Yazık, çok yazık

Şöyle bir geriye dönüp bakıyoruz da…

Şu 15 Temmuz olayı en çok dindarlara zarar verdi.

En çok zararı samimi bir şekilde dine hizmet etme gayreti içinde olanlar gördü.

Bilhassa Yeni Asya camiası ciddi bir sıkıntı ile karşı karşıya kaldı.

Hatta…

Bazı kardeşlerin ölçüsüz ve mantıksız davranışları bu sıkıntıyı büsbütün artırdı.

Nasıl mı?

Kısaca anlatalım:

Bir “üç dal papatya” gündeme geldi.

Öyle miydi, böyle miydi derken bir çok tartışma çıktı.

Sonuç?

Camiamız en az üç farklı düşünce girdabına girdi.

Papatyanın dalları uçtu gitti.

Sapı elimizde kaldı…

Yetmedi…

yazık

Bir kızımızı günlerce manşete taşıdık.

Elleri kolları zincirli olarak.

Üstelik bir de onu “cemaatin anası” ilan ettik.

O gencecik kızcağızın ne suçu vardı ki?

Suç ona hak etmediği bir misyonu yükleyenlerde idi.

Sonuç?

Kızcağızımız zincirleri kırar kırmaz kendini Meriç’in soğuk sularına bıraktı.

Avrupa’ya rücu etti.

“Yüz metre öteye gitse haberi olacak olan emniyet bu rücuya nasıl müsaade etti” diye kimse sormadı.

Sonunda “anamız gitti, öksüz kalan” yine biz olduk.

Yetmedi…

Bir altılı masa masalı gündeme geldi.

Öyle ki bazı kardeşler o köşe senin bu köşe benim diye köşe kapmaca oynadılar.

Altılı masanın yedinci ayağı olmak gibi rol çalmaya kalkıştılar.

Biz dilimiz döndüğünce uyarmaya çalıştık:

“Altılı masa geçici bir durum. Biz Demokratlar köşesinde duralım, daha ileri gitmeyelim. Hatta Demokratlar köşesinden de bir adım geride olalım” diye.

Dinleyen kim?

Yetmedi…

blank

Bir Kılıçdaroğlu efsanesi gündeme geldi.

Neymiş efendim “helalleşecekmişiz.”

“Sen önce hangi haramları işledin, kalk millete onu anlat, milletten özür dile” diye kimsenin aklına gelmedi.

Hayal dünyasında bir masaldır aldı yürüdü.

Bir de zat-ı muhteremi neredeyse nurcu ilan edeceklerdi.

Neden?

Güya Nurların yasağını kaldırdı diye.

“Bu devride Nurlar yasaklanabilir mi, milyonlarca dijital kayıtta olan bir esere yasak konabilir mi” diye kimse sormadı.

Sonuç?

Efsane sahneden çekildi, gitti…

Masallar yine hayallerde kaldı.

Yetmedi…

CHP gibi bir partiden demokrasi, hak, hukuk ve adalet tesisi beklentisi garabetine girdik.

Günlerce CHP güzellemesi yaptık.

Kelli felli adamlarımız Hilmi Uran mektubu üzerine yorumlar yaptılar da yaptılar.

Peki ne oldu?

Halkçılar gittiler “tek adam rejimine” payanda oldular.

İşte güzelleme yaptığınız CHP bu.

Velhasıl…

Hata üstüne hata yani.

Peki bu kadar hatayı yapanlardan bir özür ve nedamet sözü gördünüz mü?

Yok…

Ne diyelim ki?

Yazık, çok yazık…

Bu aziz cemaat bu kadar hatayı, yanılmayı ve yanıltmayı hak etmiyor.

Gerçekten hak etmiyor…

Benzer konuda makaleler:

3 Yorum

  1. Yazınızı bir solukta okudum. Samimi değerlendirmeleriniz için teşekkür ederim. 15 Temmuz sonrası yaşananlar ve hatalarımız hakkında yaptığınız tespitler, cemaatimizin uyanışı için mühimdir. Allah, niyetinizi halis eylesin ve hizmetlerinizi daim kılsın. Sağ olun, var olun.

    Selam ve dua ile,

  2. Ahmet Said bey kardeşim,
    yazınızı büyük bir dikkat ve şükran duygularıyla okudum. Kaleminize ve gönlünüze sağlık. 15 Temmuz hadisesinin ardından, dindar kesimin maruz kaldığı sıkıntıları ve bilhassa Yeni Asya cemaatinin yaşadığı zorlukları büyük bir vukufiyetle dile getirmişsiniz. Bu meseleler üzerine derinlemesine düşünerek yazdığınız her cümle, hakikatleri ortaya koyma gayretinizi yansıtıyor.

    Risale-i Nur’un sadık talebeleri olarak, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu zamanda, yapılan hataları samimiyetle ifade etmeniz takdire şayandır. Mantıksız ve ölçüsüz davranışların getirdiği zararlara işaret ederek, uhuvvetin ve tesanüdün ne kadar ehemmiyetli olduğunu hatırlatmanız çok yerinde olmuş.

    Bu kıymetli yazınız, inşaallah, hatalardan ders çıkarılmasına ve istikamet üzere hareket edilmesine vesile olacaktır. Hakkaniyetten sapmadan, sırât-ı müstakīm üzere ilerlememiz gerektiğini bir kez daha idrak etmemizi sağladığınız için size müteşekkirim.

    Cenab-ı Hak, hizmetlerinizi makbul eylesin, kaleminize ve gayretinize kuvvet versin.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*