“Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler cennet-âsâ bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır. Biz, hizmetimizin ücreti olarak sizden şunu bekliyoruz ki: Mazi kıt’asına geçmek için geldiğiniz vakit, mezarımıza uğrayınız; o bahar hediyelerinden birkaç tanesini medresemin mezar taşı denilen ve kemiklerimizi misafir eden ve Horhor toprağının kapıcısı olan kalenin başına takınız. Kapıcıya tenbih edeceğiz; bizi çağırınız. Mezarımızdan ‘Henîen leküm’ (Ne mutlu sizlere!) sadâsını işiteceksiniz.”
(Bediüzzaman, Münâzarât, s. 88)
(Bediüzzaman, Münâzarât, s. 88)
Kış geçti. Biz cennet-âsâ baharları yaşıyoruz Üstadım!
Ektiğin tohumlar meyveye döndü. Biz bahar nesimini kokluyoruz Üstadım!
Sen çok çile çektin, biz emanetin ve hediyelerinle başbaşayız Üstadım!
Kalenin burçlarına sayende “zafer taklarını“ takmaya azimliyiz ve devam ediyoruz Üstadım!
Sen elli bir sene önce “Nevruz Günü”nün akabinde toprağa düşmüştün! Kış geçti, şimdi bizler tam bir bahar havasını yaşıyoruz Üstadım!
Türkiye’de, köyde, şehirde, sokaklarda, salonlarda, televizyonlarda, evlerde, iş yerinde, otobüste, uçakta, gazetede, bütün olarak medya da her yerinde hep seni konuşuyor Üstadım!
“Gelen nesl-i cedidin” önündeki prangalar açıldı, döküldü, kırıldı artık Üstadım!
Gerçi Bolşevik baykuşlarının sesleri kesilmedi. Hiç kesilmeyecek. Ama Nurun hâdimleri mesaide, iş başında, hizmette Üstadım!
Evet, elhamdülillâh, Rabbimize sonsuz şükürler olsun. Cennetâsa baharları yaşıyoruz.
Nurun fedakâr, cefakâr, vefakâr hadimleri bin yıldan fazla İslâma bayraktarlık ve sancaktarlık yapan sadece bu mübarek Anadolu’da değil, bir buçuk milyarlık İslâm âleminde de değil, “yedi milyarı” aşan insanlık ailesinde “İ’lây-ı Kelimetullah’ı” dâvet ve tebligatla meşgul elhamdülillâh.
Caddeler şen, salonlar şen, gönüller şen Anadolu’mda!
Ümit ışıkları yeşeriyor güzel yurdum Türkiye’de.
Son yirmi yılda, özellikle “Yeni Asya camiası” olarak Şubat ve Mart aylarında yaptığımız sosyal ve kültürel faaliyetlerle Türkiye’nin gündemini belirlemekte oldukça etkili olduğumuz bir vakıadır.
Her yıl Şubat ayının 21’inde gazetemizin neşir hayatına başlaması münasebetiyle yapılan geniş çaplı hizmet faaliyetleri artık geleneksel hâle geldi.
Mart ayının 23’ü ise aziz ve muazzez Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî’nin vefat yıldönümü olması münasebetiyle hummalı bir faaliyet başlar.
Bu iki tarih Yeni Asya Risâle-i Nur talebelerinin “Cennetâsâ baharları” müjdeleyen ve bütün yurt sathını sarıp Avrupa’ya uzanan bir sevgi ve muhabbet mevsimini yaşatır. İnşâallah kısa bir zaman içerisinde de bu anma ve kutlamalar, Amerika ve Avustralya’ya kadar uzanıp; dünyanın bütün kıt’alarına kadar ulaşacak, çok geniş bir coğrafyada zemin bulup icraatlarına devam edecektir ümidindeyiz.
