“Bıçak bacaklı kadınlar”

Makalenin, hemen başında ifâde edelim ki; başlıktaki bu tâbir bize değil, üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerine aittir. Üstadın, “gençlik rehberi” isimli eserinde geçen o kısmı buraya alarak başlıyoruz. Üstad, şöyle diyor:

“Bu zamanda zındıka dalâleti, İslâmiyete karşı muharebesinde, nefs-i emmarenin plânıyla, şeytan kumandasına verilen fırkalardan en dehşetlisi; yarım çıplak hanımlardır ki; açık bacağıyla dehşetli bıçaklarla ehl-i imana taarruz edip saldırıyorlar. Nikâh yolunu kapamaya, fuhuşhâne yolunu genişlettirmeye çalışarak; çokların nefislerini birden esir edip, kalb ve ruhlarını kebâir ile yaralıyorlar. Belki o kalblerden bir kısmını öldürüyorlar.

Birkaç sene nâmahrem hevesâtına göstermenin tam cezası olarak; o bıçaklı bacaklar Cehennemin odunları olup, en evvel o bacaklar yanacaklarını ve dünyada emniyet ve sadakatı kaybettiği için, hilkâten çok istediği ve fıtraten çok muhtaç olduğu münasib kocayı daha bulamaz. Bulsa da başına belâ bulur. Hattâ bu hâlin neticesi olarak, o âhirzamanda, bazı yerlerde nikâha rağbetsizlik ve riayetsizlik yüzünden, kırk kadına bir erkek nezaret edecek derecede ehemmiyetsiz, sahipsiz, kıymetsiz bir surete gireceği, hadisin rivâyetinden anlaşılıyor.”

Aslında, üstadın bu güzel tesbitlerinin üzerine, başka söz söylemeye de hâcet yok. Satır, satır dikkatli okuyun bakın, yetmiş, seksen sene kadar evvel söylenmiş bu sözlerin ne kadar hakikat olduğu anlaşılır. Ki, o senelerle bu senelerin farkı da malûm.

Bundan yarım asır kadar evvel, bazı, kendini bilmez kadın ve kızlar, açık-saçık giyinmeye başlayınca, o zamanlar, rahmetli annem derdi ki: “oğlum, dünyanın kazığı kopmuş, çivisi çıkmış!” Şimdi, günümüzdeki, târif etmeye bile hicâb hissettiğimiz hâlleri, rahmetli anam, mezarından kalkıp bir görse, “aman Allah’ım! Yerin altı, yerin üstünden hayırlıymış.” der ve tekrar mezarına kaçar galiba…

Evet, herkesin gözleri önünde cereyan eden bu günlerdeki hadsiz hudutsuz, çıplaklıklar, bir çok mazbut insanın şikâyet ettiği şeylerdir. O dehşetli bıçaklarla, ehl-i imana yapılan hücumlar, cemiyetin bir öldürücü zehiri hâline gelmiştir.

Normalde, bu, hudutsuz çıplaklıklar, TCK’nun 225. maddesine de girmektedir. Ama kanunu takan, tanıyan kim ki? Zaten kanunsuzluk, her tarafta diz boyu olmuş. Bir de, bazı sâlahiyetli zevatın, çıkıp da, aklı sıra, bunları kötüleyici konuşmaları, iyice körükleyici konuşmaları, bu işi iyice inada bindirip, o bir avuç utanmaz güruhun, iyice densizliklerini arttırmaya sebeb olmaktadır. Yahu kardeşim, boş boş konuşacağına, yapabiliyorsan, kanun, usûl getir, yoksa sus! Zaten, zinanın bile suç olmaktan çıkarıldığı bir zeminde, bir müeyyide yapamayacaksan, konuşman faydasız, üstelik de zarar veriyor.

Bu hadsiz hudutsuz soyunmalardan başka, bir de, milletin gözünün önünde cereyan eden, utanmazca yapılan “aşna-fişne” hareketlere şahid oldukça, diyorduk ki; “bu millet, umumî olarak, bunlara ses çıkarmazsa, Allah muhafaza bunlar gemi azıya alıp, dışarıda, milletin gözünün önünde, zinaya da teşebbüs eder.” Nitekim geçtiğimiz aylarda, böyle şeylerin haberi de geldi.Tabii, bir de şu var: “dinsiz nesil yetiştireceğiz!” diyen Süfyanizm’in rağmına, canla-başla gayret edip, gençlerimize ve insanlarımıza, din, ahlâk öğreten, aşılayan bir çok dinî cemaat ve tarikatın önü, 15 Temmuz ile birlikte kesilip, “cemaat varsa, o da camii cemaatidir” köksüz ifadesiyle, dinî faaliyetlere çelme takılması neticesinde de, bu günkü vaziyetler tezahür etmiştir.

