Günümüzde, dünya kamuoyunun mahiyetini tam anlayamadığı Ukrayna-Rusya Savaşının perde arkasını merak mı ediyor musunuz?
Bu savaşta Ukrayna denilen bir devletin Rusya ile savaştığına mı inanıyorsunuz?
Veya burada milli devlet ve hükümetlerin mi savaş veya barışa karar verdiğini düşünüyorsunuz?
Bu geniş coğrafyada kullanılan silahların niteliklerini ve kimler üzerinden finanse edildiğini mi öğrenmek istiyorsunuz?
O zaman, Daniele Ganser’in henüz yayınlanan araştırmasından aldığımız şu kesiti zevk ile okumaya başlayabilirsiniz…
Rubikon, Sayfası, Daniele Ganser (İsviçreli Barış aktivisti)
İLK KIVILCIM
Özel izinle yayımlanan Meşru Olmayan Savaşlar kitabından Şubat 2014 Maidan Meydani Darbesi ile Ukrayna’daki Rusya taraftarı Yanukovic Hükümeti zor kullanılarak devrildi ve yerine ve batı taraftarı bir hükümet getirildi.
Ukrayna ile dayanışma göstermek altı ayı aşkın süredir moda oldu. Ancak Ukrayna’nın yakın tarihini tüm ayrıntılarıyla kim hala hatırlayabilir? Mevcut söylem, Ukrayna’daki savaşın 24 Şubat 2022’de başladığı izlenimini veriyor. Bununla birlikte, Rus ordusunun işgalinin en az sekiz yıl öncesine, 2014’e kadar uzanan uzun bir geçmişi var. Maidan darbesi sırasında atılan kurşunlar, bugünün olaylarını anlamak için gerekli olan Ukrayna tarihinde çok önemli bir yeri temsil ediyor. Tarihsel olarak önemli bu olayın hatıralarını tazelemek için, “özel izinle bu kitaptan alıntı yapılmıştır. Meşru olmayan Savaşlar: NATO Ülkeleri BM’yi Nasıl Sabote Ediyor? Küba’dan Suriye’ye bir zaman çizelgesi”.
Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in Kasım 2013’te AB ile bir ortaklık anlaşması imzalamayı reddetmesinin ardından, başkent Kiev’deki ünlü Maidan Meydanı’nda büyük gösteriler patlak verdi. 15 Aralık 2013’te ABD Senatörü John McCain, Maidan protesto kampını ziyaret etti ve göstericileri Ukrayna hükümetini devirmeye teşvik etti (1).
Şubat ayının sonunda Meydan’daki durum tırmandı. 20 Şubat 2014’te farklı evlerden keskin nişancıların polis memurlarına ve göstericilere ateş açarak 40’tan fazla kişiyi öldürmesi sonucu bir katliam yaşandı. Kaos çıktı. Başkan Viktor Yanukoviç’in görevdeki hükümeti ve Berkut polis birimi katliamdan hemen sorumlu tutuldu. Alman Bild gazetesinde, hükümeti devirmek isteyen boksör Vitali Klitschko, “Dünya, bir diktatörün halkını katletmesine bakmamalı” yorumunu yaptı. Rejim değişikliği başarılı oldu: Yanukoviç devrildi ve Rusya’ya kaçtı (2)
Peki darbenin arkasında gerçekte kim vardı? 20 Şubat’ta Kiev’de bulunan ve daha önce Avrupa Modern Ukrayna Merkezi direktörü olarak görev yapan Ina Kirsch, “Kimin vurduğunu söyleyemezsin, ben de bilmiyorum.” “Ancak tırmanışa açıkça ilgi duyan biri olmalı. Yani kendini devirmek istemeyen Yanukoviç değil.” Kirsch’e göre göstericilerin çoğu parali göstericilerdi.
“Devrimleri finanse eden ABD’li milyarder George Soros gibi insanlar var. Soros ayrıca Maidan’ı destekledi, oradaki insanlara para ödedi – Maidan’da iki haftada Batı Ukrayna’da dört haftalık çalışmadan daha fazla kazandılar” diyor Kirsch. Karşı gösterilerde de olan insanlara da ödeme yapıldı. “Her başarı için ödüller vardı. Sabah Anti-Maidan’daki karşı demoda para kazanan, sonra Meydan’a giden ve orada tekrar para kazanan insanlar tanıyorum. Bu, Ukrayna’da alışılmadık bir şey değil” (3).
