Bir nefes bir yıl, son nefes bir ömür

Hayat, bir “ân-ı seyyale,” akıp gitmiş; bir namaz kadar kısacık, kılınmış, bitmiş. Doğarken kulağımıza okunan ezan, ölürken kılınacak namazımız içinmiş. Musallada sürülen bir namazlık saltanat için miymiş bütün koşuşturmacalar, kavgalar, şamatalar, hırs ve arzular? Tûl-i emeller, her yana yayılmış istekler, hevesler, zevkler… Üç günlük dünyanın üç kuruşluk metaı… Alâvereler, dalâvereler… Son nefeste her şey biter, her şey sona erer.

Bir nefeste bir yıl gizli, son nefeste bir ömür. “Zaman avare bir kuş gibi başımda gezen/Ziyan oldu ömrüm, koca çeyrek asır” diyeli on üç yıl oldu; aldığım yarım bir nefes. Geçmiş; yarım kalmış bir heves. Neler gördük neler işittik, nelerin şahitliğini taşıdık mahşere. Ölmek için güzel zaman; kaçmak için fenadan, riyadan, yalandan ve kavgadan.

Yeni bir yıl geliyormuş. Boşa tüketilen nefeslerin boşa koşturan bedenleri… Kana batmış dünyada tamtam çığlıkları… Süpürgesine binmiş cadılar, ellerinde zehirli elmalar. Kanlı bıçaklı eller, vicdanı bulanık bulanık milletler. Gülerken ağlayanlar, ağlarken gülenler… Boşa mı tükettik nefesleri? Ya emanete hıyanetin bedeli?

Nasıl bir ömürdür, nasıl bir imtihandır bu? Önüm arkam sobe! Kanlı Irak, Filistin; boynu bükük yetimler… Mazlûm Afganistan, derbeder Pakistan… Zulmün kol gezdiği dünyamda sahte gülüşler, kirli eller… Dostumuz İsrail ve Amerika; azapta müttefikler. Ben, ben değilmişim meğer; içim de Garplılaşmış dışımla beraber.

Kimileri bizden ayrılmak istiyormuş, kimileri başımıza çorap örmek. Âlem bir, yollar iki; kiminden dost gelir kiminden düşman; kiminden dert, kiminden selâm. Kimi küfre çıkar, kimi nura. Gözlerime perde mi inmiş, neredeyim; hangi yola gireyim? “Selâm söyle o yare benden; doğru yolu bulsun yollar tükenmeden.” Mezar taşımda keşkeler, keşkeleri kabul etmez melekler…

Hani taştan farklıydım? “Ben, toprağın sinesinde insan denilen bir candım.” Taşlar yağıyor kafamıza, neden bu kadar sessizim; yoksa hissiz miyim? Fatihlerin yurdunda eller gezinmekte, eller aklımızı çelmekte, canlı canlı tabutlara bindirmekte, bizi bizden götürmekte.

Boşveer. Eğlenelim dostum! Batan batsın, çıkan çıksın. Aman, umurumda mı dünya? Köşebaşlarında Millî Piyango tezgâhları, ya çıkarsa… “Sarı sarı liralar, ellerinde kınalar…”  Her yer rengârenk, ışıl ışıl. Cıvıl cıvıl sokaklar. Evlere şenlik evler, evlerden başlayan yürüyüşler. Günaha uzanan eller, günahı mırıldanan diller, günaha bakan kör gözler… Bunca cürmü kim, nasıl temizler? Caddelerde bir yarış var, durun millet, yarın ölüm var, ahiret var! Bir nefes bir yıl, son nefes bir ömür; her nefesin bir sahibi, her sahibin bir hesabı var.

Hoş geldin 2011! Hoş geldin yeni yıl! Güle güle mazi!. Buyrun dostlar! Alternatif yılbaşı gecemiz var. Bir gecelik kendimize gelelim.

Sabah ola, hayrola!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*