Ey mazlûm ihvan-ı vatan! Gidelim, dahil olalım.
Birinci kapısı, Şeriat dairesinde ittihad-ı kulûb; ikincisi, muhabbet-i milliye; üçüncüsü, maarif; dördüncüsü, sa’y-i insanî; beşincisi, terk-i sefahettir. Ötekilerini sizin zihninize havale ediyorum…
Sakın ey ihvan-ı vatan! Sefahetlerle ve dinde lâubaliliklerle tekrar öldürmeyiniz. Ve bütün efkâr-ı fâsideye ve ahlâk-ı rezileye ve desâis-i şeytaniyeye ve tabasbusata karşı Şeriat-ı Garra üzerine müesses olan kanun-u esasî Azrail hükmüne geçti, onları susturdu.
Sakın ey ihvan-ı vatan! İsrâfât ve hilâf-ı Şeriat ve lezaiz-i nâmeşrûa ile tekrar ihya etmeyiniz. Demek şimdiye kadar mezarda idik, çürüyorduk. Şimdi bu ittihad-ı millet ve meşrutiyet ile rahm-ı madere geçtik, neşv ü nema bulacağız. Yüz bu kadar sene geri kaldığımız mesafe-i terakkîden, inşaallah mu’cize-i Peygamberî ile şimendifer-i kanun-u şer’iye-i esasiyeye amelen ve burak-ı meşveret-i şer’iyeye fikren bineceğiz. Bu vahşetengiz sahra-i kebîri kısa zamanda tayyetmekle beraber, milel-i mütemeddine ile omuz omuza müsabaka edeceğiz. Zira onlar kâh öküz arabasına binmişler, yola gitmişler; biz birdenbire şimendifer ve balon gibi mebadiye bineceğiz, geçeceğiz. Belki câmi-i ahlâk-ı hasene olan hakikat-i İslâmiyenin ve istidad-ı fıtrînin ve feyz-i imanın ve şiddet-i açlığın hazma verdiği teshil yardımı ile fersah fersah geçeceğiz. Nasıl ki vaktiyle geçmiştik.
Talebeliğin bana verdiği vazife ile ve hürriyetin ferman-ı mezuniyetiyle ihtar ediyorum ki:
Ey ebna-i vatan! Hürriyeti sû-i tefsir etmeyiniz; tâ elimizden kaçmasın ve müteaffin olan eski esareti başka kapta bize içirmekle bizi boğmasın. (HÂŞİYE) Zira hürriyet, müraat-ı ahkâm ve âdâb-ı Şeriat ve ahlâk-ı hasene ile tahakkuk ve neşv ü nema bulur.
HÂŞİYE: Evet, daha dehşetli bir istibdad ile, pek acı ve zehirli bir esareti bize içirdiler.
Tarihçe-i Hayat, İlk Hayatı (Hürriyete Hitap), s. 64-65
LÛGATÇE:
desâis-i şeytaniye: Şeytana ait hileler, aldatmalar.
ebnâ-i vatan: Vatan evlatları.
efkâr-ı fâside: Bozuk, bozguncu fikirler.
ihvan-ı vatan: Vatan kardeşleri, vatandaşlar.
ittihad-ı kulûb: Kalplerin birliği.
kanun-u esasî: Temel kanun, anayasa.
maarif: Eğitim, ilim, bilgi.
muhabbet-i milliye: Millet sevgisi.
müteaffin: Kokuşmuş, çürümüş.
sa’y-i insanî: İnsanın çalışması, çabası, emeği.
sû-i tefsir: Kötü tefsir, yanlış yorumlama.
tabasbusat: Yaltaklanmalar.
terk-i sefahet: Gayr-i meşrû zevk ve eğlenceleri terk etmek.
Benzer konuda makaleler:
- Saadetimizin birinci kapısı kalplerin ittihadı
- Hürriyet ve adalet, hayatlandırıyor
- Hürriyet, güzel ahlâk ile tahakkuk eder
- Hürriyet ahlâk-ı hasene ile neşv ü nemâ bulur
- İman ve hürriyet
- Üstad Bediüzzaman ve hürriyet
- İslâmiyeti mahbup ve ulvî göstermeli
- Cumhuriyet, metin bir esasa istinad etmeli
- Reçete: İttihad-ı İslâm
- Ben milliyetimizi yalnız İslâmiyet biliyorum
Kur’an’ı çağa tefsir ederek, “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, bu dünyadaki vazifem nedir?” sorularına cevaplar sunan, “iman-ı tahkiki”, “ahlâk” ve “istikamet” rehberi Risale-i Nur Külliyatı’nın müellifi.
İlk yorum yapan olun