Almanya’dan Nur menzillerine seyahat

Daha Almanya’da iken planlarımızı yapmaya başlamıştık.

Türkiye’ye geldiğimizde öncelik vereceğimiz birkaç konu vardı:

Birincisi; yıllardır Üstadımızı anma için düzenlenen panellerde, Risale-i Nur Enstitüsü çalışmalarında ve Gençlik Şölenleri’nde sunmak üzere düzenlediğimiz sinevizyonlar için yeni ve değişik görüntüler elde etmek, bir diğeri ise 2012 yılı için EuroNur Video sitesinde yayınlanan Bediüzzaman’ı Anma Toplantıları için panel görüntülerini gönderen kardeşlerimizle görüşüp teşekkürlerimizi bizzat iletmekti.

İZMİR…

Almanya Köln’den İzmir’e geldiğimiz günün akşamı İzmir’de “yeni açılan” Yeni Asya Kültür Merkezi’nde yapılan derse iştirak etme fırsatı bulduk. Farklı bir hava vardı içeride. Büyük bir zorluğu aşmanın, “umur-u hayriyenin muzır manileri”ni mağlûp ederek bir cihaddan muvaffakiyetle çıkmanın sevinci vardı yüzlerde… Allah’ın rızasını esas alarak görevlerini yerine getirmişler ve ihsan edilen neticeyi temaşa için toplanmışlardı.

Dersin ardından, eve geldiğimizin ertesi günü, beş günlük sıla-i rahim amaçlı akraba ziyaretinde bulunduk. Isparta Mevlidi’nden bir gün önce sabah namazının akabinde ekibimizin değerli teknik işler sorumlusu Seyfeddin Öner Ağabey’i de yanımıza alarak Üstadımız’ın Risale-i Nur’u telif etmeye başladığı ilk merkez olan Barla’ya doğru yola çıktık. Seyahat esnasında birçok manzarayla karşılaştık. Bunları temaşa etmek ve çekim yapmak için kısa molalar verdik.

ISPARTA VE BARLA…

Isparta’ya vardığımızda şehrin sokak, cadde ve meydanlarının Bediüzzaman, talebeleri ve nesl-i âtîyi karşılamak üzere mevlid için afişlerle hazırlandığını gördük.
Üstad’ın 1927 yılında geldiği ve Risale-i Nur Külliyatı’nı telif etmeye başladığı ilk yer olan Barla’ya vardığımızda ise, Üstad’ın talebesi merhum Bayram Yüksel ve Ali Uçar’ın mezarları ile gül fabrikasının çarkı hükmünde olanlara duâ etme fırsatı bulduk.

Mezarlığı ziyaretimizin akabinde Çam Dağı’nın parkelerle döşenmiş yollarına koyulduk. Yürüme mesafesiyle dört-beş saat süren Çam Dağı’nda ikindi namazlarını eda ettikten sonra Üstadımızın mübarek menzillerinde fotoğraf ve video çekimlerimiz gün batımına kadar devam etti. Çekim yapılırken her bir karede Üstadımız da var ve bizlere “Bu tepede sizleri yanımda bulur hasbihâl ederim” der ümidiyle deklanşöre basıyorduk.

Akşam namazını Barla Sosyal Tesisleri’nde kıldıktan sonra Yeni Asya İzmir İl Temsilcisi Hasan Şen Ağabeyin kalabalık misafir grubuna yaptığı dersi kaydetme imkânı bulduk.

Gecenin nurlara gark olduğu saatlerde, Risale-i Nur’da geçen ifadesiyle, peygamberlik simgesi olan ay ışığıyla ve loş hazin, yetim kalmış sokak lambaları altında Üstad’ın Barla’da ikamet ettiği menzilinde ilk defa gece çekimleri yaptık. Evin altından akan, çeşmenin suyunu yudumlarken şükür sesleriyle geceye ahenk katan birbirlerimizden gizlediğimiz gözyaşlarımızı evin altından akan suya karıştırdık.

2005 yılında kurduğumuz “www.yeniasyabarla.com” web sitesini yenilemek amacıyla sosyal tesislerin iç ve dış çekimlerini yaptık. Sabahın erken saatlerinde tesislere, Türkiye ve dünyanın dört bir köşesinden otobüslerle akın eden ziyaretçilerle sabah namazının edasından sonra musafahalaştık. Birbirimizi ilk defa görmenin heyecanının yanı sıra, orada hissettiğimiz “Üstadımız yanımızda bulunuyor da bizleri izliyor” duygusunu kardeşlerimizle paylaşmanın hazzı dünya dertlerini bir kenara bırakmamıza yetiyordu.

