AİHM´e rağmen “ilâhi ikaz”a yine mahkûmiyet

Dokuz sene önce 17 Ağustos depremini “ilâhî ikaz” olarak değerlendiren yazıları sebebiyle DGM’de yargılanıp mahkûm edilen yazarımız Cevher İlhan, bilâhare TCK 216’de yapılan değişikliklere bağlı olarak İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen iade-i muhakemesi neticesinde, 1 yıl 3 ay 18 gün hapis cezasına çarptırıldı. Mahkemenin iki yıl önce aynı yönde dosya üzerinden verdiği karar, Yargıtay 8. Ceza Dairesince bozulmuştu.

MAHKEME, AİHM’E DİRENİYOR

Av. Kadir Akbaş’ın tekrar temyize götürüleceğini açıkladığı karar eleştirilirken, daha önce Mehmet Kutlular hakkında benzer gerekçelerle verilip büyük kısmı infaz edilen mahkûmiyetin AİHM tarafından haksız bulunduğu ve Türkiye’nin tazminata mahkûm edildiği hatırlatıldı. Kararın, küresel finans krizi için Papa, Nikaragua Devlet Başkanı ve Viyana Kardinalinin “ilâhî ikaz” yorumu yaptıkları bir döneme rastlaması da dikkat çekti.

17 AĞUSTOS depremini “İlâhî ikaz” olarak değerlendirdiği yazıları sebebiyle aldığı mahkûmiyet kararı Yargıtay tarafından usulden bozulan yazarımız Cevher İlhan’a, yeniden yargılandığı dâvâda 1 yıl 3 ay 18 gün hapis cezası verildi.

Yazarımız Cevher İlhan “İlâhî ikaz” yorumu ve 28 Şubat uygulamalarını eleştiren yazıları sebebiyle Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 312/2. maddesi gereğince hapis cezası almış, TCK’daki değişikliklerden yararlanması için avukatları tarafından yapılan başvurunun kabul edilmesi sonucu serbest bırakılmıştı. Mahkûm olduğu TCK 312/2. maddede getirilen lehte hükümler sebebiyle yeniden yargılanan İlhan, tekrar hapis cezası almış, ancak Yargıtay 8. Ceza Dairesi, dâvânın duruşma yapılmaksızın, evrak üzerinden görülmesini bozma sebebi sayarak dosyayı İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne iade etmişti. Yeniden görülen dâvâda, bozma kararına uyan mahkeme, sanık avukatının görevsizlik itirazını da reddederek, esasa geçti. Karar duruşmasında Cumhuriyet Savcısı Celal Kara, oluş ve sübuta ilişkin olarak 11 Mart 2002 tarihli mütalâayı tekrar ettiğini belirterek, “Bu mütalâamızda belirtilen gerekçelerle sanığın eylemine uyan ve lehine olan 5237 sayılı TCK’nın 216/1, 218, 43, 53, 63 maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi kamu adına mütalâa olunur” dedi.

İlhan’ın Avukatı Kadir Akbaş ise esas hakkındaki 3 sayfadan ibaret yazılı savunmasını okudu. Avukat, Akbaş, belirttiği hususlar ve günümüzde gelinen sosyal durun ve hiç kimsenin eleştirilerden muaf olmayacağı göz önüne alınarak ortada bir kamu güvenliği açısından açık ve yakın tehlike bulunmadığı da dikkate alınarak müvekkilimin beraatına karar verilmesini talep etti.

Mahkeme heyeti, oy birliği ile verdiği kararda, İlhan’ın gazetemizin 20 Ağustos 1999 günlü nüshasında “Zelzele Sualleri” başlıklı yazı, 22 Ağustos 1999 tarihli “Derin Deprem” başlıklı yazı, 23 Ağustos 1999 tarihli nüshasında “Enkaz ve Pişkinlik” başlıklı yazı, 22 Ağustos 1999 tarihli nüshasında “Başörtü ve Deprem” başlıklı yazı, 19 Ağustos 1999 tarihli nüshasının “Böyle Bir Musibetten Çekininiz” başlıklı yazılarında halkı sosyal sınıf, din farklılığı gözeterek birbirine karşı kamu düzeni için tehlike olabilecek şekilde kin ve düşmanlığa alenen tahrik ettiğini, sanığın kastı da dikkate alınarak eylemine uyan ve lehe olan TCK’nın 216/1 maddesi gereğince takdiren 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmetti.

Kararda, sanığın eylemi basın yayın yoluyla işlediği için verilen cezasının TCK 218 maddesi gereğince takdiren 1/4 oranında arttırılarak 1 yıl 3 ay hapis cezasına hükmedildiği belirtildi. Sanığın eylemi değişik tarihli gazetelerde ve yakın zaman içerisinde yayınladığı, dolayısı ile kastı dikkate alındığında eyleminin bir suç işlemek kararının icrası kapsamında olduğuna karar veren Mahkeme, verilen cezanın TCK 43 maddesi gereğince takdiren 1/4 oranında arttırılarak 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmetti.

Sanığın duruşmadaki hali dikkate alınarak verilen cezasının TCK 62 madde, gereğince takdiren 1/6 oranında indirilerek 1yıl 3 ay 18 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar veren mahkeme, İlhan hakkında TCK 53. maddesini 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının 1. cümlesinin uygulanmasını istedi. Kararda, sanığın TCK 63. madde gereğince nezarette ve tutuklukta geçen sürelerinin ve infazda geçen sürelerinin almış olduğu cezasından indirilmesine hükmedildiği kaydedilerek,”Sanığın bir daha suç işlemeyeceği konusunda mahkemeye kanaat hâsıl olmadığından CMK 231 madde gereğince hükmün açıklanmasının takdiren geri bırakılmasına yer olmadığına, suçun istenmesindeki özellik ve sanığın yargılama sürecinde pişmanlık duyduğuna dair mahkemeye bir kanaat hâsıl olmadığı ve sosyal durumu dikkate alınarak hakkında TCK. 50 maddedeki seçeneklerden birisinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına, sanığın suç işledikten sonra yargılama sürecinde pişmanlık gösterdiği ve dolayısı ile tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemeye kanaat hasıl olmadığından verilen cezasının gereğince ertelenmesine takdiren yer olmadığına hükmolunur” denildi. Kararın 1 hafta içerisinde temyiz etme hakkının bulunduğu da hatırlatıldı.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*