Demokrasilerde denetim meclisleri

Doğu veya Batı

altBediüzzaman’ın demokrasi tarifleri arasında; seçilen ile seçenin arasındaki mutabakat ve anlaşma yaklaşımını, ileri demokrasiler henüz gündemlerine alabildiler. Seçilen ile seçenin anlaşma çerçevesini oluşturan demokrasilerin olmazsa olmazları arasında ki; yasama, yargı ve yürütmeye ilaveten, mutlaka bir „denetim“ mekanizmasının konulması gerekliliğini, son zamanlarda, dünya demokrasilerinin başlarına gelen musibetler gösterdi, kanaatindeyiz.

Bediüzzaman Hazretleri bu gerekliliği hem 1910’da yazdığı Münazarat ve hem de 1919’da bastırdığı Sünuhat isimli eserlerinde açıkça ifade ediyorlar. Her ne kadar yürütme, millet hakimiyetinin aynısı olan meclislerin denetiminde çalışıyor görünse de; kapitalin, global cereyanların ve teknolojik gelişmelerin demokrasi karşıtlarınca kullanılmasıyla, maalesef icranın, çoğu kez “kuvvetin” denetimine geçtiğini müşahede ediyoruz.

Denetimin vazifesini üstlenmiş kurumlardaki üyelerin, icranın başına bağlı birer memur olduğunu düşündüğümüzde; yargı bağımsızlığının, anayasaları koruma dairelerinin ve diğer denetim maksatlı hukukî müesseselerin tehlike altında olmadıklarını iddia edemeyiz. Çoğunluğun azınlığa, kuvvetlinin zayıfa, bilgilinin avama ve nihayet kapitalin millî iradelere musallat olduğu “denetimsiz demokrasilerdeki” hastalık veya eksikliği gideren yegane unsur, milletçe seçilecek bir denetim meclisinin kurulmasıdır. Demokrasilerde; seçimlerin çoğulculuk ve yasamaya doğrudan katılımcılığın yolunu açık bırakacak, ferdin hakkını topluma feda ettirmeyecek usullerle adalet üzere yapılması, hak ve hürriyetlere gelebilecek istibdadın hastalıklarından sistemi koruyacaktır.

DENETİM MECLİSLERİ

Maddî menfaatin, gücün, şöhretperestliğin, tarafgirliğin ve statükonun, sistemdeki fertleri menfî etkilediğini biliyoruz. Doğru demokrasileri hedeflenmiş toplumlarda, idareye talip olanların bu hastalıklardan temiz olmaları öngörülür. Her an, seçildiği vazifeden şartların iktizası üzere ayrılabilecek bir pozisyon, demokrasileri çok canlı ve sağlıklı kılar. İcra içinde koşuştururken eksiğini, kusurunu veya su-i istimalleri göremeyen vazifelileri ikaz edecek yerinde denetim mekanizmasının olması; devletin de ve sistemin de ömürünü fevkalâde uzun eder.
Bedîüzzaman Hazretlerinin „nezzare meclisi“ tabirini, manayı tam vermese de, biz „denetim meclisi“ olarak kullandık. Denetimin en az, yasamayı yapanlar kadar hür, yani direkt millete bağlı olması, misyonunu en güzel şekilde icrasını netice verir. Yalnızca, iktisat kurallarına uygunca masraflarını alacak olan bu meclisin üyeleri; çalışmalarında daha rahat ve serbestçe karar verme imkânını elde etmiş olurlar. Hayatları ve imkânlarının şeffaf olması, onların güvenirliğine kuvvet verecektir. Milletin güvendiği bir denetim meclisinin; hem yürütmeye ve hem de yargıya getireceği büyük kolaylıkları düşündüğümüzde, demokrasinin bu meclise olan şiddetli ihtiyacını görüyoruz.
Meclislerin ve yürütmenin „denetim meclislerine“ taraf ve istekli olmamalarını, istediğiniz biçimde yorumlayabilirsiniz. Genellikle bu meselede, icrada meydana gelebilecek çift başlılığı ileri süreceklerdir, seçilmişler.

DENETİM MECLİSLERİ NEZZAREDİR, İCRACI DEĞİL…

Bedîüzzaman Hazretleri „nezzare” kelimesiyle, bu meclisin Şura’nın işlerine direkt müdahale etmeyeceğini, eksiklik ve aksaklıklarına istişare ve şahs-ı manevisi ile yardımcı olacağını belirtiyor, kanaatindeyiz. Anayasalara, hukukun genel prensiplerine, halkın millî ve dinî değerlerine aykırı uygulamalardan; hem yürütmeyi, hem meclisi ve gerekirse yargıyı haberdar etmekle; istismar, israf, zulüm ve hatta ihaneti önden engeller.

Nezzare meclislerinin vazifelerini yaptığını zannettiğimiz yüksek hukuk kurumlarının halini biliyoruz. Hangi yüksek mahkeme üyesi amirlerine rağmen icranın yanlış ve ihanetlerini ortaya çıkarabilir ki… Mademki siyasetimiz bilhassa Avrupa’dan etkileniyor. Yanlış yapanlar arkalarını Avrupa’dan idare edilen kuvvetlerine dayıyorlar. Ve millet bugüne kadar ne hainlerden, ne istismarcı ve dolandırıcılardan hesap soramadı… Öyle ise, milletin iradesini devlete yansıtacak bir nezzare meclisine olan ihtiyaç asla göz ardı edilemez .
Günümüz demokrasilerinde; dört veya beş seneliğine seçilmiş meclis ve icraya seçilenler, bazen günah ve başarısızlıklarına rağmen o süreleri beklemek zorunda kalıyorlar. Şayet demokrasinin açık kapılarından veya emniyetsiz köşelerinden, kapitale dayalı komitacılık veya global cereyanlar o meclislere girmişlerse, dört beş sene içinde o milletin veya devletin maddî ve manevî varlıklarını tar ü mar edebiliyorlar. Milletin seçtiği nezzare meclisleri müteyakkız çalışmaları, hem içerideki yanlışçıların cesaretini kıracak ve hem de dışardan millî iradeye gelebilecek saldırıyı zamanında bertaraf edecektir.

Yukarda arz ettiğimiz üzere, bu meclis müdahaleci ve icracı değil. Demokratik ülkelerin meclis ve idarecilerini tehlikelerden haberdar ediyor ve en nihayet şahs-ı manevîyi harekete geçiriyor…

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

  1. Çok ilginç gerçekten. Uygulanabilse doğru bir şekilde çok işe yarar tabi ki. çok iyi anlatılması gerekiyor. Gerçekten güzel gelişmeler ümit ediyoruz şuandan itibaren.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*