Hazret-i Âdem Aleyhisselâm zamanından beri müstesnâ bir gün olarak tanınan Muharrem’in onuncu gününe Aşûre günü deniyor. Arapça “aşr” veya “âşir” kelimelerinden türetilmiş olan “aşûre”, onuncu gün demektir.
Aşûre gününe izâfe edilen bir hayli tarih vardır. Özetlersek; Allah Teâlâ’nın Arşı, Melekleri, gökleri, yeri ve Hz. Âdem Aleyhisselâm’ı bugün yarattığı; Hazret-i Âdem Aleyhisselâm’ın tövbesinin bugün kabul edildiği; Hazret-i Nuh Aleyhisselâm’ın gemisinin Cûdî dağına bugün oturduğu; Hazret-i Yûnus Aleyhisselâm’ın balığın karnından bugün çıkarıldığı; Hazret-i İbrâhim, Hazret-i Mûsâ ve Hazret-i Îsa Aleyhimüsselâm’ın bugün doğdukları; Hazret-i İbrâhim Aleyhisselâm’ın Nemrut’un ateşinden bugün kurtulduğu; Hazret-i Yakup Aleyhisselâm’ın oğlu Yûsuf Aleyhisselâm’a bugün kavuştuğu; Hazret-i Eyüp Aleyhisselâm’ın hastalıktan bugün şifâ bulduğu; Hazret-i Mûsâ Aleyhisselâm’ın kavminin Firavunun zulmünden bugün kurtulduğu ve Firavunun bugün denizde boğulduğu; Hazret-i Dâvud Aleyhisselâm’ın tövbesinin bugün kabul edildiği; Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm’a bu gün mülk verildiği; Hazret-i Îsa Aleyhisselâm’ın bugün gökyüzüne yükseltildiği rivâyetleri mevcuttur. Bu haberlerden bir kısmının Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm tarafından da doğrulandığı bilinmektedir.
Medîne’ye hicretinden sonra Yahûdîlerin Aşûre gününde oruç tuttuklarını gören Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm, kendisi bildiği halde:
“Bu ne orucudur?” diye sordu.
Yahûdîler:
“Bu gün salih bir gündür! Bu gün Allah’ın, Beni İsrâil’i Firavunun elinden kurtardığı gündür! Mûsâ (as), bu İlâhî lütfa şükür için oruç tutmuştur. Bundan dolayı biz de tutarız!” dediler.
Allah Resûlü Aleyhissalâtü Vesselâm da bu haberi yalanlamayarak:
“Biz Mûsâ’nın sünnetini ihyâ etmeye sizden daha ziyade lâyıkız!” buyurdu, o gün oruç tuttu ve ashaba da oruç tutmalarını emretti.1
Buharî’de, Hazret-i Âişe’den (ra) de şöyle bir rivâyet mevcuttur: Câhiliyet devrinde Kureyş, Muharrem’in onuncu gününde (Aşûre gününde) oruç tutardı. Hicretten önce Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm da bugün oruç tuttu. Medine’ye hicretlerinden sonra da Muharrem’in onuncu günü oruç tutmaya devam etti. Ashaba da bugün oruç tutmalarını emretti. Ancak Hicretin ikinci senesi Ramazan orucu farz kılınınca Muharremin onuncu günü orucunu bıraktı. Artık dileyen bu orucu tuttu; dileyen tutmadı.2
Hazret-i Âişe’den (ra) bir diğer rivayet de şöyledir: “Ramazan orucu farz kılınmazdan önce Müslümanlar Muharrem’in onuncu gününde (Aşûre gününde) oruç tutarlar ve Kâbe’ye yeni örtü örterlerdi. Cenâb-ı hak Ramazan orucunu farz kılınca, Allah Resûlü Aleyhissalâtü Vesselâm: “Muharremin onuncu günü orucunu tutmak isteyen yine tutsun; tutmak istemeyen de tutmasın!” buyurdu.3
Hazret-i Nuh (as) zamanından beri bütün Hak dinlerde makbul olan Muharrem’in onuncu gününde oruç tutmak, Yahûdiler için farz kılınmıştı. Peygamber Efendimiz (asm) önceleri Muharrem’in onuncu gününde oruç tutmuşsa da, Ramazan orucu farz kılındıktan sonra bırakmış ve Yahûdîlere muhalefet olsun diye bugün nafile oruç tutmak isteyenlere bir gün öncesinde veya bir gün sonrasında da oruç tutmalarını tavsiye buyurmuştur.
Netice olarak, Muharrem’in onuncu günü bir gün önce veya bir gün sonrasıyla oruç tutmayı sünnet olarak zikredebiliriz. Bunun dışında Muharrem’in onuncu gününe mahsus olarak yapılagelen yıkanmak, gözlere sürme çekmek, süslenmek, kına yakmak, bayramlaşmak, hububat ile karışık aşûre pişirmek, sadaka vermek, mescitleri ziyaret etmek, kurban kesmek gibi davranışlar sünnet değil, mubahtır. Muharrem’in onuncu gününde “aşûre” adıyla bilinen aşı pişirmek ve dağıtmak da mubahtır, örfümüzce benimsenmiş bir âdettir.
Bedîüzzaman Hazretlerinin “vak’a-i ciğersûz” diye nitelediği4 Hazret-i Hüseyin’in (ra) Kerbelâ’da şehid edilişi de, kaderin bir cilvesidir ki, Hicrî 10 Muharrem 61 yılında, yani bu gün vaki olmuştur. Muharrem’in onuncu gününün Şiâ için siyâsî önem içermesi ve bir matem günü olarak ilân edilmesi de bundandır.
Bu vesileyle; bundan bin üç yüz yetmiş yıl önce bugün insafsızca şehit edilen ve Üstad Bedîüzzaman Hazretlerinin (ra), Cevşenü’l-Kebîr’i ders aldığını bildirdiği iki imamdan birisi olan5 Hazret-i Hüseyin’in (ra) Cennet-mekân ruhunu bugün hayırla ve duâ ile analım.
Dipnotlar:
1- Sahih-i Buhârî, c. 6, Savm, No: 945.
2- Buhârî, c. 6, Savm, No: 944.
3- Buhârî, c. 6, s. 106.
4- Bedîüzzaman, Mektûbât, s. 99.
5- Bedîüzzaman, Emirdağ Lâhikası, s. 183.
Benzer konuda makaleler:
- Aşure Günü
- Aşure Günü
- Muharrem ayı ve Aşure Günü
- Muharrem ayı kültürümüze ayrı bir güzellik katıyor
- Aşûre gününde ne yapalım?
- Kavram ve hüküm olarak vacip ve sünnet
- On rakamı nasıl tatlı oldu?
- Âlem kitabının mürekkebi
- Üç gün değil, iki gün!
- Üç Aylarımız mübarek olsun
1963 Mersin Gülnar doğumlu olan Süleyman Kösmene, ilköğrenimini doğduğu köy olan Yarmasu köyünde yaptı. 1981 Mersin İmam-Hatip Lisesi; 1986 Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. Milli Eğitimin çeşitli kademelerinde öğretmenlik ve idarecilik yaptı. Yeni Asya Gazetesi Fıkıh Günlüğü köşesinde günlük yazılar yazmakta olan yazarımız, İstanbul’da yayın yapan Bizim Radyo’da ve EuroNur.tv’de programlar yapmaktadır. Evli ve üç çocuk babasıdır.
İlk yorum yapan olun