Ve üstelik de bunlar, dindar insanların iktidarı zamanında yapılıyor. Yirmi küsûr senedir iş başında olan bir iktidarın zamanında yetişen, bu yirmi yaşlı, zamazingo kılıklı gençler tarafından…

Benzer konuda makaleler:

25 Yorum

  1. o âhirzamanda, bazı yerlerde nikâha rağbetsizlik ve riayetsizlik yüzünden, kırk kadına bir erkek nezaret edecek derecede ehemmiyetsiz, sahipsiz, kıymetsiz bir surete gireceği, hadisin rivâyetinden anlaşılıyor.”

    işte asıl beka sorunu bu. çözüm bulunmazsa tolum içten çürüyor….

  2. Fakat hükûmetin bazı erkânını iğfal edip aleyhimize çeviren dehşetli ve gizli bir zındıka komitesi şimdi doğrudan doğruya küfr-ü mutlak hesabına bize hücum etmek ihtimaline karşı, güneş gibi zahir ve şüphe bırakmaz ve dağ gibi metin, sarsılmaz olan Meyve Risalesi onlara karşı en kuvvetli bir müdafaa olup onları susturacak diye bize yazdırıldı zannediyorum.
    Said Nursî
    Tarihçe[Y] – 421
    yorumsuz

    • Seyyid Sa’deddin Paşa dedi ki:
      Kat’î bir vasıta ile haber aldım; kökü ecnebide ve kendisi burada bulunan bir zındıka komitesi, senin bir eserini okumuş. Demişler ki: “Bu eser sahibi dünyada kalsa biz mesleğimizi (yani zındıkayı, dinsizliği) bu millete kabul ettiremeyeceğiz.
      Emirdağ1[Y] – 193

  3. Güncel bir konuyu gündeme getirmişsin. Risale-i Nur ile de başkaman gayet yerinde olmuş. Yazının y da oldukça faydalı. Tebrik ederim.

  4. “Onlara ihtar ettiğimiz ders ve nasihati unuttukları ve amel etmedikleri vakit, onları tutup musibet altına aldık.”(28. Lema 17. Nükte). Ahirzamanın ahirinde kor elimizi de ciğerimiz de küle çeviriyor. Aynı geminin hademeleri nerede ve ne ile meşgul… söndürmeye koştuğumuz yangın bizi içine aldı, yangının merkezinde kaldık… Eskişehirde yangına gözyaşı ile müdahale eden üstadın talebeleri yangın gemide artık…. cezamız zecre dönmeden sarılın hizmete…

  5. Müslümanlık o kadar kötü temsil edildi o kadar ahlaksızlığa yolsuzluğa zulme alet edildi ki, artık dinin emirlerini savunacak mecalimiz kalmadı. Bozuk para gibi harcandı inançlarımız

  6. Osman bey ALLAH Râzî olsun.tevafuk oldu 2 gün evvel 75 yaşlarında bir amca ile sohbet eder iken ağlaya ağlaya tesettür konusuna değindi.28 Şubat’ta coplarla dövdüler ama bugün sokaklar kapalı kişilerin uygunsuz hâlleri ile doldup taşıyor.biz bunlar için mücadele verdik ama onlar ne RABLERİNE ne kendilerine nede bizlere saygıları kalmadı diyerek hem göz yaşlarını siliyor hem ağlıyor.toplu taşımaya binmiş 2 genç yeni öğretmen olmuş kapalı kızların konuşmalarını dinlemiş ben ayaktayım onlar bacak bacak üstüne oturmuş sohbet ediyor.kizim benimde sizler gibi kızlarım var diyerek sohbete girdim durumu nezih bir şekilde ifade ettim ve am amca tesuttur artık moda olduki dedi diyor.

