Risale-i Nur, imanın mutlak zaferi

Meryem Cemile’nin, 1977’de Nur-The Ligt dergisine gönderdiği makalesini, rahmete vesile olması niyazıyla yayınlıyoruz…

“Meryem Cemile’den Mektup

Risale-i Nur’un emsâlsiz muvaffakiyeti: İmansızlık Devrinde İmanın Büyük Zaferi

Benim “Türkiye’de Büyük Bir İslâmî Hareket” isimli risâlemi aldığınızı bildiren mektubunuz ve onun Nur-Ocak sayısındaki ilânı beni son derece memnun etti. Nur-The Light’ın “Namazın hikmeti ve gayesi (Dokuzuncu Söz)”, “Kur’ân’ın İlâhî kaynağının ispatı” ve Bediüzzaman Hazretlerinin “İslâm Âleminin ilerlemesine mani sebepler”i ihtivâ eden bilhassa bu Ocak sayısı sanki Allah tarafından hususan bana gönderilmişti ki, son senelerde cevaplarını bulamayarak ruhen bana çok ıztırap veren suallerimi tam tamına hallediyordu. Yani, bu zamanın insanı; materyalizm, dinsizlik ve imansızlığın sel gibi akan tahribatına maruzken ve İslâm memleketlerinin acıklı durumu da gözler önünde iken nasıl imanını kurtarabilir ve muhafaza edebilir? Keza bu, bir Müslüman için mecburiyettir ve ümitsizliğe düşmemek, ne olursa olsun cesaretini kaybetmemesi de şarttır. Bunun ancak söylemesi kolaydır. Evet, bu şartlarda bir insan nasıl imanını muhafaza edebilir, nasıl dinî ve uhrevî değerlerini bu dehşetli hücumlara karşı elinde tutabilir?

Bunun bir cevabı, tarihteki büyük Müslümanların ve zamanımız dünyasında yaşamış büyüklerin hayatlarını örnek almak olabilir. Daha kesin ve şümullü bir cevabı ise, Risale-i Nur’un vücuda getirildiği ve çok müşkülâtla yazıldığı vasatın şartlarını gözümüzün önüne getirip ondan ders almaktır. İnsan hayali bu şartlardan daha zor ve mukavemetsûz bir vaziyeti tahayyül edemez. Milletinin mağlûp edildiği ve memleketinin işgal edildiği I. Dünya Harbi’nin büyük talihsizliği hengâmında ümitsizliğe kapılmak, cesaretini kaybetmek için her türlü sebepler mevcuttu Hazreti Bediüzzaman için. Yedi asırdan fazla İslâmın bayraktarlığını yapan Osmanlı İmparatorluğu yıkılmıştı. Türkler, İslâm tarihindeki en acıklı mağlûbiyetlerden birine duçar olmuşlardı. İslâm birliğinin sembolü olan Halifelik kaldırılmıştı. Acı mağlûbiyetin halet-i ruhiyesi ve düşmanların işgalinin sebep olduğu aşağılık kompleksinin tesiri altında iken, müstebit idare kurtuluşun tam manasıyla Avrupa’yı taklit etmek ve onun bozulmuş kültürünü rehber kabul etmekle temin olunacağına Türkleri ikna etmişti. Bunu takiben Şeriat kaldırıldı, bütün dinî okullar kapatıldı; İslâmî görünüşün sembolü olan fes, giyenlere ölüm cezası verilmek sûretiyle yasaklandı. Avrupa tarzında elbise giymek kanunla emredildi. Kadınlar, dininin ve vicdanının gereği elbiseleri giyemez oldular. Kur’ân yazısı yasaklanarak yerine lâtin alfabesi kondu. Ve yapılan lisan reformu ile tarihin zengin İslâm hazinelerine sahip Osmanlıların ilmî ve eserleri, yetişmekte olan nesillere kapatılmış oldu. İslâmî ruhtan mahrum, köksüz bir nesil yetiştirilmeye böylece başlandı.
İşte bu şartlar altında Risale-i Nurların yazıldığını nazara alırsak, o Kur’ân’ın apaçık bir mu’cizesi ve materyalist felsefe ve dinsizlik fırtınalarına maruz bu asrın Müslümanlarına Rahmet-i İlâhiyenin bir lütfu idi. Müellifinin muhteşem İmanı ve talebelerinin yüksek cesaret ve himmeti de tevfik-i İlâhiye mazhardı. O, imanın bu modern asırda gerçek bir zaferidir. Ve Nur-The Light, sahifelerinin dünyaya neşredilmesi ile İman ve İslâm dâvâsına büyük kuvvet vererek bu zaferi her tarafa duyurmuş, ne kadar maniler olursa olsun İ’lâ-yı Kelimetullah hizmetinde mü’minlere büyük bir ümit ve şevk vermiş ve vermektedir.
Meryem Cemile
Pakistan, 11 Mart 1977
(Nur-The Light, Şubat-Mart    1977 sayısından alınmıştır)

Meryem Cemile kimdir?

1934 yılında New York’ta Margaret Marcus olarak dünyaya geldi. Yahudi asıllı bir Alman ailenin çocuğuydu. New York Üniversitesi’nde san’at öğrenimi yapan Cemile, İngilizce Kur’ân mealini ve Yahudi asıllı iken Müslüman olan Muhammed Esad’ın Road to Mecca (Mekke’ye Giden Yol) ve Islam at the Crossroads (Yolların Ayrılış Noktasında İslâm) kitaplarını okuduktan ve New York’taki bazı mühtedî Amerikalılarla temasa geçtikten sonra, İslâmiyeti kabul etti. 1962’den bugüne [vefatına kadar] Pakistan’da yaşayan Cemile, Pakistan’daki Cemaat-i İslâmî’nin önde gelenlerinden Muhammed Yusuf Han’la evli ve dört çocuk annesi.
(Köprü, Mart-1986 sayısından…)

Bediüzzaman, Allah tarafından gönderilen bir müceddiddir

Amerikan asıllı tanınmış yazar Meryem Cemile, Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin Tarihçe-i Hayat’ı hakkında İngilizce bir risale neşretmiştir. Dünyada en çok kitapları okunan yazarlardan birisi olan Meryem Cemile’nin bu neşri, bugünün Müslümanına çok büyük bir İslâm âlimini tanıtması bakımından mühim bir hizmet olarak kabul edilmektedir. Yazar çeşitli zamanlarda Risale-i Nur Institute of America’ya yazdığı mektuplarda Bediüzzaman Hazretlerinin eserlerinden çok istifade ettiğini, yalnız İngilizce bildiği için tercüme edilecek Risale-i Nurları sabırsızlıkla beklediğini ifade etmekte idi. Meryem Cemile, Risalesinin başında şöyle demektedir:

“Eğer her asırda İslâmın yeniden hayatlanmasına vazifeli büyük zatların geldiği İslâm tarihinde gerçekten varsa, elbette Türkiyeli Bediüzzaman Said Nursî de İslâmı saran tehlikelerle savaşması için Allah tarafından gönderilen öylesine bir müceddiddir.”
(Nur-The Light, Ocak-1977, s. 6)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*