
1- Dilin peltekliği bir özürdür. Özür sahipleri ise, özürleri derecesinde mâzurdurlar, mâsumdurlar.
Bilindiği gibi Peygamberlerden Hazret-i Mûsâ Aleyhisselâm’ın dili de ağdalı idi ve Cenâb-ı Hakka şu duâyı yapmıştı:
“Rabbi’şrahlî sadrî ve yessir lî emrî, va’hlul ukdeten min lisânî, yefkahû kavlî.” (Rabbim, gönlüme genişlik ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimin bağını çöz. Ki sözümü anlasınlar.” 1
Cenâb-ı Hak da Hazret-i Mûsâ Aleyhisselâm’ın duâsına karşılık:
“Ey Mûsâ! İstediğin sana verildi” buyurmuştu.2 Şüphesiz duâları işiten de, hikmeti gereğince kabul eden de Cenâb-ı Hak’tır. Biz duâ etmeye devam edeceğiz. Üstad Saîd Nursî Hazretlerinin ifâde ettiği gibi, duâları kabul etmek ve istediğin aynı şeyi vermek Cenâb-ı Hakkın hikmetine tâbîdir.
Unutmamalı ki, duâ bir ibâdettir. İbâdetin, meyvesi âhirette alınacaktır. Dünyevî maksatlar ise, o nevi duânın ve ibâdetin husûsî vakitleridirler; o maksatlar, duâların hakîkî gâyeleri değildirler. Duâ çok edildiği halde problem çözülmezse, “Duâm kabul olmadı” denilmeyecek; “Duânın vakti bitmedi!” denilecektir. Eğer Cenâb-ı Hak fazl ve keremiyle problemi çözerse, şifâ verirse, dilimizin bağını çözerse baş göz üstüne. O zaman duânın vakti bitmiş olur. Aksi durum ise, duâya devam etmemiz gerektiğine işârettir. 3
Diğer yandan, Kur’ân-ı Kerîm birçok âyetinde, teklif-i mâlâ yutak olmadığını îlân eder. 4
Yani İslâm bize gücümüzü aşan bir şeyi yapmamızı teklif etmez; bu konuda bize kolaylık tanır. Yani özür ve mazeret sahibiysek eğer, yapabildiğimiz kadarından sorumluyuz.
Yapabildiğimizi yapmaya çalışalım; yeter. Cenâb-ı Hakkın, eksiklerimizle kabul edeceğinden umudumuzu kesmeyelim. Allah’ın, bizim amelimizden ziyade, kalbimize baktığını unutmayalım.
Dilimiz peltekleşiyor ise; bir yandan duâlarımızı eksik etmeyelim ve Cenâb-ı Mevlâ’mızdan dilimizin düzelmesini isteyelim, bunun için gerekirse ve bir çare varsa doktora gitmeye devam edelim; diğer yandan yapabildiğimiz kadar ibadetlerimizi aksatmayalım. Endişeye ve vesveseye asla yer vermeksizin, yapabildiğimizle amel edelim. Olmadı diye vesvese konusu yapmamıza asla mahal yoktur. Özürden dolayı eksik okuma ile namaz bozulmaz; namaz inşallah sahihtir.
2- Nafile oruç bilerek veya bilmeyerek bozulursa, gününe gün kaza yapılır. Nafile orucun kazası vaciptir. Nafile oruçta kefaret yoktur.
Dipnotlar:
1 – Tâhâ Sûresi, 20/25-28.
2- Tâhâ Sûresi, 20/36.
3- Sözler, s. 286, 287.
4- Bakara Sûresi, 2/233, 286; En’am Sûresi, 6/152; A’râf Sûresi, 7/42; Mü’minûn Sûresi, 23/62; Talâk Sûresi, 65/7.
Benzer konuda makaleler:
- Konuşma engelli birisi namazda nasıl kıraat yapar?
- Tarihte On Muharrem
- Aşure Günü
- Hata beşeriyetimizin şe’nidir!
- Bu gece Kadir Gecesi
- Aşure Günü
- Ufuk-u âlâda ezeli saatler
- Günahkârın duâsı
- Kutlu bir gece: Mi´rac Gecesi
- Hatayı vesvese haline getirmemek

1963 Mersin Gülnar doğumlu olan Süleyman Kösmene, ilköğrenimini doğduğu köy olan Yarmasu köyünde yaptı. 1981 Mersin İmam-Hatip Lisesi; 1986 Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. Milli Eğitimin çeşitli kademelerinde öğretmenlik ve idarecilik yaptı. Yeni Asya Gazetesi Fıkıh Günlüğü köşesinde günlük yazılar yazmakta olan yazarımız, İstanbul’da yayın yapan Bizim Radyo’da ve EuroNur.tv’de programlar yapmaktadır. Evli ve üç çocuk babasıdır.
İlk yorum yapan olun