  7. Cami cemaati ihtiyarladi.Cemaatlerin önü kesilince camiye cemaat de yetişmiyor .Eskiden kalan ihtiyarlar var Camide. Gençlerin önü tıkalı

  8. Risale-i Nur eksenli dînî tedrisat,okul öncesinden itibaren verilmeli.Bunun için,her kademede yetişen öğretmenlere de Risale-i Nur dersleri okutulmali.Tüm hastaliklarimizin mücerreb ilaci ,tiryak hasitetindeki RISALE-I NUR’dur.

  9. Çok güzel bir ifade nur talebeleri iman hizmetinde azami gayret ve şevkle hizmette daim olacak tamirciler inşallah tahribcilere mukabele edecek

  10. Bu manzara ülkemizde ne kadar çoğalmış,bırakın şehirleri dağ başında köyde bile göz harama bakmamak için nereye bakacağını şaşırıyor. ehlî imanın evlatlarının bu denli hayasını yitirmis olması akıl alır gibi değil. Bıçak bacaklılar sokaklarda çok ama elhamdülillah haya sahibi gençlerimizde var. Bunların verdiği ümitle Cemaat olarak bu vatan evlatlarını cehennem odunu olmaktan kurtamak için ihlas ve fedakarlıkla çalışmak gerekiyor.

  11. Rabbim yüreğinize, dimağınıza ve kaleminize kuvvet versin. Ahirzaman’ın dehşetli nisa fitnesini çok güzel ifade etmişsiniz. Rabbim bu milleti ve Âlem-i İslâm’ı dehşetli Deccal, Süfyan ve bu “bıçak bacaklı” nisa taifesinin fitnesinden muhafaza eylesin. Âmin!

  12. Risale i nur hakikatlerin göre kadının nasıl hareket etmesi gerektiğini çok güzel dile getirmişsiniz. Allah razı olsun.

  13. Ey Üstadım!

    Kur’an’ın bir ma’kesi olan yazdığın risaleler, senin ne büyük üstad olduğunu kabul ü teslime kâfidir.
    Sen ki ey aziz Üstad, İslâmiyet üzerine çöken zulmet ve gaflet perdelerini risalelerinle yırttın.
    O mülevves perdeler altındaki en nurlu hakikatleri meydana çıkardın.
    Senin sarsılmaz azmin, kahraman metanetin, ârâmsız sa’yin semeresiz kalmadı.
    Anadolu’nun ortasına öyle bir âb-ı hayat çeşmesi açtın ki bu çeşmenin muslukları yazdığınız risalelerin, neşrettiğiniz eserlerin hakaikidir.
    Menba’ ve madeni, bâki olan Kur’an-ı Hakîm’in bahridir.
    Bir gün olup bu dâr-ı imtihandan saadet âlemlerine göçtüğün zaman, kıymetdar eserlerin seni namınla beraber yaşatacaktır.
    Ne mutlu, senin açtığın çeşmenin kıymetini takdir ile ona muhafız ve müdafi olan ve îcabında eserlerinin ahkâmını ilân ve telkin uğrunda bin can ile hayatını fedaya müheyya olan, candan sevdiğin talebelerin var.
    Uhrevîler diyarında olduğunuz zamanlarda dahi sizin ruhunuzu muazzeb edecek hareketlerde bulunmayacaklarına emin olunuz.
    Bir çok esrar-ı Kur’aniyenin anahtarlarını şimdiden talebenize tevdi’ ettiğinize, onlar canla başla size minnetdar ve müteşekkirdirler.
    Bugün saçmakta olduğunuz feyizli nurlar, beşeriyetin hakikî insan olanlarını pâyansız sürurlara istiğrak ederek, mükellef oldukları vezaifi bildiriyor.
    Hizmetiniz inkâr edilmez ve senin fedakârlığın azîmdir, azîmdir.

    Barla Lâhikası – 78

  14. Kanun yürürlüğe girdikten sonra bunları yazmak bile suç olacak. Risale-i Nurlar’i yasaklayamadımlar ama şimdi rahatlıkla sosyal medya da yayınlanmasını yasaklayabilirler.
    Ne kadar garip, Eğitim Enstitüsünde Ruh Sağlığı dersinde şu anki haller hastalık olarak okutuluyordu ve adı’TESHİRCİLİK’ti. Allah çocuklarımızın akıbetini hayreylesin.

    • Allah razı olsun. İçtimai hayatı ifsad eden bu fitnelerden Rabbim bizleri muhafaza etsin.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*