Hemen herkes, durmadan yapılan zamları konuşurken, kimse; toplumun geleceğini ciddi manada tehdit eden manevi tahribatı, ahlaki aşınmayı ve yozlaşmayı dikkate almıyor, konuşmuyor.
Milleti canından bezdiren hayat pahalılığı konuşulmasın demiyoruz. Ama bütün bunlar kadar hatta onlardan daha önemli olan, manevi değerlerimizi tahrip eden ahlaki aşınmaların da konuşulması gerekmez mi? Bunlara da bazı çarelerin alınması noktasında kafa yormak gerekmez mi?
Çocuk yaştaki insanlarımıza sirayet eden sigara ve uyuşturucu belası… Hayatlarının baharındaki gençlerimizin uyuşturucunun acımasız pençesinde ömür tüketmeleri… İntiharlarla son bulan, halet-i ruhiyeleri altüst olan gençlerimiz… Artarak devam eden aile kavgaları ve tavan yapan boşanmalar… vs.
Bizi derinden yaralayan bu korkunç gidişatın, hem de kendisini dindar olarak kabul ettiren bir iktidar döneminde yaşanıyor olması neye işaret acaba? “Dine ve dindarlara hizmet edeceğiz” iddialarıyla tek başına iktidar olan bu hükümet döneminde, hemen her alanda yaşanmakta olan bu manevi yangının bir mesaj olmalı herhalde.
Dünün, hemen her yerde, her yaştan, her inançtan insanlara dinlerini öğretmek için şevkle, heyecanla çalışan, dinî yaşantılarıyla topluma rehber ve örnek olan cemaatlerin yerine, bugün bazılarının ferec ve fütühatı iktidardan bekler duruma gelmeleri… Bazılarının dine hizmet gibi asli vazifelerini bir kenara koymaları… Bazılarının da, devam etmekte olan manevi tahribatları görmezden gelerek atalete, rehavete kapılmaları veya fazlasıyla dünyevi meşgalelere dalmaları…
Evet bizce toplumdaki yozlaşmaların, ahlaki aşınmaların, manevi tahribatların önemli sebeplerinden birisi de bu iktidar döneminde, dine hizmeti gaye edinen cemaatlerin bu savrulmalarıdır maalesef.
Bu meyanda siyasi iktidarın hemen her fırsatta, bir taraftan bolca dinî deyim ve argümanları kullanırken diğer taraftan, dinî değerlerle örtüşmeyen uygulamalarda bulunması da önemli bazı kesimlerin dinden ve dindarlardan soğumasına sebep oldu.
Her düşünceden, her inançtan olan vatandaşlarına eşit muamelede bulunmakla vazifeli olan, ülkeyi idare edenlerin, devletin hemen bütün makam mevkilerini, maddi imkanlarını kendi taraftarlarına tahsis ederken; kendilerine muhalefet eden kesimlere de haklarını dahi vermekten imtina ederek, üvey evlat muamelesine tâbi tutması birçok vatandaşın “Dindarlık böyle bir şey ise bana lazım değil…” deyip dine ve dindarlara başka bir göz ile bakmaya başlamasına sebep oldu.
Öyle tepeden inme komutlarla, bir elde Kur’an’ı diğer elinde siyaset topuzunu tutarak dine hizmetin olamayacağına, tam tersine bu çeşit yanlış yol ve metotlarla yola çıkmanın dinî değerlere zarar vererek toplumun bazı kesimlerini dinden soğuttuğuna, nice ahlaki aşınmaya ve yozlaşmaya sebep olduğuna, hem de dindar olarak bilinen bu iktidar döneminde hep şahit olduk.
Benzer konuda makaleler:
- Bu nasıl bir dindarlık?
- Nur Talebeleri ve siyaset mesleği
- Bize ne oldu böyle?
- Hadimler böyle yaparsa
- Diyanet üzerine düşeni yapmalı
- Ailedeki geçimsizlikler
- Bediüzzaman’a yabancı olan dindar siyasiler
- Hangi siyasetten kaçınmalı?
- ‘Laik cumhuriyet’
- Savrulmaların vahim sonuçları
İlk yorum yapan olun