Alman televizyonu ARD de darbeyi soruşturmuş ve Ukrayna’ya bir gazeteci ekibi göndermişti. Monitor siyasi dergisinden Alman gazeteci Stephan Stuchlik, “20 Şubat’ta ölenlerin çoğunun yukarıdan hedef alınarak veya başka bir deyişle profesyonel keskin nişancılar tarafından öldürüldüğüne inanıyoruz” diyor. “Tabii ki bu iddia, savcı makamının teorisine aykırı: Popüler inanca göre Berkut (özel polis kuvvetleri) kuvvetlerinin çoğu sokaktaydı.
Monitor, darbeyle iktidara gelen hükümetin savcılarını Berkut birliklerine yönlendirdiğini ve katliamdan onları sorumlu tuttuğunu heyecanlı bir programla anlattı. Stuchlik, “Savcı, kimin suçlu olduğunu biliyoruz, Yanukoviç taraftarlarıydı, Berkut askerlerini tanıyoruz” diyor.
Ancak bu tez gerçeklere uymuyor. Stuchlik, “Bu kadar kolay olamazdı,” diye açıklıyor. “Bir yandan, göstericiler o gün sırtlarından vuruldu, bu önemli çünkü 20 Şubat’ta göstericilerin arkasında bulunan Hotel Ukraina aslında göstericilerin merkezlerinden biriydi. O zaman duyuldu ki Yanukoviç taraftarı keskin nişancıları telsiz konuşmalarında kimlerin ateş ettiğini merak ediyorlardı, bu insanların tanımadıkları profesyonel nişancılar tarafından öldürülmesine ne kadar şaşırdıkları dinlenilmişti.” Ukrayna polisinin özel bir birimi olan Berkut günah keçisi olarak sunuldu (4).
Darbeden sonra ABD’nin iki dostu, Başbakan Arseniy Yatsenyuk ve Devlet Başkanı Petro Poroşenko Ukrayna’da iktidara geldiler ve ülkeyi NATO’ya sokmak istiyorlar. “Şu anda Ukrayna’da “NATO üyeliği için çoğunluk” olmadığını, yeni Başkan Poroshenko Mayıs 2014’te kabul etti, ancak Ukrayna’nın NATO üyeliği için çalışacağına söz verdi. Poroşenko, “Genel olarak, Ukrayna’yı askeri olarak korumak için ABD ve Avrupa ile yeni bir güvenlik ittifakına ihtiyacımız var” dedi. “Cumhurbaşkanı olarak bu ittifak için mücadele edeceğim ve hemen görüşmelere başlayacağım” (5).
Devrik Başkan Yanukoviç Rusya’ya sığınma hakkı alırken, darbeyle iktidara gelen yeni Başkan Petro Poroşenko, Eylül 2014’te Washington’a gitti ve ABD Kongresi’nde ateşli bir konuşma yaptı ve şunları söyledi: “Dayanışmaları için ABD’ye teşekkür ediyorum” (6).
Bu arada eldeki tarihsel belgelere dayanarak ABD’nin Şubat 2014’te Ukrayna’da gerçekleşen darbeyi desteklediğini varsaymak/kabul etmek gerekir. Eski CIA yetkilisi Ray McGovern, “Batı destekli bir darbeydi, buna dair hiç şüphe yok” dedi. ABD, Ukrayna’da hükümeti devirmişti ve Victoria Nuland, ABD’nin Ukrayna Büyükelçisi Geoffrey Pyatt (7) ile birlikte ABD Dışişleri Bakanlığı’nda ipleri elinde tutuyordu.
Ottowa Üniversitesi Siyasi Araştırmalar Okulu’ndan siyaset bilimci Ivan Katchanovski’nin darbeyle ilgili ayrıntılı bir araştırması da Şubat 2014’te Ukrayna’da bir darbe olduğunu doğruluyor. Berkutlar (özel polis kuvvetleri), görevdeki cumhurbaşkanının itibarını sarsmak için tasarlanmış bir sahte bayrak operasyonunda üstlerine suç atılan günah keçilerinden başka bir şey değildi.
Siyasi analist Katchanovski, “20 Şubat 2014’teki Maidan katliamı, Maidan protesto hareketinin liderleri ve gizli keskin nişancılar tarafından Ukrayna’da iktidarı ele geçirmek için gerçekleştirilen başarılı bir sahte bayrak operasyonuydu” diyor. “Katliamla iktidara gelen yeni hükümet soruşturmayı çarpıttı” (8).
