Tenbih mi tembih mi?
Tenbih, uyarı, hatırlatma, ikaz anlamında bir kelime olup tembih ile aynı manada kullanılır ve yazılır.
Niçin?
Türkçede “n” ve “b” harflerinin (İstanbul gibi özel isimler dışında) yan yana gelmesi kural dışıdır. Bu yüzden “tenbih”, tenbel”, “lanba” ve “penbe” gibi kelimelerdeki n harfi m harfiyle değiştirilir ve “tembih”, “tembel”, “lamba” ve “pembe” şeklinde söylenir.1
Ağabey’den abi’ ye
Hani insanımızın hemen her şeyin kısa yolunu ve pratiğini bulup tatbik ettiğini bilmesem o zaman diyeceğim ki; “ağabey” in “abi” olması, hırsızlık değilse de en kibarıyla haksızlıktır.
Ağabey, çok derin manası olduğu gibi zengin kültürün alâmeti olan anlamı da saklar. Abi ise sadece ve tek anlama bakar.
Ağabey hem ağa ve hem de bey manasını bulundurur.
Ağa, kollayan, gözeten ve yardımcı olandır. Bir baba şefkat ve merhameti ile sahip çıkar, arka alır, yol gösterir. Ağa keyfiyetini, nefsine ve keyfine göre kullanan menfiler, bahsimiz haricinde kalan kötülerdir.
Bey kelimesinin Osmanlı ve Selçuklulara, hatta Orta Asya’ya kadar giden tarihî bir mazisi var. Bulunduğu obanın başıdır. Tebaasının her nev’i derdi ile ilgilidir.
Hitab edeceğimiz kişi bizi her yönüyle koruyup kollayan birisi ise “ağabey”, yok sıradan bir büyüğümüz ise “abi” mi desek?
Bununla beraber, eskinin o hasret kokan havasını yeniden ihyası için mümkün olduğu kadar ağabey demeye devam etmeli.
Hal-hâl
Hal; mekân yeri, üstü kapalı Pazar yeri. Sebze hali, meyve hali.
Hâl; ben, benek,
Hâl; fiil ya da fiile uğrayanın durumu, tavır, vaziyet, şimdiki zaman,
Hal’; kaldırma, azletme, ayırma, boşama, reddetme. Padişahın tahttan halli.
Hal kelimesi yazılışı aynı olduğu hâlde değişik ve farklı manalarla kullanılır. Vatandaş, hayatın pahalı olduğu şu zamanda sebze haline giderse, muzun tahtından halledildiğini görür.
En fazla hatalı kullanım, mekân yeri olan hal ile durum bildiren hâl çok defa karıştırılır.
Hâl kelimesi diğerlerine nisbeten daha fazla manalarda kullanılır2:
1.Bir şeyin içinde bulunduğu şartların ve niteliklerin bütünü.
2.Durum, vaziyet, davranış, tutum, tavır.
3. Geçmiş ile gelecek arasındaki içinde bulunulan, yaşanmakta olan zaman.
4. Güç, kuvvet, tâkat, mecal.
5. Kulun gayreti ve kastı olmadan sırf Allah’ın bir lütfu olarak kalbe gelen mana, feyiz, bunun dervişe geçici olarak verdiği coşkunluk ve cezbe.
6. Bir ismin cümle içinde başka bir kelimeyle ilgi kurmak üzere yalın olarak veya ek alarak girdiği durum, ahvâl-i isim.
7. Zarf.
Bir de buçuk husus ekleyelim:
Hala-hâlâ
Hala, babanın kız kardeşi.
Hâlâ, bu zamana kadar, daha, henüz, hâlen, şimdi bile gibi manalarda kullanılır.
Verilen üç misalden maksadımız dilimizdeki özellik arz eden kelimeleri doğru kullanımına yardımcı olmaktır. Kar ile kârı; kabe ile Kâbe’yi buraya almadık bile.
Dipnot:
1 – https://isamveri.org/pdfdrg/D03987/2012_ 2/2012_2_ALTUNRM.pdf 2 http://lugatim.com/s/HAL
Benzer konuda makaleler:
- Evden, artık bir daha dönmeyecekmiş gibi çıkmak!
- Biliyor musun Sakar nedir?
- Kötülüklerden korunmak için
- Risale-i Nur hizmetinde güzel bir kampanya
- Türkiye Cumhuriyeti, böyle avukat görmemiştir
- Abdullah Yeğin ağabey dua bekliyor
- Risale-i Nur moduna girmek
- Nijer’deki açlık felâkete dönüşüyor
- Avustralya’nın rahatlık veren kelimesi: Helal
- ‘Bahtiyar’lardan mısınız?
İlk yorum yapan olun