İsveç’te Kuran-ı Kerim’i yakmak…

Belki bir nebze daha beklememiz lâzımdı. Arkadaşların isteğiyle azıcık erken yazdığımızın farkındayız. Faillerin gizlediklerini zannettiği bazı hakikatler, ortaya çıkmadan yazıyoruz.

Risale-i Nur talebeleri ve Avrupa İslâm’ı açısından İsveç sembolik de olsa önemli bir ülkedir. Said Nursi eserlerinde en az beş defa bu garip Kuzey ülkesinden bahsediyor. İslâmiyet’in hayat olarak buradaki neşv ü nemasından… Sonra bu ülkenin insanlarının, kıta Avrupa’sında İslâmiyet ile ilk tanışan halklarından olduğunu da biliyoruz. Belki de istila niyetiyle Endülüs ve Palermo’ya giden bu savaşçıların çoğu, ülkelerine Müslümanlığı tanımış olarak dönmüşlerdi. Hatta Rönesans’ın doğumunun, Sicilya Müslümanlarıyla birlikte Palermo Medeniyetini inşa eden buraya yerleşmiş Kuzeylilerin kollarında gerçekleştiğini çok azımız biliyordur.

Barış ve sulh için devlet idarecilerini kurban veren bir ülkeden bahsediyoruz. Global Marksist hegemonyacılara kafa tuttuğundan öldürülen Anna Maria Lindh ve Stockholm’deki en büyük kilisenin haziresine defnedilmiş Olof Palme… Hakikatin küçük olması kıymetini düşürmediği gibi, demokrasiden fedakârlık yapmayan İsveç’in nüfusunun sekiz-on milyon olması, onun kıymetini asla azaltmıyor. Dünya hegemonyasına doğru koşan global Marksistlerin; hem müstakil kalmak isteyen devletleri ve hem de İsveç, Norveç ve Danimarka gibi demokrasi adına hakemlik konumundaki ülkeleri maalesef sıkıntılı duruma düşürmüştür. Bu bölgedeki güç kavgasını, herkes durduğu yere göre yorumlayabilir. Bugüne kadar Rusya ile bir problem yaşamamış bu ülkeleri NATO’ya zorlayan faktörün, daha çok Batıdan kaynaklandığını da söyleyebiliriz. DAVOS koordineli Dünya devletini kurmak isteyen o “milli devletler üstü” gücün hem askeri ve hem de ekonomik olarak milletleri nasıl sıkıştırdığını; konuşulmakta olan üçüncü dünya harbi söylentilerinden de anlayabiliriz.

Kur’an’ı mekteplerinde ders olarak kabul etmiş ve bugüne kadar da oradaki Müslümanların ibadethanelerine büyük hizmetler vermiş İsveç neden Kur’an’ın yakılmasına müsaade ediyor, derseniz… Dünyadaki global hâkim gücün esas kimliği “Neoliberalismustur” bize göre. Bu felsefenin temelde tüm kutsalları önce itibarsızlaştırarak ve sonra da kendi çarkları arasında ezerek yok etme geleneğini biliyorsunuz. Kur’an yakma hadisesine lokal veya uluslararası siyaset pencerelerinden seyrederseniz, Bediüzzaman’ın görüşlerine aykırı hareket etmiş olursunuz. Burada; başta İsveç, Danimarka ve Rusya olmak üzere bütün ilgili görünen ülkelerin üzerine çıkmak zorundayız. Zira Kur’an’a el uzatanların lokal değil, global dünya idaresine talip olduğunu unutmamalıyız.

Neden İsveç’te, sorusuna tekrar dönelim. Evvelâ hürriyet… Bunu Neoliberal hegemonyacılarına buradaki siyasetçiler ekonomik menfaatler uğruna ispat ediyorlar… Sonra, devamlı bir şekilde mazlumların ve demokrasilerin yanında yer almış İsveç’in cezalandırıldığını da düşünüyoruz. Çünkü hem oradaki büyük İslâm kitlesine ve hem de Müslüman ülkeler arasında yüksek bir kıymete haiz Stockholm cezaya çarptırılıyor. Ayrıca; Kur’an’ın şu siyasi tartışmalar esnasında yakılması hangi ülkedeki iç siyasete yansıma yapıyor, bunu takip etmemiz lazım. Seçim arifesindeki Türkiye’yi idare edenlerin; bundan önceki seçimde Almanya’da Angela Merkel ile karşılıklı dansları gibi, şimdi de NATO’ ya girişi azıcık bize bağlı İSVEÇ ile dansını gerektiriyor. Yani; global hegemonya peşindeki güçlerin Türkiye’deki biricik ortaklarının önümüzdeki seçimleri rahatlıkla kazanabilmeleri için bu tiyatroya ihtiyaç vardı. Düne kadar Kudüs, Mescid-i Aksa ve Filistin üzerinden siyasi menfaat sağlayanların, bugün Kur’an yakanlara karşı yürüyüşler düzenlemeleri, AB ‘yi kötülemeleri ve etkinlikler hazırlamaları gerekmez mi? İç siyasetimizde pratikçe kullanılabilinecek bir senaryo…

Meseleyi Türkiye, Rusya, İsveç veya babasının ifadesiyle; araba kazasından kafası sakatlanan yapay parti başkanı Rasmus Paludan gibi isimlerin ilgi alanından kurtarmamız lazım.