Çok benzer bir analiz, katliamdan sadece altı gün sonra 26 Şubat 2014’te dinlenilmiş bir telefon görüşmesinde AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton’a Estonya Dışişleri Bakanı Urmas Paet tarafından ileri sürüldü. 20 Şubat da öldürülen göstericilerin rejim tarafından değil, şu anda hükümette olan kendi silah arkadaşları tarafından öldürüldüğünü söyledi.
Paet, o günlerde vurulan ölü protestocular ve bazı polis memurlarının aldığı yaraların “aynı el yazısını” taşıdığını söyledi. “Aynı tip mermiler” kullanıldı. Paet, bu nedenle, “keskin nişancıların arkasında Yanukoviç değil, yeni koalisyondan biri, yani darbe sonucu iktidara gelen Poroşenko çevresindeki grup olduğuna dair inancının gittikçe arttığını” sözlerine ekledi. Ashton, Estonya Dışişleri Bakanı’nın açıklamalarından dehşete düştü ve şu yanıtı verdi: “Sanırım bir soruşturma yapmamız lazım. Yani tam bilmiyorum. Aman Allah’ım” (9).
Avrupa ve Amerika’daki çoğu gazetede ve tanınmış televizyon kanallarında uluslararası siyasetin bu gizli yönü hakkında okunacak veya duyulacak neredeyse hiçbir şey yoktu. Bu öçşpnedenle, nüfusun çoğunluğu hiçbir zaman ABD’nin Ukrayna’da bir hükümeti yeni devirdiği izlenimine kapılmadı.
Ancak Reagan yönetiminde Hazine Bakan Yardımcısı olarak görev yapmış olan Paul Craig Roberts tam da bunu doğruladı. Roberts, “Neoconlar, tarihin tüm dünya üzerinde hegemonya kurmak için ABD’yi seçtiğine inanıyor” dedi. “Obama, yeni muhafazakâr Victoria Nuland’ı dışişleri bakan yardımcısı olarak atadı. CIA ve Washington tarafından finanse edilen STK’larla birlikte çalışan Nuland’ın ofisi, Ukrayna’daki ABD darbesini yönetti” (10).
ABD Dışişleri Bakanlığı’ndaki darbeyi Victoria Nuland organize etti, yeni hükümeti Başbakan Yatsenyuk etrafında topladı ve bir telefon görüşmesine göre “AB’nin canı cehenneme” sözüyle Avrupalılara hakaret etti. 20 Şubat darbesinden kısa bir süre önce Nuland, Kiev’deki ABD Büyükelçisi Geoffrey Pyatt’ı aramıştı. Pyatt, darbecilerle temastan sorumluydu.
Nuland, ünlü boksör Vitali’ye atıfta bulunarak, “Klitsch’in yeni hükümetin bir parçası olması gerektiğini düşünmüyorum… Bunun gerekli olduğunu düşünmüyorum, bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum.” Meydan’daki protestolara Klitschko önderlik etmişti. “Bence Yatsenyuk doğru adam, iş tecrübesi var, siyasi tecrübesi de var.” Nuland, BM ve Genel Sekreter Ban Ki-moon’un halkla ilişkiler için kullanılabileceğini öne sürdü. Ban Ki-moon “her şeyi mühürlemeye yardımcı olabilir. Ve biliyor musunuz: AB’nin canı cehenneme” (11).
Darbeden birkaç hafta önce, 2 Şubat 2014’te ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Ukraynalı muhalif siyasetçiler Petro Poroshenko, Vitali Klitschko ve Arseniy Yatsenyuk ile Münih Güvenlik Konferansı’nda görünerek onları övdü ve patlayan flaşların fotoğrafçıların önünde ellerini sıktı. Darbeden sonra, tıpkı Nuland ve onun kıdemli dışişleri bakanı John Kerry’nin dilediği gibi, Yatsenyuk başbakan ve Poroshenko başkanı oldu. Eski ağır sıklet boks şampiyonu Vitali Klitschko, Kiev belediye başkanlığı görevine razı olmak zorunda kaldı.
Bazı Ukraynalılar, Amerikalıların hükümetlerini devirmek istediğini biliyordu. 20 Kasım 2013’te Ukrayna parlamentosunda milletvekili Oleg Tsarov, çok sayıda laf arasında kesintiye uğrayan bir konuşmasında Amerika’nın darbe hazırlıklarını ortaya çıkardı. “Ukrayna halkının temsilcisi olarak, Volya örgütünün aktivistlerinden, Kiev’deki Amerikan Büyükelçiliğinin desteği ve doğrudan katılımıyla bölgemizde bir ‘TechCamp’ projesi yürütüldüğüne dair net kanıtlar aldım. Ukrayna bir iç savaşa hazırlanıyor.” Projenin bir parçası olarak, görevdeki hükümeti devirmek için bir devrim kışkırtılıyor.
