Evet, Risale-i Nur’a hücum edenler, vaktiyle kefenini boynuna takınmalı ve rezalete bürünmeli ve mânevî cehenneme dünyada girmeyi göze almalı.
Risale-i Nur’un müsadere hadisesi münasebetiyle
Isparta Süleyman’ı Rüşdü’nün, evvelki fıkrasına zeyil olarak yazdığı bir fıkrasıdır:
(……)
Medar-ı ibret bir hadise:
Risale-i Nur naşirlerinin tazyiki yüzünden âmirlerinin yanında yüz bulmak niyetiyle Risale-i Nur naşirlerine ilişenlerin aksi maksadıyla tokat yediklerinin yüz hadiseden bir hadisesi şudur ki:
Sebepsiz, sırf bazı garazkârların keyfi için Risale-i Nur naşirlerine bir kulp takıp mahkemelerde süründürmek ve belki mahvetmek için sureten kendini dost gösterip gayet hâinâne bir riyakârlıkla dairemize sokulup, birtakım yalanlarla âmirlerini iğfal edip Risale-i Nur naşirlerine müthiş darbe gelmesine vesile olan bir adam, teveccüh ve makam kazanmak değil, bilâkis öyle bir tokat yedi ki, dünyada kaldıkça, vicdanı varsa vicdan azabı çektirecek. Hem o kolay vazifesinden müşkil bir vazifeye tahvil ettiler ve hem de ona yalancı nazarıyla baktılar. Ve hem nefret-i âmmeyi kazandı. Ve hem taharrî hadisesinden iki gün sonra bir ihtiyar adamı hanesinden çıkarıp yolda getirirken o ihtiyar zat füc’eten vefat edip hem mes’uliyet-i maddiyeye ve mâneviyeye mâruz kalmıştır.
Evet, Risale-i Nur’a hücum edenler, vaktiyle kefenini boynuna takınmalı ve rezalete bürünmeli ve mânevî cehenneme dünyada girmeyi göze almalı.
Hem o musîbet hadisesinden iki gün evvel, Risale-i Nur şakirtlerinden olmayan ve hiç bizimle zihnen meşgul olmayan biri rüyada görüyor ki: Isparta’nın altındaki ovada çok ormanlar bulunuyor. Kuvvetli bir sel geliyor, bu ormanın çok ağaçlarını deviriyor. Birden bire bir zelzele-i arz oluyor, Risale-i Nur naşiri, elbisesiyle heybetli bir surette yer yarılıp çıkıyor. (HAŞİYE) O da korkusundan uyanıyor. İki gün sonra Risale-i Nur’u tâtil ve mânen toprağa defnetmek niyetiyle küre-i arzı titretecek derecede bir hatâ ile Risale-i Nur’un eczalarını evrak-ı muzırra nev’inden taharrî edip, toplayıp merkez-i hükûmete, ta Dahiliye Vekâletine gönderir. Hiçbir daire kanunca mucib-i muaheze ve mes’uliyet birşey Risale-i Nur’da bulamadığından, o mâ-nevî zelzele içinde öldürdük, defnettik zannettikleri Risale-i Nur, dirilip, yer yarılıp meydana çıktığı gibi yine o rüya işaret ediyor ki, bir zelzele-i azîme ve bir sel içinde Risale-i Nur bu vatan ve millete bir halâskâr, bir münci suretinde musîbetzedelerin imdadına yetişecek.
Risale-i Nur şakirtlerinden
(Yıldırım) Süleyman Rüşdü
HAŞİYE: Demek bu geçen seneki zelzele, yani İzmir zelzelesi, Risale-i Nur’un dirilmesine ve meydana çıkmasına bir emaredir ve o rüyayı tâbir ediyor. Evet, o zelzeleden evvel Risale-i Nur defnolunmuş gibi gayet gizli perde altında intişar ediyordu. Zelzele başladıktan sonra eski elbise-i fâhiresiyle meydan-ı zuhura çıktı.
Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 27,
(yeni tanzim) s. 46
LÛGATÇE:
taharri: araştırmak.
füc’eten: âniden, birdenbire.
Dahiliye Vekâleti: İç İşleri Bakanlığı.
mucib-i muaheze: sorgulama gerektiren
münci: kurtaran, necat veren.
halâskâr: kurtarıcı.
Benzer konuda makaleler:
- Risale-i Nur naşirlerine ilişenler aksi maksadıyla tokat yer
- Risale-i Nur’u değil dünya cereyanlarına, kâinata da âlet edemeyiz
- Dünya barışını Risale-i Nur temin eder
- Müsalemet-i umumiyeyi temin edecek Risale-i Nur’dur
- Barışı Risale-i Nur temin eder
- Millet ve vatanın hukukunu muhafazaya çalışıyoruz
- Dünya toplansa Risale-i Nur’a sed çekemez
- Zemin ve kâinat, Risale-i Nur’la alâkadar
- Bandrol engeli ve musibetler
- Zelzele gibi vakıalar tesadüf oyuncağı değiller
Kur’an’ı çağa tefsir ederek, “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, bu dünyadaki vazifem nedir?” sorularına cevaplar sunan, “iman-ı tahkiki”, “ahlâk” ve “istikamet” rehberi Risale-i Nur Külliyatı’nın müellifi.
İlk yorum yapan olun