Terbiyedeki en etkili yöntem: Duâ

Çocukluk ve ergenlik dönemi en çok duâya ihtiyaç hissedilen bir dönemdir. Özellikle ergenlik dönemi, nefis ve şeytanın, gencin dünyasında hâkim olduğu, hislerin akıl ve kalbi dinlemediği bir dönemdir ki, bu dönemler anne ve babaların çocuklarına ciddî duâlar etmesi gereken zamanlardır. Zira Allah bizim duâlarımızın büyüklüğüne ve ciddiyetine göre istediklerimizi verecektir.

Anne ve babalar günümüzde çocuklarına elbette duâlar etmektedir. Lâkin zihinlerin arzîleştiği, dünyevîleşme hastalığının her geçen gün daha da sardığı bu zamanlarda duâlar bile dünyevîleşmekte ve sadece dünyaya yönelik edilmektedir. Sınavlar, iyi bir gelecek, makam, para vs. için, niyette birinci sırayı alan bu duâlar, çocukların manevî hayatı için yapılan gönülden duâlara da perde olmaktadır.

Gençlik dönemi hataların çokça yapılabildiği bir dönemdir. Ancak anne ve babaların onların bu hataları karşısında onları ayıplamadan, yani benliklerine saldırmadan, onlara bedduâ etmeden duâ ile hiç bıkmadan usanmadan hakikati anlatmaları, doğru terbiye için şarttır.

Peygamber Efendimiz (asm) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyururlar: “Bedduâ ederek onu şeytanına teslim etmeyiniz. Deyiniz ki: Ya Rab onu affeyle ve ona hidayet ver.”

Gençler zaten içinde bulundukları durum sebebiyle ilk önce kendileriyle, dış görünüşleriyle, maddiyatla ilgilenirler. Gencin ruhu maddenin, bedenin ve dış görünüşün getirdiği sıkıntıları kaldıramaz. Bu yüzden bir de anne ve babalar gerek telkinleri, gerek terbiyeleri ve duâlarıyla onları maddî şeylere, faniliğe, dünyaya dâvet ettiği zaman genç bütün bütün deli divaneye dönecektir.

Bu yüzden gençleri maddenin ötesindeki manaya, imana, ulvî hislere ve yüksek hedeflere doğru yönlendirmeyi planlamak ve himmet yükseltmelerine yardımcı olacak duâ ve telkinlerde bulunmak gerekecektir.

Çocukluk dönemi aslında manaya kalplerin daha açık olduğu bir dönemdir. Bu dönemde çocuk, maneviyata dair sorularına doğru cevaplar bulamadığı takdirde, bu durum, maddenin, bedenin, görünüşün hâkim olduğu gençlik döneminde ruhî bunalım olarak ortaya çıkacaktır.

Gençler maddeden ziyade mananın esas olduğunu, faniliğin arkasındaki bekayı görebildiği ölçüde dış görünüşlerini düzeltmeye uğraşmaktan ziyade manaya yönelip ahlâklarını güzelleştirmeye çalışacaklardır.

SORUNLU BİR ERGENLİK DEĞİL, SORUMLU BİR ERGENLİK DÖNEMİ

Günümüzün ergenlik tanımı, gence sadece dünyayı gösterip onu krize sokmanın adıdır. Dolayısıyla bu dönemi sorunlu hale getiren aslında biraz anne ve babalar, biraz çevre ve biraz da sistem olsa gerektir. Aslında ergenlik dönemi hayatın diğer dönemleri gibidir. Allah’ın, gencin kimlik ve şahsiyet oluşturabilmesi için verdiği bu dönem sorgulama ve enerjinin bol olduğu bir dönemdir. Bu dönemin problemi sorunlarını, imtihan algısı içerisinde değerlendirememek ve imanî bir bakış açısını yakalayamamaktır.

Sabretme gibi bir değerin öğrenilmesi gereken en önemli dönem bu dönemdir. Fakat bu daha çocukluktan başlaması gereken bir süreçtir.

İşte sorunlu değil sorumluluk sahibi gençler yetiştirmenin formülü onlara ciddî sorumluluklar yüklemekten geçmektedir. Anne ve babaların da evlâtlarına güvendiklerini hissettirmeleri ve her şeyden önemlisi onlara yapabileceklerine, üstesinden gelebileceklerine kendilerinin inanmasını sağlamak olacaktır. Sorumluluk almayan gençler hayatın farklı imtihanlarında ham bir ruhla ve gerekli güç olan sabır ve tevekkülü öğrenmedikleri için çabuk yıkılacak, ümitsizliğe düşecek ve hatta hayatlarına son verecek kadar bunalımların içine düşecektir.

Anne ve babalar gençlerin omuzlarına dünyayı yıkan değil, dünya yükünü omuzlarından alan olmalıdır. Elbette bunu yapabilmek için de terbiyedeki en güçlü silâhı yani duâyı harekete geçirmek gerekecektir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*