Muhalefetin rol modeli Demirel mi?

Türkiye siyasi tarihine bakıldığında görülür ki; hoşgörüsüyle, esprileriyle, hesap/kitabıyla, derin ilmiyle, Türkiye’yi karış karış, en ücra köşedeki bir vatandaşı bile ismiyle bilen bir Demirel vardı.

Batının demokrasi, teknoloji ve evrensel hukuk değerleriyle, özüne bağlı fakat çarıktan ve susuzluktan kurtulma, darbelere karşı verdiği mücadele ile bilinen memleket sevdalısı, (gösterişsiz) dindar demokrat, hürriyetçi bir Demirel.

Herkesin kaçtığı, askeri vesayetin baskı yaptığı, Nur talebelerinin tutuklandığı dönemlerde “Risale-i Nur’lar yasak olamaz, Said Nursi’ye âlim demeyenin alnını karışlarım” diyerek Nurculuğa açıktan destek verip, İnönü’nün “Nurcuların halifesi” (güya zemmine) şerefine mazhar olan Bediüzzaman ve Risale-i Nur’a dost Demirel.

Sadece dindarlara mı? Gazetecilerin onu kontrpiyede bırakmak ve ters bir söz işitmek için talebe hareketlerine; “yollar yürümekle aşınmaz” diyerek tarihi bir cevap veren Demirel…

Özellikle “Gezi olaylarının” senelerdir gündemi meşgul ettiği ve hak arayanların terörist, çürük ve s..rt.k ilân edildiği, ötekileştirme siyaseti olduğu bir dönemde ele alınırsa, Demirel’in nasıl bir demokrat olduğu daha net anlaşılır.

Demirel o gün; “birtakım olaylar oluyor, hareketler var. Bunlar oluyor diye asabınız bozulmasın, sokaklar eskimez. Mühim olan mesele bu hareketin saldırı halini almamasıdır” dediği tarihe mal olmuş Demirel…

Demirel’den sonra siyaset günyüzü görmedi desek mübalağa olmaz herhalde. 28 Şubat süreci AKP’nin piyasaya sürülmesi derken ne seviye kaldı ne de hükûmeti sallayacak bir lider. Hukuksuzlukların artması, tek adam rejimi ve onun getirdiği karanlık tablodan kurtulma çabaları derken; Kılıçdaroğlu’nun adalet yürüyüşü, Risale-Nurlar’ın serbest bırakılması için verdiği mücadele, iktidar tarafından mağdur edilmesi karşısında parlamento da grup kurması için partisinden istifa ettirip İYİ partiye milletvekili vermesi, 6’lı masanın kurulmasına öncülük etmesi, feragati, mütevazı kişiliği, şatafata değer vermemesi, demokrat, herkesi ve herkesimi kucaklayan duruşuyla Demirel’i rol model aldığı görüntüsü sergilemekte. Son konuşmalarında aynen Demirel’in 91 seçimlerinde “düşün peşimize” dediği gibi geçmişten helallik dileyerek dindarlardan oy istemesi.

Tabiî bu 6’lı masaya da sirayet ediyor. DP zaten merkezde ve özgül ağırlığı var. Akşener, milliyetçi oylara talipse de DYP’den gelme, dolayısıyla misyona yabancı değil. Esas olan milli görüş geleneğinden gelen; Davutoğlu, Karamollaoğlu ve Ali Babacan gibilerin de bu merkeze doğru gelmeleri. 6’lı masa ortak dekorasyonları da bunun göstergesi.

En son Türk Demokrası Vakfı’nda, başta Kılıçdaroğlu ve diğer siyasilerin topluma demokrasi ve güven veren mesajlarını gördüğümüzde aynen Demirel’in “Aydınlar Ocağı”nda yaptığı konuşmaları akla getirdi. Sahi ne çok özlemişiz o günleri ve Demirel’i.

Vefatının 7. Sene-i devriyesinde bir kere daha rahmet ve minnetle yâd ediyoruz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*