Eğirdir Gölü’nün muhteşem manzarasını kaydetmek ve kahvaltı yapmak için Eğirdir’deki Akpınar Seyir Terası Yörük Konağı’na çıktık.

Ardından Isparta şehir merkezindeki Üstadımız’ın evine geldik. Yaklaşık bir saat süren çekimlerimizde Üstadımız’ın özel eşyalarının ve arabasının bulunduğu evin çekimlerini yaptık.

ISPARTA MEVLİDİ

Isparta Mevlidi’nin düzenlendiği Ulu Cami’nin avlusunda çekim öncesi hazırlıklarımızı tamamladıktan sonra öğle namazını müteakiben mevlide gelenlerle muhabirimiz Ekrem Özden eşliğinde sokak röportajlarına başladık. İzmir Vakfı Abdulbasir Şeker’in de katkılarıyla değerli büyüklerimiz olan Raşit Yücel, Cevher İlhan, Mustafa Küçükoğlu, Osman Zengin, Mehmet Yiğit, Bilal Tunç, Hasan Şen, Hasan Muharrem Okur, Ali Vapurlu, Mehmet Kutlular, Sami Cebeci, Nejat Eren ve Süleyman Kösmene ile yaptığımız röportajları video.saidnursi.de adresinden izleyebilirsiniz.

Akşam namazını Burdur’da Bediüzzaman Hazretleri’nin ikamet ettiği Hacı Abdullah Camii’nde kıldık. Orijinaline sadık kalınarak düzenlenen odası ve Üstad’ın Kur’ân okurken yaslandığı kolonun görüntülerini çektikten sonra İzmir’e doğru yola çıktık.

İzmir’de bir gün istirahat ederken Isparta Mevlidi Sokak Röportajları’nın montajını hazırlayıp, onaylanması için 11 kişilik tetkik heyetimize gönderdik. Ardından isimsiz kahramanlarla “müfritane irtibat” kurmak üzere Manisa’ya doğru hareket ettik.

Daha sonra Balıkesir üzerinden Bursa’ya Osman Zengin Ağabeyimizle röportaj yapmak üzere yola koyulduk.

BURSA VE SON ŞAHİTLERİ ZİYARET

Bursa’da bizleri karşılayan Yeni Asya/EuroNur yazarlarından Osman Zengin’le nezih bir kahvaltı sonrası özel röportaj gerçekleştirdik.

Bursa’da yaşayan, Üstad’a ve Risale-i Nur’a hizmet eden seksen altı yaşındaki İsmail Doruk Ağabey’in hatıralarını dinlemek ve kaydetmek üzere Osman Bey’in mihmandarlığında yola koyulduk. Röportaj esnasında İsmail Ağabey ile Almanya’da yaşayan Ali Muhsin Konevî’nin birlikte Üstadımıza hizmet ettiğini öğrendik. 2010 yılında Almanya’nın Köln şehrinde düzenlemiş olduğumuz Bediüzzaman Paneline konuk olarak Ali Muhsin Konevî’yi dâvet edip hatıralarını anlatmasını rica etmiştik. Hatıra görüntülerini EuroNur Video isimli sitemiz üzerinden İsmail Doruk Ağabeye izlettirdiğimizde, yıllar sonra birlikte hizmet ettikleri arkadaşını hâlâ ayakta dimdik durduğunu görmenin verdiği sevinçle duygu dolu anlar yaşandı.

Akabinde yine Osman Bey’in eşliğinde Üstad’ın talebelerinden Üzeyir Şenler’i de hasta yatağında ziyaret ederek hatıralarını kaydetme imkânı bulduk. Kendisinin de duâlarını alarak Yolava’ya doğru yolumuza devam ettik.

Gecenin geç saatlerinde bizleri Yalova Dersanesi’nde Ömer Kumru isimli kahraman kardeşimiz karşıladı. Sabah olunca Yeni Asya gazetesi yazarlarından Ali Ferşadoğlu’nun evinde âlem-i İslâm’ın problemleri ve çözüm yolları konulu seminerini kaydetme imkânı bulduk.

