Sana doyulmuyor İstanbul, sen bir başkasın!

Âlemlerin Yaratıcısının en sevgilisi Hz. Peygamber’in (asm) arz üzerinde işaret ettiği ender ve farklı bir mekân ve dürr-i yektadır İstanbul!

Onun (asm) mihmandarının kıyamete kadar misafir edildiği “Eyüp Sultan”ıyla bayraklaşan ve sembolleşen bir kudsî beldedir İstanbul!

Rüyaları gerçeğe çeviren ve Sultanlar Sultanının (asm) fethi için işaret ettiği, asırların köhne duvarlarını tarümâr eden şanlı Sultan Fatih’in fethinin sancaktarı ve makberini barındıran beldedir İstanbul!
Nübüvvet silsilesinin son halkası Hatemü’l-Enbiyânın (asm) bu asır vârisinin en ince, derin, vazgeçilmez kararlarını verdiği mekândır İstanbul!
Evet, 1918 senesinin Haziran’ında, Rusya’daki esaretten dönüşünde beden ve fikir yorgunluğunun sakinleşip kudsî bir karara ve iradeye döndüğü Sarıyer’deki uzlethaneyi bağrında barındıran vefadar bir beldedir İstanbul!

“Beni dünyaya çağırma, ona geldim fena buldum!” beytiyle başlayan zaman sürecinde; arzîliğe bedel “İlâhîliğin” öne çıktığı ve asrın “Bedi’sinin” ruh ve kalp dünyasına kudsî bir sorumluluğun yüklenildiği merkezdir İstanbul.

Onun en büyük vezirinin ve mübarek varislerinin haşir sabahını bekleyen kabirlerinin bulunduğu bir kutlu şehirdir İstanbul!

İngiliz gaddar ve zalim siyasetinin komutanına; asırların ve mekânların şefkatli komutanı Bediüzzaman’ın “Tükürün zalimlerin hayâsız yüzüne!” diyerek İslâm’ın izzet ve azameti haykırdığı yerdir İstanbul.

Mahkeme reisi Hurşit Paşa’nın; “Sen de Şeriat istemişsin!” suçlaması karşısında, Bediüzzaman’ın “Şeriatın bir hakikatine bin ruhum olsa feda etmeye hazırım. Zira Şeriat, sebeb-i saadet ve adalet-i mahz ve fazilettir. Fakat ihtilâlcilerin isteyişi gibi değil!” kükreyişine şahitlik yapan yerdir İstanbul.

İslâm’ın en büyük şeairlerinden olan mabedlerin, mescidlerin, camilerin, binlerce hayır vakıflarının boy gösterdiği mukaddes bir şehirdir İstanbul.
İstanbul bir rüyadır. İstanbul bir tarihtir. İstanbul bir “incidir” ve çok cihetlerle “Birincidir!” İstanbul “İslâmboldur!”
Ve nihayet “Nur dâvâsının” müntesibi olmakla şükredenler için önemli ve önde gelen bir “hizmet merkezidir” İstanbul!
Çünkü cihana yayılan bu kudsî hizmetin manevî temelinin ilk harcının konduğu farklı bir mekândır İstanbul.
Bizim için her türlü yayınlarımızın, sosyal ve kültürel faaliyetlerimizin, kongrelerimizin, meşveretlerimizin merkezidir İstanbul.

HİZMET MERKEZİ İSTANBUL!
Bu Osmanlı yadigârı dev, büyük metropolün, benim gibi aciz bir kimsenin ifade ve düşünceleriyle anlatılması hemen hemen mümkün değildir, biliyorum. Ama son yıllarda “şahs-ı manevî” adına buradaki vefakâr ve fedakâr “Nur Hadimlerinin” yapmış oldukları ve bu sene de geçmişe göre “zirve” yapan bazı hizmet hamlelerini; sizlere de aşk ve şevk verebileceği düşüncesiyle kısaca bahsetmek istiyorum.

Bir aya yakın devam eden Doğu Karadeniz’in en doğusundan başlayıp, Akdeniz, Ege, Marmara Bölgelerini içine alan ve bir aya yakın süren hizmet turu ve gezimin bu defaki son durağı İstanbul’du.