Üstadımızın yüz sen önce yaptığı şu tesbitin gün be gün ortaya çıktığına şahit oluyoruz:
“Akıl ve ilim ve fen hükmettiği istikbalde, elbette bürhân-ı aklîye istinat eden (aklî delillere dayanan) ve bütün hükümlerini akla tesbit ettiren Kur’ân hükmedecek.” (Hutbe-i Şamiye, s. 33)
Ve bütün bunlara: “Sadakte,” “Varız Üstadım!”, diyerek ona ve dâvâsına sahip çıktığımızı fiilimizle göstermek istiyoruz.
Dünya şehri güzelim Antalya’mızda ilkini 13 Nisan 1996 yılında büyük zorluklarla icrâ ettiğimiz “Bediüzzaman’ı Anma” programlarımız, zaman içerisinde; ikişer, üçer sene aralıklarla bugüne kadar devam etti.
Geçen yıllarda meşveretimizde aldığımız bir kararla büyük çapta, dâvâmıza, camiamıza, dünya şehri olan Antalya’mıza yakışır ve lâyık bir panel düzenlemeyi kararlaştırmıştık. Allah’a binlerce şükürler olsun ki bu yıl bu rüyamız ve hülyamız gerçek olmak üzere. Bir yılı aşkın bir zamandan beri devam eden çalışmalar profesyonelce yapılmaya çalışıldı ve mutlu sona yaklaşıldı.
Malûmunuz olduğu üzere bu yılın panel konusunu Risâle-i Nur Enstitüsü bir yıl önceden hazırlamıştı. Bu konu da zaten kamuoyuna mâl oldu: “Said Nursî’ye Göre İslâm Toplumlarının Geleceği ve Dünya Barışı.”
Buradaki camiamız ve temsilciliğimiz de aynı konuyu tercih etti. Bunun icraasının da kuvvetli bir konuşmacı kadrosuyla yapılması için kollar sıvandı.
Yoğunlaştırılmış olarak iki aydan beri Antalya Yeni Asya İl Temsilciliği, istişare heyeti ve ilgili komisyonlar hummalı ve yoğun bir mesai harcadı. Hizmet merkezimiz İstanbul’la ve Risâle-i Nur Enstitüsü’yle devamlı bir irtibatla İstanbul’daki panel konuşmacılarının ana omurgası aynen muhafaza edilerek, mazereti olanların yerine yeni isimler ilâve edildi. Ve panel hazırlıklarının son aşamasına gelindi.
Evet, Antalya artık bu “büyük panel’e” hazır!
Şehrin en merkezi ve görünen noktalarında; tam 19 adet dev ışıklı levhalar, hafta başından beri duyuru ve dâvet yapıyor.
Ayrıca otobüs ve tramvay duraklarında 20 noktada “raketlerle” reklâm çalışmaları devreye girdi.
Mahallî radyolara reklâmlar verildi.
Antalya ili ve ilçelerindeki bütün resmî protokol başta olmak üzere, kurum, kuruluş, dernek, oda, birlik, vakıf ve hizmet gruplarına binden fazla dâvetiye gönderildi.
Bu reklâm ve tanıtım çalışmalarının sonucunda temsilcilik telefonumuza onlarca telefon geldi. Bundan anlıyoruz ki, çok değişik kesimlerden panele umulanın üstünde çok yoğun bir ilgi var.
Çok çeşitli meslek kuruluşlarından temsilcilimizi arayanlar en başta böyle bir paneli düzenlediğimiz için teşekkürlerini sunuyor, tebrik ediyor ve duâ ettiklerini belirtiyorlar.
Bazıları, konunun, konuşmacıların dikkatlerini çektiğini belirtip, mutlaka katılmak istiyoruz; rezervasyon olup olmadığını ve ücret konusunu soruyorlar.
Bazıları anne, baba ve akrabalarının Üstad Bediüzzaman’la irtibatları olduğunu, Risâle-i Nurları okuduklarını ve mutlaka katılmak istediklerini belirtiyorlar.