ESKİŞEHİR…

Seminerin hemen ardından Eskişehir’e, Üstadımız’a ait mekânların çekimi için hareket ettik. İlk olarak Üstadın namaz kıldığı ve “Cuma namazını kılmam gerekiyor” dediği Ak Camii’ne gittik. Ardından eskiden Eskişehir Hapishanesi’nin bulunduğu, şimdi ise yerinde şehir merkezine ait parkın olduğu mekânı ve tam karşısındaki Eskişehir Hapishanesi’nden görünen lisenin görüntülerini çektik.

Aslında son kalan bir yer daha vardı. Eskişehir’de Üstadımızın altı ay kadar ikamete zorlandığı bir adres idi, ama maalesef tam adresini bilmiyorduk. Sokak aralarında dolaşırken orta yaşın üzerinde ağabey kardeşten oluşan bir ikiliyle karşı karşıya geldik. Kendilerine Said Nursî’nin ikametgâhını aradığımızı, ama bulamadığımızı ifade ettik. Ne tevafuktur ki, kendileri, o evde yaşadıklarını ve ziyaret edip çekim yapabileceğimizi ifade ettiler.

Çekimlerimizin ardından gecenin geç saatlerinde Eskişehir’den İstanbul’a doğru yola çıktık. Kocaeli ilinden geçerken Yasin Öğüt kardeşimizi de alarak yolumuza devam ettik.

İSTANBUL…

Sabaha doğru İstanbul Üsküdar’daki dershanemize ulaştık. Oradaki vakıf hizmetlerini yürüten Hüseyin Tetik kardeşimiz bizleri misafir etti. Kısa bir istirahatten sonra Anadolu yakasındaki Üstadımızın mekânlarına ulaşmaya başladık.

İkametimize en yakın yer Toptaşı Tımarhanesi’ydi. Burası Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesine tahsis edilmiş ve tadilatta olduğundan sadece dışarıdan çekim yapılmasına izin verdiler. Oradan, yakın olması hasebiyle Çamlıca Tepesi’ne doğru yola koyulduk.

Tepede gerçekten izlenmeye şayan bir manzara vardı. İstanbul’un iki yakasını bir araya getiren köprüleri, alış veriş merkezlerinin yüksek binalarını, eğlence merkezlerini, gözünüzün alabildiğince yeşillikleri, TV ve GSM şirketlerine ait yansıtıcı ve baz istasyonlarını, boğazdan geçen lüks ve ticarî gemileri, ecdadımıza ait eşi benzeri olmayan camileri ve sair şeyleri temaşa için bol bol vaktimiz oldu.

Çamlıca Tepesi’nden aşağıya doğru inerken edindiğimiz bilgiye göre Yusuf İzzeddin Efendi Köşkü hemen karşımıza çıktı. Bu köşk ne yazık ki, şu anda metruk ve harap hâlde olduğu için dışarıdan az da olsa görüntülerini almaya çalıştık.

Uzun bir yol kat ettikten sonra üçüncü durağımız olan Hz. Yuşa (as) Tepesi’ne çıktık. Eşsiz bir gün batımı manzarasına şahit olurken çekilen görüntüler, Rahman Sûresi’nde olduğu gibi bizlere “Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edersiniz” âyetlerini terennüm etme fırsatı verdi.

Ertesi gün yine sabah erken saatlerde Karadeniz’in soğuk sularına açılan Sarıyer’de Fıstıkbağlar mevkiindeki Üstadın gelip kaldığı eve gitmek üzere Mehmet Emin Tural kardeşimizle beraber yola koyulduk. Buradaki çekimlerin ardından Üstad Hazretlerine teklif edilen Said Halim Paşa Yalısı için Sarıyer Sahili’ne geçtik. Günümüz şartlarında turistik bir mekân olarak kullanılan yalıya giriş izni verilmediği için dışarıdan görüntülerini aldık.

Zaman öğle ezanı vaktine yaklaşırken soluğu Zübeyir Gündüzalp Ağabey’in 2 Nisan 1971 tarihinde vefat ederken yanında Bayram Yüksel, Eyüp Ekmekçi ve Sadullah Nutku’nun da bulunduğu Kirazlı Mescit Sokağı’nda aldık. Kimsesiz, yıkılmaya yüz tutmuş olan binanın içine girmek tehlikeli olacağından dış çekimlerimizi tamamlayıp şimdilerde İstanbul Üniversitesi olarak kullanılan, Üstadımızın Divan-ı Harb-i Örf-i Mahkemesi’nde yargılanıp beraatinin ardından “Zalimler için yaşasın Cehennem!” ifadesiyle yürüdüğü Beyazıt Meydanı’na doğru çekimlerimiz için ilerledik.

