İslâm dairesinden hariç hürriyet, istibdat doğurur

altAltıncı Vehim: Bazıları, “Sünnet-i Nebeviyeyi hedef-i maksat eden ittihad-ı İslâm hürriyeti tahdit eder ve levazım-ı medeniyeye münafidir” diyorlar.

Elcevap: Asıl mü’min hakkıyla hürdür. Sâni-i Âlem’e abd ve hizmetkâr olan, halka tezellüle tenezzül etmemek gerektir. Demek, ne kadar imana kuvvet verilse, hürriyet de o kadar kuvvet bulur.

Amma, hürriyet-i mutlak ise, vahşet-i mutlakadır, belki hayvanlıktır. Tahdid-i hürriyet dahi, insaniyet nokta-i nazarında zarurîdir.

Saniyen: Çocukluk tabiatıyla heva ve heves ile zünup ve mesavi-i medeniyet mehasin zannolunuyor. Hâlbuki, medeniyetin hiçbir hakikî mehasini yoktur ki, İslâmiyet’te sarahaten veya zımnen veya iznen o veya daha ahseni bulunmasın.

Salisen: Bazı sefih ve lâubalîler, hür yaşamak istemediklerinden, nefs-i emmarenin esaret-i rezilesi altına girmek istiyorlar.

Elhâsıl: Şeriat dairesinden hariç olan hürriyet, ya istibdat veya esaret-i nefis veya canavarcasına hayvanlıktır veya vahşettir. Böyle lâubalîler ve zındıklar iyi bilsinler ki, dinsizlikle ve sefahatle sahib-i vicdan hiçbir ecnebiye kendilerini sevdiremezler ve benzetemezler. Zira, mesleksiz ve sefih, sevilmez. Ve bir kadına yakışır istihsan ettiği libası erkek giyse, maskara olur.

Yedinci Vehim: “İttihad-ı İslâm cemaati, sair cemiyet-i diniye ile şakku’l-âsâdır; rekabet ve münaferatı intaç eder.”

Elcevap: Evvelâ, umur-u uhreviyede haset ve müzahemet ve münakaşa olmadığından, bu cemiyetlerden hangisi münakaşaya, rekabete kalkışsa, ibadette riya ve nifak etmiş gibidir.

Saniyen: Muhabbet-i din saikasıyla teşekkül eden cemaatlerin iki şart ile umumunu tebrik ve onlarla ittihat ederiz.

Birinci şart: Hürriyet-i şer’iyeyi ve asayişi muhafaza etmektir.

İkinci şart: Muhabbet üzerinde hareket etmek, başka cemiyete leke sürmekle kendisine kıymet vermeye çalışmamak. Birinde hata bulunsa, müfti-i ümmet olan cemiyet-i ulemaya havale etmektir.

Salisen: İlâ-i kelimetullahı hedef-i maksat eden cemaat, hiçbir garaza vasıta olamaz. İsterse de, muvaffak olamaz; zira, nifaktır. Hakkın hatırı âlîdir, hiçbir şeye feda olunmaz. Nasıl Süreyya yıldızları süpürge olur veya üzüm salkımı gibi yenilir? Şems-i hakikate “püf, püf” eden, divaneliğini ilân eder.

Ey Dinî Cerideler! Maksadımız: Dinî cemaatler maksatta ittihat etmelidirler. Mesalikte ve meşreplerde ittihat mümkün olmadığı gibi, caiz de değildir. Zira, taklit yolunu açar ve “Neme lâzım, başkası düşünsün” sözünü söylettirir.

Eski Said Dönemi Eserleri, Makalat, s. 73

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*