Milletvekili Tsarov, “Proje, Amerika’nın Ukrayna Büyükelçisi Geoffrey Pyatt tarafından denetlendi ve onun sorumluluğu altında yürütüldü.” “Amerikalı eğitmenler, internetin ve dijital sosyal ağların kamuoyunu manipüle etmek ve şiddetli huzursuzluğu kışkırtmak için nasıl kullanılabileceğini açıkladılar.” Bu teknikler Libya, Mısır ve Tunus’ta başarıyla kullanıldı. Ancak Tsarov haklı olarak BM tüzüğüne göre “bir devletin iç işlerine müdahale kabul edilemez” diye protesto etti. “Bunu araştırmalıyız!” talebi maalesef çoğunluk bulmadı (12).
ABD’nin Ukrayna’da hükümeti devirdiğinin tarihi kanıtı, Victoria Nuland ile Büyükelçi Pyatt arasında gecen telefon görüşmesi. Bu gizli görüşme dinlenilip basına verilince, Rahatsız edici “AB’nin canı cehenneme” ifadesi açıklandığında, Nuland için pek hoş olmadı.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Washington’daki sözcüsü Jennifer Psaki, 7 Şubat 2014’te (13) “Elbette, Bayan Nuland Avrupalı ortaklarıyla konuştu ve yorumlar için özür diledi” dedi. Şansölye Angela Merkel hiç hoş karşılamadı ve bir sözcüye Nuland’ın açıklamasını “kesinlikle kabul edilemez” bulduğunu söyledi. Berlin’deki Dışişleri Bakanlığı sözcüsü şunları ekledi: “Burada bir kez daha “dinlemelerin” aptalca olduğunu görebilirsiniz” (14)
Nuland’ın aylardır Ukrayna’da rejim değişikliğiyle uğraştığı yaptığı açıklamalardan anlaşılıyor. Nuland, 14 Kasım 2013’te nüfuzlu Atlantik Konseyi önünde yaptığı bir konuşmada, “1991’deki bağımsızlığından bu yana, Amerikan halkı Ukrayna’nın demokrasiye ve piyasa ekonomisine geçişine 5 milyar dolar destek sağladı ve 2013 mali yılında yardımımız 100 milyon doları aştı” dedi.
ABD imparatorluğu etkisini Ukrayna’ya kadar genişletmeye çalıştı. Nuland, “Lizbon’dan Donetsk’e uzanan ve piyasaya yönelik reformlarla teşvik edilen” bir ekonomik bölge inşa etmek için girişimlerde bulunuluyor. “AB ve ABD, Atlantik’in her iki yakasında büyüme, yatırım ve istihdam vaat eden Transatlantik Serbest Ticaret Anlaşması TTIP’yi bu niyetle müzakere ediyor” (15).
Elbette, BM sözleşmesine göre, yabancı bir ülkede bir hükümeti devirmek yasa dışıdır ve uluslararası hukukun ihlalidir. Amerikalılar da bunu biliyor. Eski ABD Kongre Üyesi Ron Paul, “Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin ABD’nin Ukrayna Büyükelçisi ile hükümeti devirmek için komplo kurduğuna dair görüntüleri hepimiz duyduk” dedi. “ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland’ın, ABD’nin Ukrayna’da rejim değişikliği için 5 milyar dolar harcadığıyla övündüğünü duyduk. Bunlar neden normal görülüyor?” (16).
Alman anayasa hukuku profesörü Karl Albrecht Schachtschneider, haklı olarak Ukrayna’daki darbeyi uluslararası hukuku ihlal etmekle eleştirdi. Schachtschneider, “Batı, Ukrayna’daki darbeyi teşvik etti, belki de kendisi yaptı” dedi.
“Bunlar, Ukrayna’nın iç ve dış egemenliğinin ciddi ihlalleriydi. Darbeden iki ay sonra Schachtschneider, ‘Meidan başkaldırısının esasen Ukrayna vatandaşlarının kendi istekleriyle ve kendi çabalarıyla gelmediği açıktır” dedi. Batı, “denenmiş ve test edilmiş devirme yöntemini, bir şekilde renklendirildiği varsayılan devrimi kullanmıştı”. Temel mesele NATO’nun genişlemesidir. Alman hukuk alimi (17), “Batı’nın, Ukrayna’yı AB’ye ve nihayetinde NATO’ya götürmeye hazır uzlaşmacı bir hükümete sahip olmak için uluslararası hukukun deyimiyle ‘yıkıcı’ bir şekilde müdahale ettiğine dair çok az şüphe var” dedi (17).
