Hatıra defterime bir baktım da, Konya’ya gitmeyeli yirmi küsûr sene olmuş, çok şaşırdım. Halbuki, bizim baba memleketimizin bağlı olduğu Ermenek’in eski vilâyeti olan Konya’ya, çok sık gidip gelirdik. Tabii bu gidişlerimizin çoğu da, rahmetli Mustafa Özsoy ağabeyi ziyâret etmek şeklinde olurdu.
Bir müddettir gazetemizde ilân edilen “Konya gençlik şöleni”ne iştirak etmek üzere Bursa’dan bir grup arkadaşla yola çıktık. Gerçi biz genç değildik, en son ziyâret ettiğimiz tarihte gençliğimizi bırakmıştık Konya’da. Şimdi, 60 yaşa merdiven dayamış bir halde, yine düştük Konya yollarına. Konya’ya gençler gidiyordu. Biz de Konya’da genç olmanın nasıl bir duygu olduğunun tezahürlerini görmek için geldik bu güzel vilâyetimize.
Yol arkadaşlarımızla, Cumartesi sabah namazından sonra yola çıkarak öğle namazından sonra girdiğimiz Konya’yı çok değişmiş olarak gördük. Rahmetli Özsoy ağabeyle beraber gezdiğimiz yerleri müşahede edince hüzünlendik, o günleri hatırladık. Hep birlikte etrafı temâşâ ederek dershanemize geldik. Orada Konyalı ağabeylerimizin yanında etraftan gelenler de vardı. Ayrıca uzun müddettir görmediğimiz ve çok değişmiş olarak karşıladığımız, rahmetli Zübeyir Gündüzalp ağabeyin kardeşi Haydar ağabeyi gördük, hasbihâl ettik.
Konyalı ağabeylerimizin mihmandarlığında şehri, daha doğrusu eski cami ve mekânları görmeye gittik. Her tarafta gençlik şöleninin reklâmlarını görünce sevindik. Mevlâna türbesine girmeden önce karşıdaki Üçler Mezarlığı’na gidip, orada medfun olan rahmetli Abdülmecid Nursî (Üstadımızın hem öz kardeşi, hem de talebesi) ile, yine Üstadımızın talebelerinden ve bu davânın çilekeşlerinden Mustafa Câhid Türkmenoğlu ağabeylerin kabirlerini ziyâret edip, fatihalar okuduk. Türkmenoğlu ağabeyin Ankara’da bulunduğu zamanlar aklımıza geldi. Onunla birlikte bulunduğumuz halleri, beraber gittiğimiz dersleri hatırladık. Mevlâna müzesini de ziyâret ettikten sonra, kültür merkezine geçip, akşam yapılan programa iştirak edip, gece istirahata çekildik.
Pazar sabahı ilk işimiz, rahmetli Mustafa Özsoy ağabeyin kabrini ziyâret etmek oldu. Hüzünlendik, hatıraları yâd ederek Yâsin okuduktan sonra oradan ayrılarak, programın yapılacağı salona gittik. Maşaallah, bir bayram, bir panayır yeri gibi, kalabalığı görünce cûş-u hurûşa geldik. Eski ve yeni bir çok dostumuzla görüştük, hemhâl olduk, sarıldık, sohbetler ettik. Programın başlayacağı âna kadar bu minvâl üzere vakit geçtikten sonra, program başladı. Gerçekten çok güzel ve görülmeye değer manzaralar tezâhür etti. Çok kalabalık ve bir kısım insanların ayakta kaldığı programı, iştirakçilerin heyecanlı bir şekilde dikkatle takip etmesi, şöleni daha güzel bir hale getirmişti. Hele ABD’den gelen, İmran kardeşimizin anlattıkları çok güzel şeylerdi.
Şölen bittiğinde, ikindi namazımızı edâ ederek oradan ayrıldık. Akşam namazı vaktinde Bolvadin’e geldik. Necati ağabeyin hem canlı, hem heyecanlı karşılamasıyla, yeni yaptıkları üç katlı dershanemizi ziyaret edip, orada sohbet vs’den sonra, tekrar yola koyularak, Konya’da yeniden genç olmanın verdiği hazla, Bursa’ya vâsıl olduk elhamdülillah.