Bir de hayırlı tarafına bakalım. Paludan’ın hemşehrisi Rasmussen’in karikatürlere verdiği desteği hatırlayalım. Sonra bu Peygamber düşmanının, AKP’nin oluruyla NATO genel sekreteri olmuşunu…Yaptığı ilk işi ise, Macar Yahudi’si Nikolas Sarkozy ile birlikte Libya’yı haritadan silmeye teşebbüsleriydi. Karikatürlerle bu global teröristlerin ulaşmak istedikleri terör zirvesini de Paris’te görmüştük. Fakat bu menfi hareket ile dünyamız, tam iki sene bilâfasıla Hz. Muhammed (s.a.v) mi medyada, ekranlarda ve kiliselerde öğrenmeye yönelmişti. Bu Kur’an yakma senaryolarının da inşaallah İslâm’ı geceli-gündüzlü arayan milyonlarca Avrupalı araştırmacıların elinde çerağ olacağını ümit ediyoruz. Savaş, kaos, fukaralık, çevre ve göçlerin asıl sebebinin global sivil Marksistlerin ta kendileri olduğunu, inşaallah bütün dünya halkları göreceklerdir.

Benzer konuda makaleler:

6 Yorum

  1. İman ve Küfür mücadelesi, içide yaşadiğımız şu “Helaket ve Felaket Asrı”nda son hızıyla devam etmektedir! Üstad Bediüzzaman hazretleri “Deccalizmin ve Süfyanizmin “.DÖRT (4) Devresinden” bahsetmektedir. Dördüncü DEVRESINDE hiç bir şey (.o.k) yapamayacağı, adileşeceğini, yani sunî, sahtegündemlerle veya münafıkane iş ve iicraatlarıyla her şeyi MÜBAH görerek ve göstermek, “FASIT DÜZENLERİNİ” ve “HAKİMİYETLERİNİ” Global olarak,bilhassa Alem-i İSLÂMDA SİYASALLAŞTIRTIĞI ve MİLLÎ SOSUNA BANDIRILMIŞ FANATİKLERİN desteğiyle ALDATARAK DEVAM ETTİRME ÇABALARI ve PASLAŞMALARIDIR. HAKİMİYETLERİNİ ve KAZANIMLARINI muhafaza edebilmek için her türlü münafıkane SENARYOLARA HAZIR OLMAK ve çok DİKKATLİ davranmak tüm Alem-i İnsanlın azamî VAZİFESİDİR. Bir an evvel Risale-i NUR camiası, bu mücahede ve müdafaa FASLINDA bir ve beraber olarak, diğer DİNÎ CAMİALARIDA yanlarına alarak ve Ehl-i Kitap ile birlik ve beraber OLMALIDIR! Yoksa halimiz PERİŞAN OLUR ve Dünyamız hem maddî hem de manevî FELAKETLERDEN kurtulamaz, vesselam.
    Rusya, KOMİNİZMİ ve yayılmacılığı Doksanlı yillarda, NATO, BM ve AB ile yapmış olduğu barış MUAHEDELERİYLE tasfiye ederek, terk etti. Ve Avrupa Birliği ile DÜNYA BARIŞININ adımlarını attılar. Fakat ABD, NATO ve AB yapılan anlaşmaları bilinçli olarak ve RUSYAYI bir nevi YOK sayarak kendileri RUSYANIN sınırlarına yığınak ve ÜSLER kurarak, sıkıştırmaya devam ettiler ve halen de etmekteler. Tabii olarak RUSYA da bunlara bu şekilde müdahale etmekten başka çare herhalde bulamadı. Silah TACİRLERİ, İNSANLIK DÜŞMANLARI ve SULH-U UMUMİ düşmanları (DECCALİZM ve SÜFYANİZM) hiç boş durmadı ve kıyamete kadar durmayacaktırda! Allah c.c yar ve yardımcımız olsun inşaallah, Amiiin.

  2. Kur’n’ı yakarak demokrasi durdurulamaz. Kur’an ile hürriyetler ve demokrasiler daha çok parlayacaklardır.

  3. İçeride işledikleri yolsuzluk,haksızlık,zulum gibi Kur’an ahkamına mugayir fiiliyatıyla sabıkalı kişilerin, Kur’n yakma eylemine karşı gösterdikleri protestolar hiç de inandırıcı görünmüyor. Mezkur hadiselerin sisli zeminine ışık tutmanız, gerçekleri görmek bakımundan isabetli olmuş.

  4. Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın dört esasından biri olan Adalet emrine itaat etmeyip bilakis zulmedenler manen Kur’ân-ı Kerimi yakmış olmuyorlar mı?

  5. Şimdiye kadar İsveç’teki son hadiseyle ilgili okuduğum en kapsayıcı ve resmin bütününü görmemizi sağlayan, aklı selimi esas alan bir değerlendirme olmuş…

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*