Risale-i Nur mükemmel bir eser, Kur’an’la birlikte okunması lâzım

Amerikalı Anne 10 yaşındaki kızının “Ben Müslüman oldum” demesine kızarak şikayet için gittiği camiden kendisi de şehadet getirerek ayrıldı.

Amerika – Gevriye Shamsidden

Muslima hanım, bize kendiniz hakkında bilgi verebilir misiniz?

Benim adım, Muslima Habeeb-allah. Müslüman olunca adımı değiştirerek bu ismi aldım. Benim iman ettiğim yıllarda Müslüman olduktan sonra ismini değiştirip bir Müslüman adı almak gelenekti. Ben de öyle yaptım. Ama şunu belirtmek isterim ki, ben hiçbir zaman Hristiyan olmadım ve değildim. Annem babam çok dindar Hıristiyanlardı. Küçüklüğümüzde bizi kiliseye götürürlerdi.

Benim için bu bir travmaydı, hiç hoşlanmıyordum. Kilisede ibadet amaçlı söyledikleri şarkılar, sesler, bağırtılar, gürültüler, beni çok rahatsız ediyordu. Bundan dolayı yaramazlık ediyorum diye ebeveynlerim beni kilisenin alt katına bodruma indirir, orada bir köşede ayin bitene kadar bekletirlerdi. Kiliseye saygısızlık ediyorum diye beni bu şekilde disipline ederlerdi. Diyebilirim ki bende bundan dolayı biraz asilik vardı, eve gidince ben de (haşa) Allah’a mektup yazar ve ona bu durumdan nefret ettiğimi ve kiliseye gitmekten hiç hoşlanmadığımı belirtir ve bunu yastığımın altına koyardım.

O yıllar hâlâ ilkokuldaydım. 6. Sınıfta Mary adında bir öğretmenimiz vardı, kendisi bir rahibeydi. Aynı Müslümanlar gibi başı kapalıydı, uzun siyah elbisesi her yerini kapatıyordu. Ben onu görünce ona hayranlıkla bakar, kendi kendime ‘ben de bir gün onun gibi olmak istiyorum’ derdim. Daha o zamanlar nerden bilebilirdim ki, yıllar sonra şehadet getirip, bir Müslüman olarak başımı kapatıp uzun kıyafetler giyinecektim…

Muslima hanımdan önce Müslüman olan kızı, Iman.

Nerde ve nasıl Müslüman oldunuz?

Bir tanıdığımız vardı; evlilik yoluyla kaynımın üvey kızıydı. Daha 15 yaşındaydı ama Müslüman olmuştu. Yıllar sonra ben Kentucky’den Los Angeles’a ablamın yanına taşındım. Daha sonra öğrendim ki bu arkadaş da Los Angeles’a taşınmış. Arkadaşlığımız devam etti. Bir gün benim kızımı, kızının okuluna götürmek için izin istedi, ben de kabul ettim.

Kızım (kızımın adı Iman) eve gelince “Anne ben Müslüman oldum” dedi. Doğrusu çok şaşırmış ve bu duruma kızmıştım. Hemen arkadaşı aradım ve ona “Benim kızım daha 10 yaşında, benim iznim olmadan nasıl kızıma şehadet getirtirler” dedim ve beni camiye götürmesini istedim. Camiye gittiğimizde onlara “Bana sormadan nasıl kızımı Müslüman ettiniz?” dedim. Onlar bana İslamiyet’i anlatmaya başlayınca, herkesi şaşırtacak bir şekilde Müslüman olmaya karar verdim. Arkadaşıma dönüp ‘ben Müslüman olmak istiyorum’ dedim. Arkadaşım çok şaşırmıştı. Bu arkadaşımdan dolayı biraz İslam hakkında bilgim vardı. Hemen oracıkta şehadet getirerek Müslüman oldum. 40 yılı aşkın bir süredir elhamdülillah Müslümanım. Bana o gün küçük bir kitap ve bir örtü hediye etmişlerdi, o günün hatırası olarak hâlâ bende duruyorlar.

Aileniz Müslüman olmanızı nasıl karşıladı?

Annemin 12 tane çocuğu vardı, ben en küçükleriyim. Ailem en başta karşı çıktı. Benim zaman zaman gençliğin verdiği başkaldırıcı tavırlarımdan dolayı, din adı altında sapık bir tarikata girdiğimi sandılar. Ben ismimi değiştirdim ve Muslima Habeeb-allah olarak bana hitap etmelerini istedim, biraz kaba olduğumu düşündülerse de, sonunda saygı göstererek kabullendiler. Daha 20’li yaşlarımdaydım Müslüman olduğumda. Ama zamanla benim asiliklerimin sakinliğe, olgunluğa değiştiğini görünce onlar da benim Müslüman olmama sevindiler. Müslümanlık bana güzel hasletler kazandırdı, çünkü ben son derece kibar ve iyi yürekli insanların arasındaydım. Müslüman olmadan önce vejetaryen olmuştum ve et yemiyordum, çok şükür ki bu beni haram olan eti de yemekten alıkoydu.

