Hayırda yarışan gençler!

Pazar gençleri ilginç bir çalışma başlattı.

Gençlerde ‘problem’ varsa, gençlerde ‘çözüm’ de var.
Pazar gençlerimiz haftalık ikramlı Risale-i Nur sohbetlerine devam ediyorlar. Anlayacağınız hem maddî ikramlar hem de manevî ziyafetler…

Bugünlerde genç bir eğitimcimiz de faaliyetimize omuz verdi. Birimizin olmadığında, diğeri görev başında. Genç eğitimcimiz oldukça marifetli. Dersler arasındaki istirahat saatinde gençlere öyle oyunlar öğretti ki, gençler zevkten dört köşe.

Evet, gençler, yeniliği, farklı faaliyetleri, özellikle de sportif aktiviteleri seviyorlar. Hatta bazen spor, dâvâya bağlayan bir etken olabiliyor. Bu tür aktiviteler gençlere ulaşma vesileleri de oluyor.

Ne mutlu bir dâvâ uğruna yaşayan ve o uğurda çaba içinde olan hamiyetli insanlara!
Pazar sohbetlerinde işler artık düzenli yürüyor.
İkramları organize eden var.
Haftalık spor işlerini organize eden var.
Haftalık evde okunacak dersleri takip eden var.

İş bölümü, işleri kolaylaştırıyor ve bir işin bir yerlerinden tutan insan sayısını arttırıyor. Gençler, manevî hizmetlerde sorumluluk alıyor. Zaten insanı yetiştiren de böyle faaliyetlerde insanın görev almasıdır.

‘Taksîmü’l-a’mâl’, ‘iş bölümü yapmak’ böyle bir şey olsa gerek.
***
Haftada bir, bir araya geldiğimiz ve bir Nur sohbeti yaptığımız gençler, ikinci dersleri de kendileri yapıyorlar. Her hafta kimin ders yapacağı belirlenmiş. Önceden çalışıp geliyor ve derslerini orada okuyorlar.

Gençlere evde kitap okutamıyorduk. Yani sadece haftada bir sohbete gelmek de yetmiyordu. Şimdilerde onun da tedbirini aldık. Yani onlara, hiç değilse bir haftada elli, altmış sayfa risale okunması gerektiğini izah ettik.

Bu, aslında hafta boyu imanı muhafaza etmenin temel şartıdır. İman ve Kur’ân hizmetinde yer almak isteyenlerin ise, günlük yirmi sayfayı devirmeleri gerekiyor. Yoksa insan, ister istemez nefis ve şeytanın etkisi altına girecektir.

Herkesin hafta içinde okuyacağı kitapları kayıtlara geçtik. Her hafta derse geçmeden önce, ‘Bu hafta kaç sayfa okudunuz?’ diye, haftalık okuma takipleri yapıyoruz. Gelişmeler oldu, ama yeterli değildi.

İşte biz de bu durumu, hafta içi, evlerde daha düzenli risale okuyabilmenin yolunu bulabilmek için, gençlerin gündemine aldık.

‘Evdeki okumalar konusunda orijinal fikirleri olan var mı?’ diye gençlere sorduk. Tabiî farklı farklı düşünceler ortaya çıktı.

Görüşlerden birisi, ‘evde okuma yapmayana, haftada bir, 1 TL ceza’ verilmesini öneriyordu. Bu görüşe karşı bir farklı yorum ise, ‘Öyle olmaz, çünkü ola ki içimizden birisi okumamıştır, ama para da vermemek için okudum diyebilir. Böyle bir risk doğru olmaz.’ diyordu.

Gençlerin kendi problemlerine kendilerinin çözüm araması oldukça güzel. Bu arada görüş üretmeyi de, görüşlerine karşı gelenlerin olabilmesini de yaşamaları gerekiyor.

Bir başka teklif geliyor.
“Hocam, herkesin telefonu var. Telefonlarına herkes, kayıt yapsın ve haftanın her günü, telefon, ‘Kitap okumalarını unutma’ diye ikaz etsin.

Sonra, bir başka öneri geliyor.
O da, Abdurrahman Çeçe’den. Abdurrahman da diyor ki, “Hocam bende bedava mesaj var. Ben arkadaşlarımın telefonlarına kitaplarını okunmalarını hatırlatan bir mesaj atabilirim.” diyor.

Tabiî daha başka teklifler de geldi. Ama son teklif kabul gördü.
Ve mesajlara başladık.
Hafta içi, yoğun bir programın orta yerinde bir mesaj geliyor, bakıyorum. Bizim Abdurrahman. Bir hadis, bir âyet, bir Risale-i Nur’dan vecize.

Bir de, ‘lütfen’ diyerek, ‘Okumalarınızı ihmal etmeyin.’ diyor.

Bu gelenek güzel bir şey.

Gençlerin gündemleri artık böyle. Yani mü’min kardeşim de okumalı. Onun okumalarına ben de katkı yapmalıyım.

Abdurrahman Çeçe kardeşimden, hafta içlerinde, birkaç kez farklı günlerde gelen mesajlardan birkaç örnek vereyim.

En son gelen mesaj 11.12.2012’de, saat: 20:59:05’te gelmiş.
Ne diyor, bakalım:
“Arkadaşlar, takip ettiğimiz kitapları okumaya özen gösterelim. Lütfen!”
7.12.2012 tarihinde gelen mesaj daha da renkli:
“Arkadaşlar, takip ettiğimiz kitapları okumaya özen gösterelim.

Günün Hadisi: “Kendiniz tam yapmasanız da iyiyi önerin. Kendiniz tamamen uzak durmasanız bile kötüden sakındırın.”

Günün sünneti; “O (asm), yatarken sağ tarafına döner, ayaklarını toplar, sağ elinin içine yüzünü alır, tövbe ve istiğfar eder, öyle yatardı.”

Günün esması; “El-Aziz: Asla yenilmeyen, daima galip olan.”

Yine bir başka mesajdan:
“Ey insan rolünü iyi oyna. Kabir ve mahşerde izleyeceğin filmin başrol oyuncusu sensin!’ Arkadaşlar takip ettiğimiz kitapları okumaya özen gösterelim…” diye devam edip gidiyor mesajlarımız.

Evet, gerçekten de okumalar değişti. Sayfalar artmaya başladı.
Güzel olan da gençlerin birbirlerini düşünmeleridir. Bu aynı zamanda gençlerin birbirlerinin niteliklerinin artması için çaba içinde olmaları anlamına geliyor. Öyle değil mi?

Okuyan bir genç için en güzel şeylerden birisi, okuyan genç arkadaşlarının olmasıdır.
Mesaj paketini hayırda kullanmak böyle bir şey olsa gerek.
Hayırda yarışmak böyle bir şey olsa gerek.
‘Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz içiniz’ kaidesi, günlük hayatta yaşanması gereken oldukça güzel bir kaidedir.
Tebrikler gençler!
Gençlerde problem varsa, gençlerde çözüm de var.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*