Ruslar darbeye çok kızdılar. İtalyan Corriere della Sera gazetesine konuşan Putin, “Bu krizin kasıtlı olarak yaratıldığına inanıyorum” dedi. Rusya cumhurbaşkanı, Batı medyasının bu konu üzerindeki anlatım seklinin kesinlikle kabul edilemez” olduğunu söyledi.
Putin, NATO ülkelerinin darbeyi önleyebileceğine ikna olmuştu. “Eğer Amerika ve Avrupa, bu anayasa dışı eylemleri yapanlara ‘Eğer bu şekilde iktidara gelirseniz, sizi hiçbir şekilde desteklemeyiz’ deselerdi. Seçimleri yapıp onları kazanmalısınız’ deselerdi o zaman durum çok daha farklı gelişebilirdi.”
Ancak NATO ülkeleri bunu yapmadı. Bunun üzerine Rusya tepki vermek zorunda kaldı. “Tekrar vurgulamak isterim: Bu bizim amacımız değildi, aramadık, sadece olana tepki vermek zorunda bırakıldık” (18).
Mart 2014’te Kırım’ın geri alınması
Ruslar, Kiev’deki olayları çok yakından izledi. Ukrayna gizli servisi aracılığıyla en önemli aktörleri irdelediler. 20 Şubat 2014’teki ateş etmeler “Maidan Meydanı’ndaki Filarmoni binasından geldi. Devrik Devlet Başkanı Yanukoviç döneminde Ukrayna istihbarat teşkilatının başında bulunan Alexander Yakemenko, “Bu bina Meydan komutanı Andrei Parubiy’in sorumluluğundaydı” dedi.
İstihbarat şefi, “Keskin nişancılarla savaşmak için Meydan’a özel bir birlik göndermeye hazırdım, ancak Parubiy buna izin vermedi” diyor. Parubii, darbeden sonra iktidarı ele geçiren oligark Poroshenko için çalıştı. Poroshenko ve Parubiy darbeyi koordine ettiler ve “temelde ABD büyükelçiliğinde yaşadılar çünkü Kiev’deki ABD büyükelçiliğini ziyaret etmedikleri tek bir gün bile yoktu” (19).
Başkan Vladimir Putin’in savaşmadan Ukrayna’dan vazgeçmeye niyeti yoktu. Kendi ifadelerine göre, 23 Şubat 2014’ün erken saatlerinde Yanukoviç’in devrilmesinin hemen ardından Putin, Kırım’ın “geri alınmasına” başlanması emrini verdi. Putin, Rus televizyonunda bu “darbeye kadar … Kırım’ı Ukrayna’dan ayırmayı asla düşünmedik” dedi.
Ancak darbeden sonra Kiev’de Amerikan yanlısı ve Rusya karşıtı bir hükümetin iktidara geldiği anlaşılınca, Karadeniz Filosu üssü ve Rusya’nın stratejik çıkarları savunulmak zorunda kalındı (20).
Nişansız yeşil üniformalı Rus askerleri, 27 Şubat 2014’te Kırım yarımadasının en büyük şehri olan Simferopol’deki tüm stratejik noktaları işgal etti. 28 Şubat 2014’te Kırım’da işaretsiz askerlerle karşı karşıya kalan Ukrayna parlamentosu, “Rusya Federasyonu’nun saldırganlığını” durdurmak için BM Güvenlik Konseyi’nden yardım istedi.
Rus askerlerinin BM Güvenlik Konseyi kararı olmadığı için Kırım’a askeri müdahalesi yasadışıydı. Bununla birlikte, bu yasadışı Rus müdahalesinden önce, Kiev’de BM Güvenlik Konseyi’nden de yetki almayan yasadışı bir Amerikan darbesi geldi. Kiev’deki darbe ve ardından gelen Kırım’ın işgali, uluslararası hukukun BM Güvenlik Konseyi’nin daimî üyeleri tarafından çiğnenmesinin son derece tehlikeli olduğunu gösteriyor.
