Sungur Ağabey için mevlid okutuldu

Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin talebe ve hizmetkârlarından Mustafa Sungur için ölümünün 1. yılında mevlit okutuldu. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelen sevenleri Fatih Camii’ne akın etti. Dost TV ve Nurs TV’nin canlı olarak yayınladığı mevlid programında, hoşamedi konuşması yapan Sungur Ağabeyin oğlu Muhammed Sungur, “Ahmed Feyzi Ağabeyin ifadesiyle ‘Ahirzamanın memur-u Rabbanisi’ olan Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin talebelerinden, babam Mustafa Sungur’un tam bir sene önce yine bu mübarek Fatih Camii’nden cenazesini kaldırmıştık. Şimdi ise şükürler olsun ki Mevlid-i Şerifini okutuyoruz” dedikten sonra babası hakkında şöyle konuştu: “Risale-i Nur’un neşrini hayatının en büyük gayesi bilirdi. Üstad onun için ‘Hayatım hayatınla devam edecek’ demişti. Gerçekten de onu görenler Üstadı görmüş gibi oldular. Gittiği her yere manevi bir hava getirirdi. Bilhassa ahir ömründe yurt dışında büyük hizmetlere vesile oldu. Bu mevlid-i şerifi de Rabbimiz inşaallah hayırlı hizmetlere, uhuvvete, ihlasa, tesanüde vesile eylesin.”

Üstad’ın meşrebinden taviz vermeden devam etti

Mevlit için Şanlıurfa’dan gelen Mustafa Sungur Küçükoğlu, “Babam Tahir Küçük, Mustafa Sungur’a muhabbetinden ve sevgisinden dolayı Sungur Ağabeyin adını bana verdi. Hazreti Üstad’ın “evlâdı maneviyem” dediği Nur’un önemli bir rüknüydü. Hayatını iman ve Kur’an hizmetine vakfetmişti. Anadolu’yu karış karış gezdi. Birçok insanın, imanının kurtulmasına vesile oldu. Hayatının son anlarına kadar bu hizmetten hiçbir zaman taviz vermeden, Üstad’ın meşrebinden taviz vermeden devam etti. Arkasında yetişmiş milyonlarca talebe bıraktı. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde gruplar mevlit için geldi. Allah ruhunu şad eylesin, mekanını cennet etsin” şeklinde konuştu. Bediüzzaman Hazretlerinin akrabalarından Sabri Okur’un da Uhuvvet Risalesinden bir ders okuduğu mevlid programına, Abdullah Yeğin, Hüsnü Bayram, Ahmet Aytimur, Mehmed Fırıncı ve Salih Özcan, Said Özdemir Ağabeyler’in yanı sıra İstanbul İl Müftüsü Rahmi Yaran ve Fatih İlçe Müftüsü İrfan Üstündağ da iştirak etti. Pendik Merkez Cami imam hatibi Fikret hoca ve sair mevlidhanların okuduğu mevlid programı cemaate yapılan ikram ile sona erdi.

Benzer konuda makaleler:

2 Yorum

  1. SUNGUR AĞABEYİ YENİDEN HATIRLARKEN

    Basına sansür vardı, hafiyeler gezerdi..
    Bazı hassas kulaklar fısıltıyı sezerdi..
    Resmî, askerî zevat, sivilleri süzerdi…
    Mertçe duramayanlar, methiyeler düzerdi..

    Aylardan bir güz ayı, seksenli bir yıl idi..
    Bilinmez hangi perde, kaçıncı fasıl idi…
    Havamız bozulsa da, hakikat asıl idi..
    Nurlar rehberimizdi, bir ‘küllî akıl’ idi,

    Nurlu bir muhasebe yapıldığı bir anda,
    Şakirdler toplandılar şarkın incisi Van’da..
    Anayasa bir yanda, Yeni Asya bir yanda;
    Söz Sungur Ağabey’de, hazirun-u ihvanda!..
    ***
    Bakın, güzel anılar asla olmuyor zail:
    O zaman o meclise ben de olmuştum dahil..
    Nur Ağabey kürsüde, ben de olunca sail;
    Lütfedip, teveccühen, dedi: -Söyle, Mikâil!

    Dedim ki: “Hayretteyim, ben nasıl söyleyeyim?
    Benim aziz, şefkatli, kahraman ağabeyim!..
    Âlem bilir, sen nerde, şu müflis ben nerdeyim..
    Sen mânen semalarda; ben tabanda, yerdeyim!”

    “Senin bana ‘Mikâil’ hitabındaki te’sir,
    Taptuk’un, ‘Bizim Yunus’ demesindeki iksir!.. “
    Ne o Taptuk Emre’ydi, ne Yunus’tu şu fakir,
    Lâkin dile gelmişti öyle edebî tefsir!..
    ***(Devamı var)

  2. SUNGUR AĞABEYİ YENİDEN HATIRLARKEN (2)

    Biri sordu: -“Ağabey, Üstâd böyle mi dermiş? (*)
    Bundan sonra doğru yol hep böyle mi gidermiş?
    Günün hâkim kadrosu güya ‘ehven-i şer’miş!
    Derler, Sungur ağabey böyle bir hüküm vermiş!..”

    Nur Sungur Ağabeyin mes’uliyeti zordu..
    Elinde ‘Nurlar’ıyla hep cevap veriyordu..
    Bu soru üzerine kalkıp ayağa, durdu..
    Elindeki kitaba öbür eliyle vurdu:

    “Bu kitap hakkı için, öyle hüküm vermedim!
    Aykırı bir cepheye temayül göstermedim!”
    ***

    Şahitlik ediyorum, Sungur Ağabey buydu!..
    Dâvaya zarar vermek, en büyük korkusuydu!
    Nur’un hak hizmetkârı, canlı bir tapusuydu!
    Dünyevîlikten uzak, uhrevî bir uzvuydu…
    ***

    Kalan ağabeylerin değmeyelim haline,
    Hususî meşrebine, evlâd ü iyaline..
    Katmayalım kimsenin siyasî emeline..
    Tekrar kavuşmak çok zor onların emsaline..

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*