Hülâsa, Antalya Yeni Asya Temsilciliği olarak, tahminlerin üzerinde ummadığımız kadar müsbet mânâda çok yoğun bir ilgiye muhatap olduk.
Bu da dâvâmız, camiamız ve şahs-ı manevî adına bizi fevkalâde memnun etti.
Çevre il ve ilçelerden de, çeşitli kesimlerden yoğun bir katılım olacağı gelen haberlerden ortaya çıkıyor.
Yıllarca “bürokratik engeller”den çok şeyler çekerek buralara geldik. Kimseyle zıtlaşmadık. Müsbet hareketten asla taviz vermedik.
Bu yıl da daha önce anlaşma yapılmasına rağmen Belediyeye ait AKM Aspendos Salonunu ücretli olarak kiraladık. Ama CHP’li Büyükşehir Belediyesinin malûm zihniyetini yine aşamadık. İsim “Said Nursî” olunca! “Olmaz!” denildi ve anlaşma tek taraflı olarak iptal edildi.
Daha sonra bunun bir “Said Nursî’yi anma toplantısı” şeklinde algılandığı, “panel olduğunun kavranmadığı” gibi bahanelerle “Büyükşehir Belediye Başkanının bizzat özür dileyeceği” beyanlarına biz de itibar etmedik. Minnet altına da girmedik. Bu zihniyetle ve bu idare ile olan insaflı, hukuka ve insanlığa aykırı düşmeyen fikrî ve meşrû mücadelemizi sürdürmeyi de sonraya bırakarak yolumuza devam ettik. Ve sona geldik elhamdülillâh.
Dâvâmızdan, sabır ve metanetimizden ve müsbet hareketten vazgeçmedik. Türkiye’de ve dünyada isim yapmış Dedeman Oteli’nin konferans salonunu kiraladık.
Netice olarak 10 Nisan Pazar Günü, saat 20.30’da, bütün Yeni Asya okuyucularını “halka açık ve ücretsiz olan” bu büyük panele dâvet ediyoruz. Teşriflerinizi, destek ve duâlarınızı bekliyoruz. Saygılarımızla…
Ektiğin tohumlar meyveye döndü. Biz bahar nesimini kokluyoruz Üstadım!
Sen çok çile çektin, biz emanetin ve hediyelerinle başbaşayız Üstadım!
Kalenin burçlarına sayende “zafer taklarını“ takmaya azimliyiz ve devam ediyoruz Üstadım!
Sen elli bir sene önce “Nevruz Günü”nün akabinde toprağa düşmüştün! Kış geçti, şimdi bizler tam bir bahar havasını yaşıyoruz Üstadım!
Türkiye’de, köyde, şehirde, sokaklarda, salonlarda, televizyonlarda, evlerde, iş yerinde, otobüste, uçakta, gazetede, bütün olarak medya da her yerinde hep seni konuşuyor Üstadım!
“Gelen nesl-i cedidin” önündeki prangalar açıldı, döküldü, kırıldı artık Üstadım!
Gerçi Bolşevik baykuşlarının sesleri kesilmedi. Hiç kesilmeyecek. Ama Nurun hâdimleri mesaide, iş başında, hizmette Üstadım!
Evet, elhamdülillâh, Rabbimize sonsuz şükürler olsun. Cennetâsa baharları yaşıyoruz.
Nurun fedakâr, cefakâr, vefakâr hadimleri bin yıldan fazla İslâma bayraktarlık ve sancaktarlık yapan sadece bu mübarek Anadolu’da değil, bir buçuk milyarlık İslâm âleminde de değil, “yedi milyarı” aşan insanlık ailesinde “İ’lây-ı Kelimetullah’ı” dâvet ve tebligatla meşgul elhamdülillâh.
Caddeler şen, salonlar şen, gönüller şen Anadolu’mda!
Ümit ışıkları yeşeriyor güzel yurdum Türkiye’de.