Teolog Eugen Drewermann, Aralık 2014’te Berlin’de düzenlenen bir barış gösterisinde, “‘Yabancı bölgeleri işgal etmezsiniz,’ diye açıklıyor Nobel Barış Ödülü sahibi Obama, Kırım ve Donbass’a atıfta bulunarak. “Ama kim Vietnam’a, Irak’a yürüdü…kim bugün tesadüfen Somali’de, Grenada’da ve Panama’da? kim Afganistan’da ve ardından ikinci kez Irak’ta? Ve kim dünyaya bunları yaparken yalan söyledi? Tonkin Olayı’ndan Kuveyt hastanelerindeki bebeklere, Sırbistan’ın at nalı planına, Saddam Hüseyin’in kitle imha silahlarına kadar yalanları kim anlattı?” Drewermana göre Amerikan imparatorluğunun başka ülkeleri tenkit etmeye yüzü kalmamıştır ve eleştirme yetkisini kaybetmiştir (21).
BM Güvenlik Konseyi, Ukrayna’daki durumu görüşmek üzere 1 Mart 2014’te New York’ta toplandı. Yeni Ukrayna hükümetinin temsilcisi Büyükelçi Yuriy Sergeyev, “Rus birlikleri, Kırım yarımadasındaki Ukrayna topraklarına yasadışı bir şekilde girdi” dedi ve Rusya’nın “BM sözleşmesini vahşice ihlal ettiğini” söyledi.
Rusya Büyükelçisi Vitaly Churkin, Rusya’nın “Başkan Yanukoviç’in devrilmesinin yasadışı olduğuna” inandığını söyledi. Yanukoviç, Ukrayna’nın demokratik ve yasal olarak seçilmiş Cumhurbaşkanıydı. Son birkaç gün içinde Ukrayna’da yaşanan gelişmeler artık “gerçekten olmaması gereken bir krize dönüştü. Batı’yı Kiev sokaklarındaki gösterileri desteklemekle suçlayan Çurkin, bu krizin patlak vermesinin kesinlikle nesnel bir nedeni olmadığını söyledi. Rus büyükelçisi, “Bazı Batılı meslektaşlarımız neden silahlı savaşçıları sokaklara çıkardı” ve bir çatışmayı kışkırttı, diye sordu. “Egemen bir ülkenin iç işlerine neden bu kadar büyük bir müdahale oldu?” (22).
ABD, elbette tabiki durumu, farklı görüyordu. ABD’nin BM Büyükelçisi Samantha Power, tüm BM üye ülkelerini “Ukrayna’nın yeni hükümetini desteklemeye ve her türlü gereksiz şiddetten kaçınmaya” çağırdı. Bayan Power, ABD’nin darbeyle tam da bunu yapmasına rağmen, yüzsüz bir şekilde, hiçbir yabancı gücün Ukrayna’ya müdahale etmemesi gerektiğini vurguladı. Power kendi müdahalelerini sakladı ve bunun yerine Rus müdahalesini eleştirdi: “Bu sabah Kırım’a Rus askeri müdahalesine ilişkin aldığımız raporlar bizi çok endişelendiriyor” dedi Power.
“Bu müdahalenin yasal dayanağı yok. Power, Rusya’nın Ukrayna’nın egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını ihlal ettiğini söyledi. “bizim hedefimiz bu çatışmayı sona erdirmek ve Ukrayna halkının kendi kaderini, kendi hükümetini ve kendi geleceğini belirlemesine olanak sağlayacak bir çözüm bulmaktır” (23).
İngiltere’nin BM Büyükelçisi Sir Mark Lyall Grant, ABD’ye katılarak Rus askeri harekatının “Ukrayna’nın egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne ciddi bir tehdit oluşturduğunu” bildirdi. Ukrayna’ya yönelik her türlü saldırıyı kınıyoruz” diyen Grant, “Ukrayna’nın yeni hükümetini destekliyoruz” dedi. Fransız büyükelçisi Gerard Araud dikkatlice bir beyanatta bulunarak “Rusya’nın Ukrayna’ya asker göndermesinin çok tehlikeli bir gelişme olacağını, ama aynı zamanda Ukrayna hükümetini de uyararak “haklı Rus çıkarlarını dikkate almalıdır” dedi (24).
Başkan Putin, BM’nin New York’ta çıkmaza girdiğini hemen anladı. 1 Mart’ta Rus parlamentosundan tehdit altındaki Rus yurttaşlarını ve Karadeniz Filosu askerlerini korumak için Ukrayna’daki silahlı kuvvetlere müdahale izni aldı.
4 Mart’ta Putin televizyonda Kiev’deki rejim değişikliğinin anayasaya aykırı bir darbe olduğunu ilan etti. Aynı gün Putin, Kırım’daki ulusal nişanları olmayan askeri güçlerin “yerel öz savunma güçleri” olduklarını söyleyerek Rus askerleri olduğunu yalanladı. Putin ancak 16 Nisan 2014’te bir televizyon soru-cevap oturumunda dost canlısı “yeşil adamların” Rus birlikleri olduğunu kabul etti (25).
