31 Mart sonrası rejim mi değişecek?

31 Martta yerel seçim var.

Bu seçim mahalli seçim olmaktan öte bazı önemli mesajlar taşıyor.

Bu durum daha net gözükmeye başladı.

Şayet iktidar istediğini alır, seçimlerden güçlü bir şekilde çıkar ise ufukta bir rejim değişikliği gözüküyor.

Hani iktidar cephesi sürekli bir anayasa değişikliğinden bahsediyor ya…

İşte bu değişiklikle rejim de değişecek gibi.

Peki nasıl bir değişiklik olacak?

Öncelikle “Türklük” yerine Türkiye vatandaşlığı gelecek.

Ardından anayasadaki Kemalizm izleri silinecek.

Diğer bazı değişikliklerle Türkiye daha global bir yapıya kavuşacak.

Zaten küreselcilerin de istediği bu.

Peki bu mümkün mü?

Şayet iktidar İstanbul gibi bazı mühim yerleri alır, seçimden çok fazla kan kaybetmeden çıkar ise bu pekala mümkün.

Böyle bir değişiklik Meclisten geçer mi?

Geçer…

Hem de zorlanmadan.

Çünkü bu gün için DEM parti iktidar ile anlaştı.

İstanbul, Ankara gibi yerlerde aday göstermeleri ve iktidar yerine CHP’yi hedef almaları bunun açık göstergesi.

İyi Parti ise iktidarın gizli ortağı mahiyetinde.

Gelecek, Deva, Saadet ise böyle bir değişikliğe haydi haydiye destek verirler.

Tüm bu partileri topladığınız zaman iktidar kolaylıkla 400 saysına ulaşır.

Geriye kalıyor CHP ile Milliyetçiler.

Halkçılar ise 31. Martta çok ağır bir yenilgi alacaklar.

Bu şimdiden gözükmeye başladı.

Hal böyle olunca Halkçılar kendi içlerine dönerler ve ülkeyi unuturlar.

Geriye kalıyor Milliyetçi cephe.

Bu cephe biraz taşkınlık yapabilir.

Vatan, millet, Sakarya diyerek sokaklara dökülebilir.

Ancak;

Anayasa değişikliği olmadan bu cepheye bir operasyon çekilebilir.

Zira Milliyetçilerin ve ülkücülerin dosyaları kabarık.

Başta Sinan Ateş suikastı ve mafya ile ilgili yüzlerce dosya iktidarın elinde.

İktidar bu dosyaları işleme koyarsa binlerce kişiyi içeri alabilir.

Milliyetçileri topluma tam bir suç makinesi olarak gösterebilir.

Bu durum da haliyle bu cephenin tepkisini kırar.

Sonuçta;

Milliyetçilerin de sokaktaki numayişlerinin bir kıymet-i harbiyesi kalmaz.

Hatırlayın…

Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı seçtirmeyeceğiz diye cumhuriyet mitingleri düzenlenmişti.

Ne oldu?

Daha güçlü bir şekilde seçildi Sayın Gül.

Yani milliyetçi cephe ne yaparsa yapsın denklemin dışına itilecek.

Görünen o ki iktidar Kürtler ve Arap sermayesi ile bir ittifak içinde.

Hatta bu süreçte PKK da tasfiye edilebilir.

Kuzey Irak yönetiminin PKK için söyledikleri ağır ithamlar bunun açık göstergesi.

Eğer böyle bir durum olur ise, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye ile bir ittifaka da gidilebilir.

Çünkü PKK tasfiyesi toplumda çok büyük bir destek bulacaktır.

Bu ittifak ne derece olur bilemiyoruz.

Bir federatif yapı mı olur, göreceğiz.

İçimizdeki Arap göçmenler ise yine bu değişiklikte bir manivela görevi görecek.

Belki bu nedenle Arap sermayesinden ülkeye akışlar olacak.

Diğer bir manivela da ekonomik kriz olacak gibi gözüküyor.

Çünkü;

Şu an çok ağır bir ekonomik kriz var.

Şayet Anayasa değişikliği ile ülkeye milyarlarca dolar sermaye geleceği, enflasyonun düşeceği ve ekonomik krizin sonra ereceği şekline topluma bir ümit verilir ise, istenen değişiklik çok daha rahat bir destek bulur.

Tüm bunlar 31 Mart sonrası görebildiklerimiz.

Daha doğrusu siyasi bir projeksiyon…

Bakalım bu siyasi projeksiyonda ne kadar isabet edeceğiz…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*