Son yirmi yılda, özellikle “Yeni Asya camiası” olarak Şubat ve Mart aylarında yaptığımız sosyal ve kültürel faaliyetlerle Türkiye’nin gündemini belirlemekte oldukça etkili olduğumuz bir vakıadır.
Her yıl Şubat ayının 21’inde gazetemizin neşir hayatına başlaması münasebetiyle yapılan geniş çaplı hizmet faaliyetleri artık geleneksel hâle geldi.
Mart ayının 23’ü ise aziz ve muazzez Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî’nin vefat yıldönümü olması münasebetiyle hummalı bir faaliyet başlar.
Bu iki tarih Yeni Asya Risâle-i Nur talebelerinin “Cennetâsâ baharları” müjdeleyen ve bütün yurt sathını sarıp Avrupa’ya uzanan bir sevgi ve muhabbet mevsimini yaşatır. İnşâallah kısa bir zaman içerisinde de bu anma ve kutlamalar, Amerika ve Avustralya’ya kadar uzanıp; dünyanın bütün kıt’alarına kadar ulaşacak, çok geniş bir coğrafyada zemin bulup icraatlarına devam edecektir ümidindeyiz.
Üstadımızın yüz sen önce yaptığı şu tesbitin gün be gün ortaya çıktığına şahit oluyoruz:
“Akıl ve ilim ve fen hükmettiği istikbalde, elbette bürhân-ı aklîye istinat eden (aklî delillere dayanan) ve bütün hükümlerini akla tesbit ettiren Kur’ân hükmedecek.” (Hutbe-i Şamiye, s. 33)
Ve bütün bunlara: “Sadakte,” “Varız Üstadım!”, diyerek ona ve dâvâsına sahip çıktığımızı fiilimizle göstermek istiyoruz.
Dünya şehri güzelim Antalya’mızda ilkini 13 Nisan 1996 yılında büyük zorluklarla icrâ ettiğimiz “Bediüzzaman’ı Anma” programlarımız, zaman içerisinde; ikişer, üçer sene aralıklarla bugüne kadar devam etti.
Geçen yıllarda meşveretimizde aldığımız bir kararla büyük çapta, dâvâmıza, camiamıza, dünya şehri olan Antalya’mıza yakışır ve lâyık bir panel düzenlemeyi kararlaştırmıştık. Allah’a binlerce şükürler olsun ki bu yıl bu rüyamız ve hülyamız gerçek olmak üzere. Bir yılı aşkın bir zamandan beri devam eden çalışmalar profesyonelce yapılmaya çalışıldı ve mutlu sona yaklaşıldı.
Malûmunuz olduğu üzere bu yılın panel konusunu Risâle-i Nur Enstitüsü bir yıl önceden hazırlamıştı. Bu konu da zaten kamuoyuna mâl oldu: “Said Nursî’ye Göre İslâm Toplumlarının Geleceği ve Dünya Barışı.”
Buradaki camiamız ve temsilciliğimiz de aynı konuyu tercih etti. Bunun icraasının da kuvvetli bir konuşmacı kadrosuyla yapılması için kollar sıvandı.
Yoğunlaştırılmış olarak iki aydan beri Antalya Yeni Asya İl Temsilciliği, istişare heyeti ve ilgili komisyonlar hummalı ve yoğun bir mesai harcadı. Hizmet merkezimiz İstanbul’la ve Risâle-i Nur Enstitüsü’yle devamlı bir irtibatla İstanbul’daki panel konuşmacılarının ana omurgası aynen muhafaza edilerek, mazereti olanların yerine yeni isimler ilâve edildi. Ve panel hazırlıklarının son aşamasına gelindi.
Evet, Antalya artık bu “büyük panel’e” hazır!
Şehrin en merkezi ve görünen noktalarında; tam 19 adet dev ışıklı levhalar, hafta başından beri duyuru ve dâvet yapıyor.
Ayrıca otobüs ve tramvay duraklarında 20 noktada “raketlerle” reklâm çalışmaları devreye girdi.
Mahallî radyolara reklâmlar verildi.
