Diyanet üzerine düşeni yapmalı

Toplumdaki manevi erozyonu, ahlaki aşınmayı, daha da korkuncu, bilhassa gençler arasında artan ateizm gibi inançsızlıkları fark edip geç de olsa geçenlerde Diyanet İşleri Başkanlığı bu tehlikelere temas ederek, bazı tedbirlerin alınmasına işaret etti.

Bu tehlikelere karşı kimlerin, hangi makamın, hangi kurumun tedbir ve çare düşünmesi gerektiği noktasında maalesef bugüne kadar başta Diyanet teşkilatı olmak üzere kurumdan herhangi bir açıklama duymadık.

Diyanet’in toplumda yaşanmakta olan manevi savrulmanın farkına varması, bu gidişattan endişe ediyor olması ve acilen tedbirlerin alınmasına işaret etmesi elbette iyi bir gelişme.

Bu kötü gidişatı önleme noktasında elini taşın altına koyarak, tedbirler alınmasını istemek ilahiyatçıların öncelikli vazifesi olmalı.

Toplumun geleceğini tehdit eden, imanı ve itikadı hedef alan saldırılardan herhalde Diyanet kurumunun haberi vardır.

Bizi idare edenlerin kutuplaştırıcı ve kavgacı dilinin, olduğu gibi topluma yansımasının sonucu olarak; insanların birbirlerine başka gözle baktıklarından, Diyanet’in habersiz olduğu elbette düşünülemez. Göz kamaştıran avizeleriyle, camilerimizde; bayram ve Cuma namazlarının dışında namazlarda saf tutan, ekseriyeti yaşlı on beş-yirmi kişiden başka kimselerin olmadığından da her halde Diyanet yetkilileri haberdardır.

Camilerimizde, uzunca bir zamandır, gerek okunan Cuma ve bayram hutbelerinde, gerek yapılan vaaz-ü nasihatlerde zaman zaman, gizli veya açık veya dolaylı olarak malum siyasi partinin propagandasının yapılmasının, birlik ve beraberliğimizi ciddi manada zedelediğinden, cami cemaatinde dahi istenmeyen ihtilaflara, kırgınlıklara sebep olduğundan Diyanet yetkililerinin haberdar olduklarını tahmin ediyoruz.

Üstlendikleri vazifelerinin şuurunda olup sorumluluklarını bihakkın yerine getirmenin gayretinde olan bazı hocalarımızı tenzih ederek, bazı hocalarımızın hâl ve davranışlarıyla topluma örnek olabilme noktasında veya camide cemaate numune-i imtisal olabilme noktasında bazı hatalarının bulunduğunun da Diyanet yetkilileri her halde farkındalar.

Dine ve dindarlara hizmet gibi ulvî, şerefli bir vazife ile mükellef olan Diyanet kurumu yetkililerinin, uzunca bir süredir toplumumuzda yaşanmakta olan manevi erozyondan ve ahlaki aşınmadan son derece üzüntü duyduklarını ve bu gidişattan endişe ettiklerini tahmin ediyoruz.

İç açıcı olmayan bu gidişata sebep olan, yukarıda bahsettiğimiz, bilerek veya bilmeyerek işlenen hataların ve kusurların düzeltilmesi icap eder. Bu çerçevede, hiç değilse Diyanet; amiriyle memuruyla bütün personeli ile üzerlerine düşen vazifeleri yerine getirebilirlerse inanıyoruz ki ülkemizde yaşanmakta olan sıkıntılar ve problemler bitmese de asgariye inecektir inşallah.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*