Bu gece ne şerefli bir gece

Aylardan Rebiü’l-evvel… Kutlu bir ay… Çünkü Kâinatın Efendisi Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm bu ayda dünyaya teşrif etmişlerdir.

Sen hoş geldin, sefa geldin Ya Resûlallah (asm)! Öyle bir geldin ki kâinatı şenlendirdin, her şeyi bereketlendirdin, âlemi yokluktan ve insanlığı helâk olmaktan kurtardın. Çünkü Sen bu kâinatın baş tacısın, insanların efendisisin, bütün ehl-i îmânın imamısın, enbiyâların reisisin, evliyaların seyyidisin, asfiyânın serverisin, mürşidlerin sultanısın! Sen (asm) öyle bir nursun ki, kâinat kitabının kâtibinin kaleminin mürekkebisin ve şu kitab-ı kebîrin âyet-i kübrâsısın. Sen (asm) âlemin hem çekirdeği hem meyvesisin. Sen (asm) şu mevcûdatın ruhusun, kâinatın vicdanısın, dünyanın da aklısın! Sen (asm) bu kâinatın var olma sebebisin! Kısaca olmasaydın olmazdık Ey Allah’ın Resûlü (asm)!

Evet, bu gece ne şerefli bir gece ki kâinatın her bir zerresi görülmemiş bir sevince mazhar olmuş. Karanlıklar ve zulmetler bir anda nurla yırtılmış, her taraf nurla dolmuştur. O gün, kendine dahi hayrı olmayan putlar yüzüstü devrilmiş; bin yıldan beri yanıp hiç sönmeyen Mecusî ateşi sönmüştür. Cahil insanlarca kutsanan Save Gölü bir anda kurumuştur. İran’da Kisrâ’nın sarayının on dört sütunu parça parça olmuştur. O anda şeytan, hayatında hiç olmadığı kadar büyük bir çığlık koparmıştır.

Gelin o şerefli geceyi bir de vâlidemiz Hazret-i Âmine’den dinleyelim: “Doğum zamanı gelmişti. Kayınpederim Abdulmuttalip, Kâbe’yi tavafa gitmişti. Evdeydim. Birden kulağıma müthiş bir ses geldi. Korkudan eriyecek gibi oldum. Bir de ne göreyim: Bir beyaz kuş peydahlanıp yanıma geldi. Ve kanadıyla arkamı sıvadı. O andan itibaren bende korku kaygı adına hiçbir şey kalmadı. Yanıma bir göz attım: Bana bir ak kâse içinde şerbet sunuyorlar. Kâseyi dikip içer içmez beni bir nur (denizi) sardı. Ve Muhammed dünyaya geldi.”  1

Bu gece O’nun (asm) doğumunun 1450. şerefli yılının yıl dönümü. O’nun (asm) aramıza, kalbimize, âlemimize gelişini bir kez daha kutluyor, Cenâb-ı Hakk’a hamd ve senâlar ediyoruz. Bu gece, Peygamber Efendimize (asm) olan biatımızı yenilemeli, O’nu (asm) çokça anarak salât û selâmlar getirmeliyiz. Zira âyet-i kerîmede “Allah ve melekleri, Peygamber’e çokça salât ederler. Ey mü’minler! Siz de O’na çokça salâvât getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin.”2 buyrulduğundan dolayı o yüce Zâta salât û selâm getirmek, biz mü’minler için İlâhî bir emirdir. Hem herkesin dehşetinden Allah’a sığındığı kıyamet günü O’nun (asm) yakınında olmak için de salâvat getirmeliyiz. Çünkü Peygamber Efendimiz (asm) “Kıyamet günü insanların bana en yakını, bana en çok salâvat getirendir.”  3 buyurmaktadır.

Bu şerefli gecede siyer başta olmak üzere onun (asm) hayatını anlatan eserleri okuyarak daha iyi anlamaya çalışmalıyız.

Onun (asm) bu zamandaki vârisi olan Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin (ra) te’lif ettiği 19. Mektûb’u yani Mu’cizât-ı Ahmediye Risâlesi’ni ve 19. Söz olan Risâlet-i Ahmediye’yi okuyarak O’na (asm) olan îmânımızı kuvvetlendirmeli, îmân ve İslâmiyet nimeti için Cenâb-ı Hakk’a her daim şükretmeliyiz.

Mevlid Kandilinizi tebrik ederim.

Dipnotlar:

1- Peygamberimizin Hayatı, Nesil Yayınları, s. 64.

2- Ahzâb Sûresi, 56. Âyet.

3- Tirmizî, Vitr, 21.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*