Antalya ili ve ilçelerindeki bütün resmî protokol başta olmak üzere, kurum, kuruluş, dernek, oda, birlik, vakıf ve hizmet gruplarına binden fazla dâvetiye gönderildi.
Bu reklâm ve tanıtım çalışmalarının sonucunda temsilcilik telefonumuza onlarca telefon geldi. Bundan anlıyoruz ki, çok değişik kesimlerden panele umulanın üstünde çok yoğun bir ilgi var.
Çok çeşitli meslek kuruluşlarından temsilcilimizi arayanlar en başta böyle bir paneli düzenlediğimiz için teşekkürlerini sunuyor, tebrik ediyor ve duâ ettiklerini belirtiyorlar.
Bazıları, konunun, konuşmacıların dikkatlerini çektiğini belirtip, mutlaka katılmak istiyoruz; rezervasyon olup olmadığını ve ücret konusunu soruyorlar.
Bazıları anne, baba ve akrabalarının Üstad Bediüzzaman’la irtibatları olduğunu, Risâle-i Nurları okuduklarını ve mutlaka katılmak istediklerini belirtiyorlar.
Hülâsa, Antalya Yeni Asya Temsilciliği olarak, tahminlerin üzerinde ummadığımız kadar müsbet mânâda çok yoğun bir ilgiye muhatap olduk.
Bu da dâvâmız, camiamız ve şahs-ı manevî adına bizi fevkalâde memnun etti.
Çevre il ve ilçelerden de, çeşitli kesimlerden yoğun bir katılım olacağı gelen haberlerden ortaya çıkıyor.
Yıllarca “bürokratik engeller”den çok şeyler çekerek buralara geldik. Kimseyle zıtlaşmadık. Müsbet hareketten asla taviz vermedik.
Bu yıl da daha önce anlaşma yapılmasına rağmen Belediyeye ait AKM Aspendos Salonunu ücretli olarak kiraladık. Ama CHP’li Büyükşehir Belediyesinin malûm zihniyetini yine aşamadık. İsim “Said Nursî” olunca! “Olmaz!” denildi ve anlaşma tek taraflı olarak iptal edildi.
Daha sonra bunun bir “Said Nursî’yi anma toplantısı” şeklinde algılandığı, “panel olduğunun kavranmadığı” gibi bahanelerle “Büyükşehir Belediye Başkanının bizzat özür dileyeceği” beyanlarına biz de itibar etmedik. Minnet altına da girmedik. Bu zihniyetle ve bu idare ile olan insaflı, hukuka ve insanlığa aykırı düşmeyen fikrî ve meşrû mücadelemizi sürdürmeyi de sonraya bırakarak yolumuza devam ettik. Ve sona geldik elhamdülillâh.
Dâvâmızdan, sabır ve metanetimizden ve müsbet hareketten vazgeçmedik. Türkiye’de ve dünyada isim yapmış Dedeman Oteli’nin konferans salonunu kiraladık.
Netice olarak 10 Nisan Pazar Günü, saat 20.30’da, bütün Yeni Asya okuyucularını “halka açık ve ücretsiz olan” bu büyük panele dâvet ediyoruz. Teşriflerinizi, destek ve duâlarınızı bekliyoruz. Saygılarımızla…
Benzer konuda makaleler:
- Kahramanmaraş “Bediüzzaman” paneline hazır
- KKTC’de Nur’un bayramı
- IV. Ulusal Risale-i Nur Kongresi (Fotoğraflı)
- Müsbet Hareket ve Hürriyet
- Haydar Gündüzalp: Yeni Asya´yı ağabeyim vasıtasıyla tanıdım
- Risale-i Nur ve Yeni Asya
- Bediüzzaman’ın Ankara’ya gelişi konuşulacak
- Risâle-i Nur´da her soruya cevap var
- Malezya’da Risale-i Nur kongresi
- Bediüzzaman Külliyesi açılıyor
İlk yorum yapan olun