Yıl: 43, sayı: 15.343

Yeni Asya’nın sadık, fedakâr ve müdakkik okuyucularının yeri ve hâli bir başka oluyor. Onlar 43 senedir, bu gazetenin şanlı mücahidleridir. İşte onlardan biri olan, Bursa’mızın güzide insanlarından Mehmed Üzmez kardeşimiz, geçenlerde bizi arayarak, “Gazeteye baktım da, birkaç gün sonra yıl: 43, sayı: 15.343 olacak, bununla alâkalı bir yazı yazabilir misiniz?” dedi.

Evet, başka hiçbir gazeteye nasip olmayan bir şeyi Cenâb-ı Hak, Yeni Asya’ya nasip etmiştir. Onun okuyucuları, onun sadık ve sarsılmaz bir parçası olmuşlardır. Gerçekten de, 43 senedir bizim de takip ederek içinde olduğumuz bu güzide topluluk, gazeteleri Yeni Asya’yı her şart ve halde hiç yalnız bırakmamış, ona göz bebeği gibi bakarak bu günlere getirmişlerdir. Nice uçurumların başına gelmiş olsa da, ona uzanıp, o uçurumun başından kurtaran hep o okuyucuların sadık eli olmuştur. Onların çoğu adsız kahramanlardır.

Geçtiğimiz yıllarda İstanbul Yeni Asya merkezimizdeki gazete arşivindeki eksiklerimizi tamamlamak için, Ankara’daki fedakâr ağabeyimiz İsmail Yaman’dan 40 senelik gazete arşivini almıştık. Bu okuyucular, gazetesini öyle ortalara atmayıp saklayan güzide insanlardır. Yani “hanımlarının baskısı” olmasa, her halde çoğu evlerinin bir köşesinde gazete arşivi yapar. En son da, bu geçtiğimiz haftalarda bizim bu yazıyı yazmamızı isteyen Mehmed Üzmez kardeşimiz bize, birkaç senelik arşivini vermişti.

Bu gazete her şeye lâyıktır. O ki Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin, Risale-i Nurların matbuattaki lisânıdır. Ona hizmet etmek, dolayısıyla Üstadı ve Risale-i Nurları nazarlara takdim etmek demektir. Yine böyle bir Kasım ayı içerisinde rahmetli olan, Üstadın sadık hizmetkâr ve talebelerinden Bayram Yüksel Ağabeyin, bir vesile ile (Yeni Asya’ya karşı bazılarının muarız olduğu 1974 senesinde) bizim de içinde olduğumuz bir topluluğa söylediği şu sözü de hatırladım. “İşte ya kardeşim, gazetede (Yeni Asya) Üstadımızın hayatı neşroluyor. (N. Şahiner’in hazırladığı Bilinmeyen Taraflarıyla Said Nursi kitabını kastetmişti.) Gazeteye muarız olan, Üstadımıza muârız olur. Üstad’a muârız olmak, Risâle-i Nur’a, Allah muhafaza İslâmiyet’e karşı gelmektir” demişti.

İşte bu gazete, bizim gazetemizdir. Tabiî, daha önceleri aşkla vecdle bu gazeteyi okuyup da, daha sonradan bazı sebeplerden dolayı okumayan Nur Talebelerine de üzülüyoruz. Bunlardan kırk yıldır hukukumuz olan, ama daha sonra gazeteyi okumadığını söyleyen bir arkadaşımızla, geçtiğimiz yıl geçirdiği bir rahatsızlıktan dolayı telefon açarak “Geçmiş olsun” demiştim. Bu senenin başında bizim geçirdiğimiz trafik kazasından sonra, o da bizi arayarak “Geçmiş olsun” temennisinde bulunduktan sonra, “Kaza geçirdiğini gazetedeki geçmiş olsun ilânından öğrendim” deyince, ben tabiî biraz şaşırdım. Gazete almadığını biliyordum. Yine bizim beraber olduğumuz bir kardeşimizin (onun da dershanede oda arkadaşı) vefat ettiğini bir-iki sene sonra duyunca çok üzüldüğünü söyledi ve “Kardeşim, ne olursa olsun bu gazete bizim irtibatımızı sağlıyormuş. O günden beri üç senedir gazeteyi tekrar alıyorum” demişti. Ben de tabiî çok sevinerek ona bir şeyler daha anlatmıştım.

Yeni Asyayı almaya başladığımız zaman, künyesinde yıl: 1 diye görüyorduk. Ve o zaman diğer bazı gazetelere bakıyorduk. 20-30-40 senelik olanlar vardı. “Biz de böyle olacak mıyız acaba?” diye de düşünürdüm. Rabbimize şükür, şimdi o yılları da geçmiş, yıl: 43, sayı: 15.343 olmuşuz bile. Allah, daha uzun seneler hizmet etmeyi nasip etsin. Zübeyir Ağabeyin “lahana yaprağı kadar” gazetesinden, bizi bu günlere getirip, modern teknolojilerle neşir hayatına devam eden Yeni Asya’mıza binler selâm ve ömrü uzun olsun İnşaallah!   

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*