Kırım yarımadasında ve doğu Ukrayna’da çoğu insan Rusça konuşuyor ve kendilerini Rusya’ya bağlı hissediyor. 16 Mart 2014 gibi erken bir tarihte, Kırım nüfusunun yüzde 97’si Ukrayna’yı terk edip Rusya’ya katılmak için oy kullandı.
Bunun hemen ardından Moskova’nın 18 Mart’ta kabul ettiği Rusya Federasyonu’na katılma başvurusu geldi. Her şey çok hızlı gitti. O zamandan beri Kırım yarımadası artık Ukrayna’ya değil Rusya’ya ait.
Putin, Kırım’ın ilhak edilmesinin ardından Kremlin’de yaptığı konuşmada, “Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’daki meslektaşlarımız şimdi uluslararası hukuku ihlal ettiğimizi söylüyorlar” dedi. “Eh, en azından uluslararası hukukun var olduğunu bile hatırlıyorlar – hiç olmamasındansa geç olması daha iyidir”, demesi salonda gülüşmelere yol açtı. Rus kuvvetleri, uluslararası bir anlaşmaya uygun olarak Kırım’ı “zaten orada oldukları için” işgal etmedi. Evet, oradaki varlığımızı artırdık ancak kararlaştırılan asker sayısını gerekli olmadığı için aşmadık” dedi. Putin, Birleşmiş Milletler sözleşmesinin ulusların kendi kaderini tayin hakkını vurguladığını açıkladı.
Ukrayna, SSCB’den bağımsızlığını ilan ettiğinde, neredeyse kelimesi kelimesine aynı şekilde savundu. Ukrayna bu hakkını kullandı, ancak Kırım sakinleri bunu reddediyor. Neden?” Tanınmış Kosova örneğine gelince, Batı ayrıca Kosova’nın Sırbistan’dan tek taraflı olarak ayrılmasının meşru olduğunu ve merkezi hükümetin onayını gerektirmediğini beyan etmişti. Şimdi Kırım’a neden farklı standartların uygulanması gerektiği açık değil. Rusya, “Rusya’nın güneyinin tamamı için çok gerçek bir tehdit” olacağı için Sivastopol deniz üssünü NATO’ya teslim etmeyecektir (26).
Kendisinden önceki Kaddafi’ye benzer şekilde Putin de konuşmasında ABD imparatorluğunu sert bir şekilde eleştirdi. “Amerika Birleşik Devletleri uluslararası hukuk tarafından değil, askeri gücü tarafından yönetilmektedir. Putin, “İstedikleri gibi hareket ediyorlar” dedi. 1999’da Yugoslavya’ya yapılan saldırıda olduğu gibi, “saldırganlıklarına biraz meşruiyet görüntüsü vermek için, uluslararası örgütlerin gerekli kararlarını uyguluyorlar ve herhangi bir nedenle bu işe yaramadığında, Güvenlik Konseyi’ni ve tüm BM’yi hiçe sayıyorlar”.
“Bu eylem, BM Güvenlik Konseyi’nin yetkisi kapsamında mıydı? hayır Ardından Afganistan’a, Irak’a saldırdılar ve sözde uçuşa yasak bölge kurmak yerine orada da bombalı saldırılar başladığında, BM Güvenlik Konseyi’nin Libya kararı açıkça hiçe sayıldı.” defaten milletler topluluğu hukukunu hiçe sayan bu davranışlar uluslararası ilişkilere çok zarar verdi (27).
Kaynaklar ve Notlar:
(1) John McCain, Ukraynalı protestoculara “Sizin haklı davanızı desteklemek için buradayız” diyor. Guardian, 15 Aralık 2013.
(2) Klitschko sütunu. Resim 20 Şubat 2014’te çekildi.
(3) Mayıs ayındaki olaylarla ilgili cevaplanmamış sorular
Dan. Ina Kirsch’le röportaj. Viyana saati
tion, 19 Şubat 2015.
(4) Stephan Stuchlik’in alıntısı: Maidan’da Kan Banyosu: Silahlı adamlar kimdi? te
lepolis, 12 Nisan 2014. Ayrıca: Meydan keskin nişancıları kimdi? ARD programı Monitörü, 10 Nisan 2014.