Sultanahmet Camii ve Meydanı ile Ayasofya Camii’nin çekimlerini de bitirdikten sonra hava iyice kararmaya başlamıştı. Üstadımızın çeşitli sebeplerle duruşmalarının gerçekleştiği İstanbul Adliyesi, şimdilerde Sirkeci Büyük Postanesi olarak kullanılan binayı çekme fırsatı bulduk.

Dinlenmek üzere Fatih’teki Şekerci Hanı’nın hemen yanında olan dershanemize doğru yola koyulduk. Sabah ezanının kametinde “Hayye alessalah, hayye alel-felâh” ifadesiyle kâinatı kurtuluşa çağıran müezzinin sesiyle Fatih Camii’nde çekim hazırlıklarına başladık. Buradan ayrıldıktan sonra “Burada her müşkül halledilir, her suale cevap verilir; fakat sual sorulmaz” levhasının asılı olduğu yıkılmaya yüz tutmuş Şekerci Han’a vardık. Çekimler esnasında birşeyler dikkatimizi çekti. Bu han caddeye aşağı yukarı 100 metre mesafedeydi. Caddeden aşağıya baktığımızda görünen manzaralar Üstad’ın, Şeyh Bahid’in sorduğu soru olan “Avrupa ve Osmanlılar hakkında ne düşünüyorsunuz?” suâline karşı verdiği muhteşem cevap olan “Avrupa bir İslâm devletine hamiledir; günün birinde onu doğuracak. Osmanlı da Avrupa ile hamiledir, o da onu doğuracak” ifadesini doğruluyordu.
Şekerci Han çekimlerinin de nihayet bulmasıyla Yeni Asya gazetesi’ne doğru hareket ettik.

GAZETEMİZ YENİ ASYA’YI ZİYARET

Gazetemizde ilk olarak Genel Müdür Recep Taşcı’yı ziyaret ettik. Gazetemize her türlü teknik ve idarî konuda karşılıklı destek sözü verdikten sonra Cuma namazını kılmak üzere abdest aldık. Namazın ardından gazete binamızdaki öğle yemeğine katıldık. Yemek esnasında İslâm Yaşar, İbrahim Özdabak, İsmail Tezer, Hacı Kömekçi ve Erhan Akkaya ile bizleri tebessüme gark eden konulardan oluşan küçük söyleşilerde bulunduk.

Yemeğin ardından Mehmet Kutlular Ağabey’in odasına geçtik. Bizlere ilk hayatından bazı kesitler anlatırken çekim imkânımız oldu.

Ardından Abdullah Eraçıkbaş, Faruk Çakır, İbrahim Özdabak, Recep Bozdağ, Erhan Akkaya, Adem Azat ve gazetemizin güzide çalışanları ile görüşme imkânımız oldu.

Bilgi işlem sorumlusu Hacı Kömekçi nezaretinde gazetemiz ve çalışanları hakkında bilgilendirildikten sonra yeni projelerle tekrar karşı karşıya gelmek temennisiyle İzmir’e doğru yola koyulduk.

İzmir’e geldiğimiz akşam, güzel, nezih ve ferah dershanesi olan İzmir Yeni Asya Kültür Merkezi’nde çaylarımızı yudumlarken Yeni Asya gazetesi İzmir İl Temsilcisi Hasan Şen Ağabey bizlere mikrofonu uzatarak çalışmalarımız hakkında bilgi vermemizi rica etti.

Ardından gecenin geç saatlerinde Hasan Şen, İsmail Mermer, Hüseyin Can Ağabeyler ve Ali Karabiber kardeşimizle beraber Hasan Şen Ağabey’in dâvetine icabet ederek keyifli ve tadı damağımızda kalan bir sohbet gerçekleştirdik.

Ertesi gün üç haftalık yoğun bir tempodan sonra dönüş yolculuğu için hazırlıklara başladık. Yaklaşık, 4.000 km’lik meşakkatli ve bir o kadar keyifli seyahatimiz esnasında çektiğimiz seyahat fotoğraflarının tamamını foto.saidnursi.de ve sentezhaber.com sitelerinden video görüntülerini de video.saidnursi.de sitesinden takip edebilirsiniz.

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

  1. Senelik izninizi cok güzel ve verimli gecirdiginiz icin ailece teprik
    ederiz.
    Sazgilarimizla

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*