Gülen Grubu ve Ak Parti

Bizim ülke bir çok açıdan ilginç bir yerdir.

Sosyal hayatta, basında, ticarette ve hatta siyasette muhalif gibi görünen gruplar arasında çok garip bir ilişki ağı vardır.

Birbirine düşman gibi görünen gruplar…

Kanlı bıçaklı gibi zannedilen topluluklar…

Çoğu zaman yer altındaki görünmez tünellerle birbirine bağlıdırlar.

Hatta…

Bu kesimler devamlı birbirlerini beslerler.

Siz zahiren bakınca zannedersiniz ki bunlar birbirine düşman.

Ama işin aslına bakılınca bunların düşman kardeşler olduğunu görürsünüz.

Mesela:

Bir kişi kendi grubunda prim yapmak için muhalif bir basın kurumuna el altından bir bilgi gönderir.

Oradaki adamı hazırdır.

Hemen o kişi aleyhinde başlar yayın yapmaya.

O kişi o bilgiyi alır, yandaşlarına yayar:

“İşte gördünüz mü benim aleyhimde neler yazılıyor.”

Yandaş ve yalaka kesim de hazır kıta bekliyor zaten.

“Biz adamımızı yedirmeyiz” teraneleriyle yandaşlık vazifesini yerine getirirler.

Böylece o kişi muhalif bir grubun ters desteğini kendi yerini sağlamlaştırmak için kullanır.

Bizim basında böyle şeyler sayılamayacak kadar çoktur.

Hatta bu durum düşman gibi görünen devletler arasında bile vardır.

Mesela:

İsrail’le ülkemiz arasında ciddi sorunlar var.

Ehl-i siyaset yerde alıp gökte savuruyor.

İşin aslı öyle mi acaba?

Değil tabi ki.

Geçenlerde yayınlandı.

Saray cenahından çok büyük bir makamı temsil eden birisi, İsrail’li bir gazeteciye kendi aleyhinde yazı yazdırmış.

Hem de yüklü bir para vererek.

Sonra bu yazıyla tüm yandaş ve yalakalarını harekete geçirmiş.

Ve kendi lehinde bir çok yazı yazdırmış.

Yani şahsi piarını yapmış.

Gördünüz mü kurnazlığı?..

Zannedersiniz ki bunlar düşman.

Evet, zahiren düşman ancak geri planda birbirini besler bunlar.

İşte benzer bir ilişki de Gülen Grubu ile Ak Parti arasında var.

Her iki grup da kanlı bıçaklı gibi.

Görüntü böyle, karşılıklı atışmalar gırla gidiyor.

Lakin işin aslı öyle değil.

Her iki grup da birbirini besliyor, el altından birbirine yardım ediyor.

Şimdi bakıyorsunuz iktidar cephesine.

Gülen mensuplarına aşırı bir şekilde haksız ve hukuksuz davranıyor değil mi?

Peki bu kime yarıyor, kime fayda sağlıyor?

Şüphesiz grubun ekabir kısmına.

Nasıl mı?

Çünkü yapılan haksızlıklar, zulümler, baskılar ve işkenceler doğrudan Gülen grubunun ekabirlerinin haltlarını ve hatalarını örtmek için kullanılıyor.

“Biz bu hale nasıl geldik” diyecek olanları susturmak için de…

Alın size ince dokunmuş bir yardım serisi.

Öte yandan Gülen Gurubu da batı cenahından öyle tenkitler ve ithamlarla saldırıyorlar ki…

Bu da doğrudan Ak Partiye yarıyor.

Kendi altındaki saf ve dindar ve milliyetçi kitleleri tutmak için kullanılıyor.

Gördünüz mü şu ince yardımları?

Alan memnun, satan memnun.

Al gülüm ver gülüm yani.

İşte böyle, zahiri düşmanlıklar altında nice gizli yardımlar ve destekler gizli.

Belki niyetler böyle olmasa da, fiiliyat böyle.

İşte biz bu nedenle öteden beri söylüyoruz:

“Bu kavganın içine hiç girmeyelim diye.”

Hani bazı saftirikler ısrarla “Hakkı da mı savunmayalım” diyorlar ya…

Bazen şaşıp kalıyorsunuz, bu kardeşler hiç mi işin aslını düşünmüyorlar diye.

Ah benim saflıkta mertebe kazanmış kardeşim!..

Hak bu kavganın neresinde?

Bu bir küfür ve iman mücadelesi değil ki?

Bu bir taht kavgası.

Bir taraf tahtını elinden alacağım diye hücum etti.

Diğer taraf da tahtımı sana yedirme diye ezdi geçti.

Olayın özü bu.

Olan aradaki gariplere oldu.

Filler tepişti, ezilen çimler oldu yine .

Elbette masum ve mağdurlara sözümüz yok.

Ancak, “Bir belâ, bir musîbetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp, masumları da yakar.” hükmünü iptal edecek bir güç de yok.

Öyleyse…

Herkes kendi meslek ve meşrebi ile hemhal olsun.

Hiç de “ucuz ve yalnız kahramanlığa” gerek yok.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*