İki zıt reisin Said Nursi’ye bakışı

Birbirine zıt ve rakip olan iki partinin yıllarca başında bulunan Demirel ile İnönü’den söz ediyoruz.

Eski Başbakan ve Cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel Risâle-i Nur ve Said Nursî’ye ne kadar yakın dost ise, İsmet İnönü o kadar muarız ve düşman idi.

Onların öyle olduklarını, muhtelif zamanlarda sarf ettikleri sözlerinden ve ömür boyu takındıkları tavırlarından anlıyoruz.

*

1965 yılı (10 Ekim) genel seçimlerinde partisi hezimete uğrayan ana muhalefetin başındaki “Millî Şef” lâkaplı İsmet Paşa, o tarihteki mağlubiyetinin faturasını Nurculara kesmek istedi. Nitekim “Beni Nurcular yıktı” diyerek, hem Adalet Partisini karalamaya, hem de Nur Talebelerini hedef göstermeye çalıştı.

İşte, o günlerde İsmet Paşanın başlatmış olduğu bir tartışma (daha doğrusu sataşma), gazetelerin birinci sayfasından toplumun gündemine yansıdı. Bilhassa Ulus ve Cumhuriyet gazetelerinde geniş yer verilen İsmet Paşanın konuşmaları o derece zıvanadan çıktı ki, nihayet dönüp sahibini tekzip edecek, hatta bunak durumuna düşürecek bir mahiyet kazandı.

Meselâ, şunları söylüyordu İsmet Paşa (Parantez içindeki söz ve yorumlar bize ait):

1. “Said Nursî, okuma–yazma bilmeyen bir cahildi. Volkan gazetesinde yazdığı yazılarla 31 Mart’ı körüklemiştir.”

(Bir kimse nasıl hem cahil olur, hem de yazdığı yazılarla kitleleri harekete geçirir? Kaldı ki, Said Nursî, o tarihte kurulan mahkemede suçsuz bulunmuş ve beraat etmiştir.)

2. “AP Başkanı Demirel, Said Nursî’nin halifesidir. Değilse, çıkıp açıkça ‘Ben halife değilim desin.’” (Manşetten duyurulan bu çıkışa, Demirel şu karşılığı verir: “Paşamız hayli yaşlanmış ve anlaşılan bunamıştır. 1924’te Hilafeti kendileri kaldırdı. Bunu da unutmuşa benziyor. Onun için, zırvalayıp duruyor.” 1966’da yaşanmış olan bu hadiseyi, 1985’te Demirel’in Tuzla’daki evinde bizzat kendisinden de dinledik.)

*

Demokrat Parti misyonunu devam ettiren AP Genel Başkanı Demirel, 1976’da Aydınlar Ocağında vermiş olduğu bir konferansta, Risâle–i Nur’u takdirle yâdediyor ve bu eserlerin yasaklanamayacağını söylüyordu. (Arşivlerde, bu uzun konferansın hem basılı sureti, hem de ses kaydı var.)

Aynı Demirel, 1990’da Kocatepe Camiinde ilk kez tertiplenen “Bediüzzaman Mevlidi” vesilesiyle gönderdiği kutlama telgrafında, Üstad Bediüzzaman’ın büyük bir İslâm âlimi olduğunu ifade ediyor ve onu bu sözlerinden dolayı muaheze edenlere de “O zât için ‘Büyük İslâm âlimi değildir’ diyenlerin alnını karışlarım” diye meydan okuyordu. (1991’de, İstanbul Marmara Grubunda vermiş olduğu konferansta da aynı savunmayı yaptığını yakînen biliyoruz.)

*

Bir başka anektodu da İsmet İnönü yanlısı gazeteci İlhami Soysal’den aktaralım.

1950’li yıllarda İsmet İnönü’nün damadı Metin Toker’in Akis dergisinde çalışan İlhami Soysal, Üstâd Bediüzzaman’la görüşme hadisesini daha sonra çalıştığı Vatan gazetesinde (özetle) şöyle anlatır:

1957 seçimlerinden 1-2 ay önce “Said-i Nursi, Menderes’in temin ettiği özel bir arabayla DP’nin seçim propagandasına çıkmış” şeklinde Ankara’ya haberler geliyordu. Ben o günlerde İsmet İnönü’nün damadı Metin Toker’in Akis dergisinde çalışıyordum. İsmet İnönü ve Avni Doğan idarehaneye sık sık geliyorlardı.

Ben Said-i Nursi’nin ziyaretine bizzat gidip görüşmek istiyordum. Mecmua beni görevlendirdi. Ben de gençlik heyecanıyla bir gazetecilik başarısını sergilemek istiyordum. Meseleye muttalî olan İnönü ve Avni Doğan gitmemi istemediler. İnönü, Said Nursi’yi tâ Meşrutiyet yıllarında tanıyormuş. Avni Doğan dâ Kastamonu Valisi iken onunla münasebetleri olmuş.

İnönü, “Gitme! Başın derde girer. Son derece zekidir, kurnazdır” dedi. Avni Doğan da aynen İsmet Paşa gibi konuştu: “Çok te’sirli bir kişidir, çevresine çok etkindir; gitme” dedi.

Arkadaşım T. Dursun Kılınç ile Isparta’ya geldim. Bir hafta kadar uğraştıktan sonra, Said-i Nursi ile görüşmeye muvaffak oldum. Elini öptük. Kendimizi talebe diye tanıttık. Üniversitelilerin Nur Risalelerini okuyup anlamalarından memnuniyetini belirtti. Bir buçuk saat kadar yanında kaldıktan sonra ayrıldık.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*