Nisan ve Van düşünceleri

Nisan ayı, bahar güzelliklerinin dorukta seyrettiği, zirveye ulaştığı bir zaman dilimidir.

En bereketli yağmurlar, en canlı yeşillikler, en güzel kokularıyla Muhammedî güller, renk renk çiçekler sarar dünyamızı.. Şimdi daha iyi anlıyoruz ki, Muhammedî (a.s.m.) bir nefestir Nisan ayını güzelleştiren. İki cihan Güneşinin (a.s.m.) bu ayda dünyamızı şereflendirmesinin, bütün bu güzelliklerle irtibatı olmadığını kim söyleyebilir? Evet, kâinatta tesadüf yoktur!

Millet olarak biz, yirmi üç yıl önce, 1989 yılında, 20 Nisan’ın farkına vardık, daha doğrusu farkına vardırıldık. Bunda tesadüf olmadığı gibi, siyasî bir maksadı da olmaması lâzım. Hele hele başka bir bayramı gölgede bırakmak gibi bir amacın varlığını iddia edene ancak gülünüp geçilir. Kutlu Doğumun manevî hazzı ve huzuru ortamında, tarihî ve millî bir hâdisenin sene-i devriyesi kutlamalarının yakışık olmayan hiçbir yanı olmasa gerektir. Bu iki hâdise biribirine mani olmadığı gibi, biribirinin alternatifi olmaktan da, yerden semaya kadar uzaktır. Birisi, millî bir bayramdır. Gücünü ve mânâsını da “milli hâkimiyet” idealinden alır.

Kutlu Doğumu müjdeleyen 20 Nisan’ların mazisi ise 1441 yıl öncesine, 571 yılına kadar gider. Ama Kutlu Doğum olarak kutlamaya ilk 1989 yılında başlandı. 1994 yılından itibaren bu kutlu gün, haftaya dönüştü. Zira yurt içinde ve dışında millet olarak (ara sıra yerine göre ve lâikliği incitmeden (!) devletin de katılımıyla) yapılan kutlama programları değil bir güne, bir haftaya da sığmaz oldu.

Ama bu işin öncülüğünü yapan Diyanet İşleri Başkanlığı, içerde ve dışarda bu faaliyetleri sürdürürken, daima devletin hassasiyetlerini de göz önünde bulundurdu.. Önceleri 20-26 Nisan tarihlerini kapsayan “Kutlu Doğum,” artık 14-20 Nisan arasına sığdırıldı. Bu da resmî ve bürokratik arenaya münhasır kalırken, sivil toplumu bağlamıyor. Kutlamalar bazen bir aya bile sığmıyor.

Bakınız 1 Mayıs geliyor diye, bir tedirginlik var. Emniyet güçleri telâş içinde. Hiç 20 Nisan’larda, 23 Nisan’larda böyle bir tedirginlik yaşanır mı? Emniyetin tedbirine gerek kalır mı?
***
Varlığını hâlâ sürdüren ve sürdürmeye azimli olan milletlerin tarihinde “savaş“ olduğu kadar, barış da, kurtuluş da vardır. Hem savaşı, hem kurtuluşu, iliklerine kadar işleten, damarlarında dolaştıran, yüreğinde hisseden ve ciğerlerinde soluyan bir millet olarak, zamanın ve ülkenin her karesinde bu duyguları âdeta yeniden yaşarız. Şair ne güzel demiş: “Ne harabî, ne harabâtiyim./ Kökü mazide olan âtiyim.“
Yeter ki, mâzimizden kopmayalım. Ne namına, kimin hesabına olursa olsun, bizi tarihimizden koparmaya çalışan telkin ve zihniyetlere kulak asmayalım, geçit vermeyelim! Evlâtlarımızı bu şuurla yetiştirip, uyanık tutalım. Tarihimizle yatıp, tarihimizle kalkalım. Ama kin ve nefret duygusuyla değil. Hem sulhtan yana olalım, hem de düşmana ve düşmanlığa karşı tedbirli olalım.

Vanlılar da, her 2 Nisan’da kurtuluş bayramlarını yaparken, başka kurtuluşları da hatırlar ve hâlâ kurtulmayı, bağımsızlaşmayı bekleyen ve hakkeden unsurlara ve milletlere duâ ederler.

Hem 2 Nisan, hem 20 Nisan endeksli Kutlu Doğum Haftası, hem de 23 Nisan, bu yıl Vanlılar için daha bir “özel“ oldu..

Bir başka özellik ve güzellik de, duyarlı Van medyasıdır. Uzaktan, internetten takip ettiğim kadarıyla, Van’ın hassasiyetlerini iyi gözetiyorlar. Daima yapıcı, birleştirici ve ümit verici yayınlar yapıyorlar. Belki marjinal istisnalar olabilir, ama genelde; farklı unsurları, farklı fikirleri, farklı eğilimleri ve ortamın kayganlığını hesaba katarak, dikkatli bir üslûp kullanıyorlar.

Ve yine Nisan’ın bereketiyle, Van’ın medya kervanına, 16 Nisan 2012’den itibaren Yeni Van Gazetesi de katıldı. Mezkûr hassasiyetleri azamî derecede gözeteceğinin ipuçlarını veriyor. Hayırlı olsun.

İki büyük depremle sarsılan Van ve hâlâ en ufak bir hışırtının kendilerine depremleri çağrıştırdığı Vanlı kardeşlerimiz, bu Nisan âyından itibaren farklı bir havayı soluklamaya başladılar. Maddî ve manevî yaraları henüz taze olan bu kardeşlerimize, dileriz ki, Rabbimiz taze dertler vermesin. Taze ümitler, taze sevinçler, taze ve kalıcı çözümler ihsan eylesin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*