Amerika’da yıllardır Müslüman olarak yaşıyorsunuz, hem de başörtülüsünüz. Bundan dolayı çalıştığınız yerde veya çevrenizde, herhangi bir baskı veya yanlış bir muameleye maruz kaldınız mı?

Elhamdülillah ben hiçbir yerde hiçbir zaman inancımdan ve örtümden dolayı yanlış bir muameleye maruz kalmadım. Allah beni korudu bu tür yanlış davranışlardan. Benim örtüm sanki benim bir parçam. Birçok başörtüm var, hâlâ Müslüman olduğumda bana verilen ilk örtüm de duruyor. Ben 20’li yaşlarımda Müslüman oldum. Bu mayıs ayında 69 yaşına gireceğim inşallah. Ben İslam’ı seviyorum, örtündüğüm zaman kendimi çok iyi hissediyorum. İnsanlar saygı duyuyor, kadınlar bana gelip kıyafetlerimi ve örtümü beğendiklerini söylüyorlar. Erkekler bana kapıyı tutarak saygı gösterirler.

Şunu da belirteyim; ben çocukluğumdan beri öyle çok açık saçık kıyafetler giymeye alıştırılmadım. Annem çok dindar bir Hıristiyan’dı, uygun olmayan kıyafetlere asla izin vermezdi. Yetmişli yıllarda biz okula giderken eteklerimizin altına pantolon giyerdik. Yarım kollu bir şey giyersen, kolunun altını göstermeyecek kadar kollarının uzun olması gerekirdi. Kadınlar erkekler birbirlerine saygılıydı, kadınlar kocalarına itaatkâr olurdu. Biz bugünkü nesiller gibi büyümedik, onun içindir ki Müslüman olmak benim için çok kolaydı. Ne yazık ki günümüzde insanlar ve her şey çok değişti.

Hala çalışıyorsunuz, aynı zamanda emeklisiniz de. Bugüne kadar hangi işlerde çalıştınız? Şu anda ne iş yapıyorsunuz?

Ben bugüne kadar çok değişik işlerde çalıştım. 6 yıl kadar Almanya’da postanede çalıştım, hastanede çalıştım. Aile içi şiddet, bundan etkilenen çocuklar ve koruyucu aile yanına verilen çocukların gözetimiyle görevliydim. Kara kuvvetleri hastanesinde çalıştım ve oradan 2009 yılında emekli oldum. Şimdi 14 yıldır okul sisteminde çalışıyorum, çocukları ve işimi seviyorum. Allah beni her zaman doğru yerlerde istihdam etti. Ne Müslüman olmam ne de başörtüm hiçbir zaman problem olmadı elhamdülillah. Şunu da altını çizerek belirtmek isterim; ben gerçekten İslam’ı çok seviyorum. Çünkü İslam insanın hayatına yön veriyor, huzur, sükunet ve sakinlik veriyor. Bu koca dünyada nereye gidersen git, seni o büyük ümmet-i Muhammediyye’nin bir ferdi olarak o büyük daire-i ümmete dahil ediyor. Ben bir Amerikalı Müslümanım, İslami kültür beni büyüledi ve bütünledi. Böyle bir ümmetin ferdi olmak benim için büyük bir iftihardır.

Risale-i Nur’ları nasıl tanıdınız?

Ben 27 yıl kadar Lawton Oklahoma’da yaşadım. Bu kitapları caminin kitaplığında gördüm. Türkiyeli bir kardeş, Türkiye dönüşünde kitaplarını caminin kitaplığına bırakmıştı. Daha önceleri bu kitapları hiç görmemiştim. Bir tanesini alıp okumak için eve gördüm. Sonra kitapları bırakan kardeş döndü ve kitaplarını geri aldı. Ben de kendisine bu kitapları almak istediğimi söyledim ve onun yardımıyla dört büyük kitap olan Sözler, Mektubat, Lemalar ve Şualar’ı satın aldım. Zaman zaman okumaya çalışıyorum. Bediüzzaman’ın biyografisini de okudum. O, eşine çok ender rastlanan bir şahsiyet. Bu kitaplar şimdiye kadar okuduğum kitaplardan çok farklı bir anlatıma sahip. Tabii ben biraz yeni sayılırım bu konuda, ama bu kitapların müzakereli bir şekilde okunması benim için çok daha faydalı olur diye düşünüyorum. Bu kitaplar oldukça ilginç bilgilerle dolu, bence bunlar Kur’an’la birlikte okunması gereken en mükemmel kitaplar. Peygamber (sav) Efendimizin sünnetini ve Kur’an’ı en iyi şekilde anlamamız için çok faydalı eserler. Ben her konuyu çok fazla anlamasam da okumaya devam edeceğim. İnşallah benimle okuyacak birilerini de bulabilirsem daha da iyi olacak. Maalesef artık Oklahoma’da değilim. Doğup büyüdüğüm ve ailemin yaşadığı yer olan Kentucky’e geri dönüp yerleştim.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*