Yol arkadaşlarımızla, Cumartesi sabah namazından sonra yola çıkarak öğle namazından sonra girdiğimiz Konya’yı çok değişmiş olarak gördük. Rahmetli Özsoy ağabeyle beraber gezdiğimiz yerleri müşahede edince hüzünlendik, o günleri hatırladık. Hep birlikte etrafı temâşâ ederek dershanemize geldik. Orada Konyalı ağabeylerimizin yanında etraftan gelenler de vardı. Ayrıca uzun müddettir görmediğimiz ve çok değişmiş olarak karşıladığımız, rahmetli Zübeyir Gündüzalp ağabeyin kardeşi Haydar ağabeyi gördük, hasbihâl ettik.
Konyalı ağabeylerimizin mihmandarlığında şehri, daha doğrusu eski cami ve mekânları görmeye gittik. Her tarafta gençlik şöleninin reklâmlarını görünce sevindik. Mevlâna türbesine girmeden önce karşıdaki Üçler Mezarlığı’na gidip, orada medfun olan rahmetli Abdülmecid Nursî (Üstadımızın hem öz kardeşi, hem de talebesi) ile, yine Üstadımızın talebelerinden ve bu davânın çilekeşlerinden Mustafa Câhid Türkmenoğlu ağabeylerin kabirlerini ziyâret edip, fatihalar okuduk. Türkmenoğlu ağabeyin Ankara’da bulunduğu zamanlar aklımıza geldi. Onunla birlikte bulunduğumuz halleri, beraber gittiğimiz dersleri hatırladık. Mevlâna müzesini de ziyâret ettikten sonra, kültür merkezine geçip, akşam yapılan programa iştirak edip, gece istirahata çekildik.
Pazar sabahı ilk işimiz, rahmetli Mustafa Özsoy ağabeyin kabrini ziyâret etmek oldu. Hüzünlendik, hatıraları yâd ederek Yâsin okuduktan sonra oradan ayrılarak, programın yapılacağı salona gittik. Maşaallah, bir bayram, bir panayır yeri gibi, kalabalığı görünce cûş-u hurûşa geldik. Eski ve yeni bir çok dostumuzla görüştük, hemhâl olduk, sarıldık, sohbetler ettik. Programın başlayacağı âna kadar bu minvâl üzere vakit geçtikten sonra, program başladı. Gerçekten çok güzel ve görülmeye değer manzaralar tezâhür etti. Çok kalabalık ve bir kısım insanların ayakta kaldığı programı, iştirakçilerin heyecanlı bir şekilde dikkatle takip etmesi, şöleni daha güzel bir hale getirmişti. Hele ABD’den gelen, İmran kardeşimizin anlattıkları çok güzel şeylerdi.
Şölen bittiğinde, ikindi namazımızı edâ ederek oradan ayrıldık. Akşam namazı vaktinde Bolvadin’e geldik. Necati ağabeyin hem canlı, hem heyecanlı karşılamasıyla, yeni yaptıkları üç katlı dershanemizi ziyaret edip, orada sohbet vs’den sonra, tekrar yola koyularak, Konya’da yeniden genç olmanın verdiği hazla, Bursa’ya vâsıl olduk elhamdülillah.
Benzer konuda makaleler:
- Durmuş Ali Çiçek de rahmetli oldu
- Bediüzzaman Konya´da anılıyor
- Bediüzzaman’ın talebelerinden Mazhar İyidöner vefat etti
- Osman Kingir ve Kâmil Koyuncu’ya rahmetler…
- Mevlânâ diyarı Konya’da Nur Esintileri
- Ambarını doldurup gitti… (İsmail Ambarlı’ya binler rahmet)
- Vefatının 10. yılında Mustafa Özsoy
- Bandırma Kahramanları
- Kutlu Doğum Haftası başlıyor
- Konferansa Davet
İlk yorum yapan olun