Demokratlık ve adalet

Bediüzzaman’dan adalet prensipleri:

Yargı hür, bağımsız ve tarafsız olmalıdır: “Hükümetin daireleri içinde en ziyade hürriyetini muhafaza etmeye ve tesiratı hariciyeden (dış etkilerden) en ziyade bîtarafane (tarafsız), hissiyatsız bakmakla mükellef olan, elbette mahkemedir.” “Hâkim ve mahkeme tarafgirlik şaibesinden müberra (arınmış) ve gayet bîtarafane bakması birinci şart-ı adalet olduğuna dair binler vukuat-ı tarihiyeden, Hz. Ali’nin (ra) hilâfeti zamanında bir Yahudi ile mahkemede beraber oturmaları ve çok padişahların adi adamlar ile mahkeme-i adalette görülmesi gibi çok hadisat-ı tarihiye var.” (Tarihçe-i Hayat, s. 355-6)

Tarihten bir örnek: “Büyük bir abidenin inşasında kullanılacak iki mermer sütunu Fatih, bir Rum mimara teslim eder. Mimar, Fatih’in arzusu hilafına, bu sütunları üçer arşın kesip kısaltır. Fatih, cezaen  mimarın elini kestirir. Mimar da Fatih aleyhine dava açar. Bunun üzerine mahkemeye celp edilen Padişah, baş köşeye geçmek istemiş. Birdenbire, hâkimin şu ihtarıyla karşılaşmış: ‘Oturma beyim! Hasmınla mürafaa-i şer’i olacaksın; ayakta beraber dur!’ Hızır Bey; bu koca şanlı Padişahı maznuna, haksız el kestirdiği için, kendisinin de kısasa tabi olduğunu ve elinin kesileceğini bildirir. Fakat mimar kısası istemediği için, Fatih, günde on altın tazminata mahkûm olur ve kısastan kurtulduğu için, tazminatı 20 altına çıkarır.” (Emekli Yüzbaşı Mehmet Kayalar’ın müdafaası, İşaratü’l-İ’caz, s. 449)

Masumu himaye, caniye cezadan önce gelir: “Bir gemide veya bir hanede bulunsan, seninle beraber dokuz masum ile bir cani var. O gemiyi gark ve o haneyi ihrak etmeye çalışan bir adamın ne derece zulmettiğini bilirsin. Hattâ bir tek masum, dokuz cani olsa yine o gemi hiçbir kanun-u adaletle batırılmaz.” (Mektubat, s. 443)
Suç ve ceza şahsîdir: “Birisinin hatasıyla başkası mesul olamaz. Kardeşi de olsa, aşireti ve taifesi de olsa, partisi de olsa, o cinayete şerik sayılmaz.” (Emirdağ Lâhikası, s. 623)

Hukukta kimse ötekileştirilemez: “Bir hâkim, teb’asından çingeneleri hukuk-u medeniyeden ihraç etmez.” (İşaratü’l-İ’caz, s. 350)

Yargı cani ve muhaliflerin de hakkını korumalıdır: “Canilerin, kimsesizlerin ve muhaliflerin dahi bir hakkı var ve hakkını aramak için gayet bîtarafane bir merci isterler.” (Tarihçe, s. 355)

Gizli muhbir ve tanıkların jurnalleri üzerine hüküm bina edilemez: “Bir fert için karar vermek, ancak safhaları açık ve şeriat adaleti içindeki mahkemelerin hakkıdır. Bu kararlar, mahiyeti meçhul kimselerin, hakikî safhaları izah edilmeyen, desiseleri saklayan gizli yazılarıyla verilmez.” (Necmeddin Şahiner, Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursî, s. 88)

* 30 yıl önce birlikte kaldığımız, Edirne Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Hatipoğlu’nun vefatını teessürle öğrendim. Allah rahmet eylesin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*