(5) Klitschko ve Poroshenko ile ilk röportaj. Fotoğraf 28 Mayıs 2014’te çekildi.
(6) Ukrayna Devlet Başkanının Kongreye Hitabı C-SPAN, 18 Eylül 2014.
(7) Youtube: Eski CIA görevlisi: Ukrayna savaşının gerçek suçluları bunlar.
21 Eylül 2014.
(8) Ivan Katchanovski, Siyasal Bilgiler Okulu, Ottawa Üniversitesi: Ukrayna’da Maidan’da Keskin Nişancı Katliamı, 3 Eylül 2015, s. 65.
(9) Arkadan atışlar. FAZ, 6 Mart 2014. Ayrıca: dinlenen telefon görüşmesi ortalığı karıştırıyor. RP Çevrimiçi, 6 Mart 2014.
(10) Paul Craig Roberts: Savaşın ve Ekonomik Çöküşün Eşiğinde. savaşkarşıtı.com, 11 Aralık 2014.
(11) Video ve metin: Victoria Nuland’ın notu. Spiegel Çevrimiçi, 7 Şubat 2014.
(12) Ukrayna’da ABD destekli darbe kanıtı. Yatırım İzleme (IWB). Gerçeği yaymak. İnsanları güçlendirmek. 28 Ocak 2015.
(13) Video ve metin: Victoria Nuland’ın notu. Spiegel Çevrimiçi, 7 Şubat 2014.
(14) Merkel için “AB’nin canı cehenneme” “kesinlikle kabul edilemez”. Dünya, 7 Şubat 2014.
(15) Norman Spreng: Putin’i anlayan: Neden giderek daha fazla Alman anlıyor?
Rusya var (Talep Üzerine Kitaplar 2015), s.15.
(16) Ron Paul: Pervasız Kongre Rusya’ya› savaş ilan etti «. Ron Paul Barış ve Refah Enstitüsü. 4 Aralık 2014.
(17) Karl Albrecht Schachtschneider: Bir anayasal ve uluslararası hukuk sorunu olarak Kırım için mücadele. Zaman Sayıları, 22 Nisan 2014.
(18) Vladimir Putin: İtalyan gazetesi Il Corriere della Sera ile röportaj, 6 Haziran
2015
(19) Jakemento: Ukrayna gizli servis patronu: Kiev’deki darbe ABD botundan yapıldı
şaft kontrollü. Rus kanalı Rossiya 1, 12 Mart 2014.
(20) Rusya’nın Kırım darbesi. Neue Zürcher Zeitung, 18 Mart 2015.
(21) Eugen Drewermann. Hayır demek için buradayız – 13 Aralık 2014’te Berlin’de Federal Cumhurbaşkanlığı Ofisi önündeki gösteride konuşma.
(22) BM Güvenlik Konseyi, 1 Mart 2014.
(23) BM Güvenlik Konseyi, 1 Mart 2014.
(24) BM Güvenlik Konseyi, 1 Mart 2014.
(25) Kırım 20 gün içinde nasıl Rus oldu. Neue Zürcher Zeitung am Sonntag,
23 Mart 2014.
(26) Putin’in dünyaya yaptığı konuşma, Neue Zürcher Zeitung, 23 Mart 2014.
(27) Putin’in dünyaya yaptığı konuşma, Neue Zürcher Zeitung, 23 Mart 2014
Kaynak: https://www.rubikon.news/artikel/die-initialzundung
Tercüme: EuroNur Tercüme Heyeti
Benzer konuda makaleler:
- Ukrayna orada, ya Arakan nerede?
- Neoconlar Rusya’dan intikam alıyor…
- Rusya mı, Ukrayna mı? Putin mi, Zelenski mi?
- Ukrayna’dan Büyük İsrail’e…
- Ukrayna’daki Rusya Operasyonlarına Dair (2)
- Ukrayna’daki Rusya Operasyonlarına Dair (3)
- Ukrayna’daki Rusya Operasyonlarına Dair (1)
- Ukrayna’daki Rusya Operasyonlarına Dair (4)
- Neocon ve neoliberallerin Kafkasya atağı
- Demokrasi düşmanlarının Kiev İhtilali devam ediyor
Bütün mesele “tarım ambarına sahip olmak isteyen ABD sinsi planından başka bir şey değil.”
Kader ciheti ile de Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerin zirveye çıkması.
Neticesi hayır olur inşallah.Selamlar ve hürmetler.
Muhteşem ve tarihi bir tesbit.Heyetinizi can ü gönülden tebrik ve takdir ediyorum. Allah yokluğunuzu hissettirmesin.