Son dört yıldaki Gazete Yönetim Kurulu üyeliğim dolayısıyla her ay mutad olarak ziyaret ettiğim bu mübarek ve farklı şehirde bu defa tam bir hafta geçirmek nasip oldu. Çünkü “kudsî dâvânın” gereği olarak Türkiye ve dünyayı ilgilendiren çok önemli tam altı tane toplantının bazılarını organize etmek, bazılarında bulunmak gibi çok önemli bir sorumluluğum vardı. Bu yoğun tempoda, İstanbul’da son birkaç yıldır yapılmakta olan çok farklı bir “hizmet uyanışı” ve hamlesini yakından görmek fırsatım oldu. Allah’a şükür bütün vatan sathında da bu hamleleri görüyor ve duyuyoruz.
İşte bu defa bütün bu çok güzel gelişmeleri ve hizmetleri yerinde görmek nasip oldu.

Bir ilk olan ve İstanbul’daki hizmet elemanlarıyla yaptığımız toplantıda bize sunulan; geçen yıl “Şekercihan” projesiyle başlayan bu hamlenin, “Ümraniye” hizmet merkeziyle devam ettiğini gördük. Bu yıl da “Şirinevler” ve “Çeliktepe” hizmet merkezleri bunlara ilâve edilmiş. Öncelikli hedefte 1750 m²’lik kapalı dev bir projenin hazırlıkları var. Sonra İstanbul’un önemli noktalarına bu projeyi yaygınlaştırma plan ve gayretlerine şahit olduk. Hem erkekler, hem de hanımlar için hedeflenen ve tatbikata konulan bu çok güzel faaliyetlerde emeği geçen, katkıda bulunan, maddî ve manevî yardımlarını esirgemeyen bütün can dostlara başta samimî ve halis duâlar olmak üzere; selâm, saygı, hürmet ve muhabbet borcumuz vardır. Hepsini tebrik ediyoruz.

Bu ve mümasil mekânlarda kalan, sayıları şimdilik yüzlerle, birkaç yıl içinde de “binlerle” ifade edilmesi hedeflenen pırıl pırıl genç kabiliyetlerimizle iftihar ediyoruz.

Bu mükemmel merkezlerimizin; salonlarındaki modern tasarım, özel odalarındaki dizayn, yemekhanelerindeki hijyen, kalite, sadelik ve meslek-meşrebin vazgeçilmezi olan Yeni Asya Neşriyat’ın her türlü yayınlarının bulunduğu özel bölümleriyle fizikî yapılarında mükemmeli yakalaması her türlü takdirin üstündedir.

Esas önemli ve vazgeçilmezimiz olan “manevî yapılanma” da çok güzel plânlanmış. Her merkezde bir Yeni Asya Vakfı temsilcimiz var. Bunların yardımcısı “müdebbirler” mevcut. Böyle bir yapılanmada iş bu tür mekânlarımızın içini dolduran müstesna genç kardeşlerimizin de sorumluluğu idrak etmelerine kalıyor. Bu değerli genç kardeşlerimizin insana yapılan bu yatırımı asla boşa çıkarmayacaklarını ve “istikbal inkılâbatı içerisindeki en yüksek ve gür sadanın” gerçek temsilcileri olacaklarından emin olduğumuzu belirtmek ve beyan etmek istiyoruz. İnşaallah onlar yapacakları hizmet faaliyetleriyle bu dâvâya lâyık olduklarını ispat edecekler ve kendilerine bağlanan bu ümitleri boşa çıkarmayacaklardır.

Eğitim Merkezi’mizdeki gençlerle beraber olduk. Onların çalışma ve gayretleri, dâvâya bağlılık ve hedefleriyle iftihar ettik.

Gazetemiz Yönetim Kurulu olarak, genel müdür, birim müdürleri ve yazarlarımızla yaptığımız çok nezih ve semereli bir toplantıda da 2012’ye ait “kampanya” ve yayıncılık “hamlelerimiz” hakkında ufuk açıcı hedefleri paylaştık.

Risâle-i Nur Enstitüsü’nün organizesini yaptığı, 23-25 Mart 2012 tarihlerinde Bosna Hersek’in başşehri Sarayevo’da yapılacak muhteşem Bediüzzaman Kongresi’nin ve camia olarak oraya yapacağımız “çıkarmanın” mutluluğunu hep İstanbul’da paylaştık. Sizler de gazetede bu anonslar başlayınca lütfen acele ediniz. Ve yerinizi ayırtmayı unutmayınız.

İstanbul! İstanbul! Ah İstanbul! İşte İstanbul bu… Tebrikler, duâlar, alkışlar ve selâmlar bu harika mekânları bize kazandıranlara, buna sebep olanlara, katkıda bulunanlara, bu muhteşem mekânları dolduranlara ve buraları mekân tutup “hizmet” aşkıyla yanan gençlere olsun!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*