana sahnede çokça dolaşan ve menfî bilinen bir çok aktörün Musevî asıllı olması, sözkonusu Avrupalıların şüphelerine kuvvet veriyor. 11 Eylül´de Müslümanların hedef seçilmesiyle Şaron´un Müslüman Araplara zulmü, iki hâdisenin aynı mânâyı tedai ettirmesini sağladı. Ayrıca Şaron´un çizmeyi aşarak AB´deki Müslümanları tehdit unsuru göstermesi, Paris ve Berlin gibi merkezlerin Şaron´un mahiyetini tanımasına imkân sağladı. Önceleri yalnızca Fransa´daki Kuzey Afrika´lıları tehdit sayan Şaron, daha sonra tüm Müslümanları “düşmanlık” çerçevesine oturttu. Yani düne kadar “mevhum” bir nazi düşmanlığıyla antisemitistlerle mücadele veren Avrupa´lılar, Şaron´un son icraatıyla iyice şaşkına döndüler.

Tüm Müslümanları antisemitist ilân etme fikrinin yalnızca Şaron´a ait olduğuna buradaki Türkler inanmıyorlar. 11 Eylül´ün İslâm coğrafyasına genel bir taarruz olduğunu kabul eden Müslümanlar, yine işin arkasında bazı enstitü ve aktörlerin olabileceğini kabul ederek, asıl failleri tesbit etmeye çalışıyorlar. Nüfusları 30 milyonu bulan çoğu AB vatandaşı ve bulundukları coğrafyada barış ve huzur içinde yaşayanların neden “antisemitist” olabileceklerini, bu tartışmaları gazete sütunlarına ve ekranlara taşıyanlar mutlaka izah etmelidirler. Tarih boyunca Yahudîlere iyilikten başka bir şeyleri olmamış Türkleri ille de antisemitist ilân etmek herkesten önce Avrupa´daki Yahudî cemaatların saygınlığına gölge düşürür. Dünya nezdinde katil ve zalim görünen İsrail´in davetine “Lebbeyk” diyerek Telaviv´e uçan insanların mutlaka güvendikleri bir başka dayanak olmalı. Avrupa´lılar, buradaki huzuru terkedenlerin bildiklerini bilmek istiyorlar.

Netice olarak, buradaki Müslümanlar kendilerine “Yahudî düşmanları” nazarıyla bakılmasından fevkalade rahatsız. Filistin asıllı Müslümanları bu meselenin dışında tutmak gerekir ki, haklı oldukları kanaatindeyiz. Fakat onların düşmanlığı da İsrail´deki zalimleredir. Buradaki Yahudilere karşı bir eylem içinde olduklarını hiç duymadık. Newyork´lu “Yeni Muhafazakârlar”la ittifak etmiş bir Şaron´un zihinleri bulandırmasına Avrupa Müslümanları fırsat vermeyeceklerdir…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*