Hep söylüyoruz ya, hadiselerin, gündemin süratle değişen hızına yetişemiyoruz diye. Yazacağımız bir çok şeyi tasavvur ederken, bir de böyle ortaya çıkan bazı hadiselerle alâkalı yazmamız da icab ediyor. Bazılarının aktüalitesini kaçırsak da, bazılarını yakalayabiliyoruz. Geçenlerde bir haber dikkatimi çekmişti. “Caferi imamdan ilk din dersi!” başlığıyla verilen haberi okuyunca şaşırdık.Manisa’da bir okulun din dersi öğretmeni, Caferilik, Alevilik mevzuunu işlemek için, bizzat o cenahtan birini, bir Caferi imamı çağırarak anlattırmış dersi. Bu mesele konuşulur, tartışılır tabii. Ama daha sonraki günlerde, CHP den İstanbul milletvekili olarak Meclise giren, asıl mesleği türkücü olan Sabahat Akkiraz’ın bu işe çok kızıp, köpürdüğünü ve “Sabahat Akkiraz’dan o derse sert tepki” başlığı ile verilen haberin başlığını görünce de, yine çok şaşırmıştık. O hanımın da alevi olduğunu biliyorduk. Sonra her iki haber metnini okuyunca işi biraz anladık.
Sabahat Akkiraz, Sivas’lı bir alevi türkücüydü. Bizim müziğimiz olan şarkıların yanında, yine halkın bir kısmının da severek dinlediği, yine bizim müziğimiz olan türkülerin bir icracısıydı. O tür müziği dinleyen bir çok kimsenin alevi falan diye ayırım yapmadan dinlediği biriydi belki. Hatta, sessiz ve hanım bir sanatçı olduğu da söyleniyordu. Ama, CHP den milletvekili olunca
Verdiği soru önergesiyle konuyu gündeme taşıyan Akkiraz, Molla kıyafetleri ve sarığı ile Kubilay’ın katledildiği topraklarda birileri Cumhuriyet rejimi ile alay etmekte, intikam almaktadır” diyerek devamında da ipe sapa gelmez bir sürü saçmalıklar yapmış. Tabii hanımefendiyi rahatsız eden şey, Caferi imamın “ Dinin kendisi; Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimizin hadisleridir. Ehl-i Beyt imamlarında olan İmam Cafer Sadık’ı takip etmek anlamına gelen Caferi Mezhebi, İsnaaşeriyye, İmamiyye, Şiilik ve Alevilik de denmektedir” diyerek; namaz, oruç, zekat ve hac gibi ibadet konuları ile inançla ilgili temel esaslarda kesinlikle diğer hak mezheplerden pek farklı olmadıklarını “ söylemesi idi.
Halbuki aleviler de Caferiler de aynı görüşte insanlardı ama işte bizdeki namaz, niyazdan uzak bazı Alevilere-ki risale-i nurdaki Alevilik meselesini okuyarak gerçek manada aslına rücu eden bir çok nur talebesi, eski alevi kardeşlerimizi tanırız.- ters gelen de namaz niyaz galiba. Onlara göre namazsız niyazsız, sadece çalıp oynayacak bir şeydi anladıkları. Ve rahatsız oldukları şey de oydu.
Bir çok şeyi yalan yanlış anlatarak halk partisinin klasik bir din düşmanlığı tavrını seslendiren bu hanımefendi, keşke bu sözleri söylemeyip, daha doğrusu milletvekilliğine soyunmayıp eski yerinde kalsaydı, yani türkü okumaya devam etseydi, daha iyi olurdu diyoruz. Hem bu şekildeki hareketinden sonra, bazı türkü severlerin, ayırımcı ve dine mesafeli sözlerinden sonra, daha önce severek dinledikleri bu hanımı, dinlememe kararı aldıklarını da işitince, söylediğimiz sözün haklılığını daha iyi anlamış olduk.
Benzer konuda makaleler:
- Alevi toplumu Risâle-i Nur´u çok benimsedi
- Secdeyi özlemek üzerine
- İki hassas mesele
- Atatürk resminin ibadet yerinde ne işi var?
- Bursa pikniğinin düşündürdükleri
- Necdet Aydın da rahmetli oldu
- Kılıca dayanarak hutbe okumak
- Bir teravih hatırlatması
- İkinci Nesrin Ünal hadisesi mi?
- Askeri müzedeki Bediüzzaman tablosu duruyor mu?
İlk yorum yapan olun